2022 Yılı bütçesi TBMM Genel Kurulunda kabul edildi

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi kabul edildi.

TBMM Genel Kurulu, bütçenin tümü üzerindeki görüşmeleri yapmak üzere Meclis Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop başkanlığında toplandı.

Gündeme geçmeden önce değerlendirmelerde bulunan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin görüşmelerinin bugün sonuçlandırılacağını belirtti.

Plan ve TBMM Genel Kurulu'nun, Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmeler dahil bugüne kadar 32 günde toplam 374 saat 23 dakika çalışma gerçekleştirildiğini, Komisyon aşamasıyla beraber 14 bin 804 sayfa tutanak tutulduğunu anlatan Şentop, bu sayıların, verilen emeklerin karşılığını tam olarak ifade etmediğini vurguladı.

Bütçe ve kesin hesap kanun tekliflerine ilişkin yasama süreçlerinde yer alanların gece gündüz gösterdikleri gayret ve verdikleri emeklerin, Yüce Meclis'in tarihinde şerefle yerini aldığını dile getiren Şentop, "Ülkemize ve her birimizin kültürünü temsil ettiği aziz milletimize hizmet etme onuru ve sorumluluğu göğsümüzde bir nişane olarak duracaktır." dedi.

Bir devletin bütçesinin iki temel işlevinin, insanı refaha kavuşturmak ve devleti ileriye taşımak olduğunu anlatan Şentop, son çeyrek yüzyılda küresel politik krizler ve politikaların yeniden şekillenmesi, Kovid-19 salgınının da eklenmesiyle dünyanın zorlu bir süreçten geçtiğini kaydetti. Şentop, "Böylesi bir süreçte ülkemizin büyüme hedefli bütçesinin oluşmasında emeği geçen bütün siyasi partilerinin değerli milletvekilleri çok önemli bir görevi yerine getirmişlerdir." diye konuştu.

Aziz milletin bütçe görüşmelerini çok yakından takip ettiğini ifade eden Şentop, "Görüşmeler sırasında zaman zaman gerilimler yaşanmıştır. Fikir ayrılıkları kimi zaman maalesef hoş olmayan şekilde üsluplara yansımıştır. Milletimizin şahit olduğu nahoş durumlar için üzüntülerimi belirtmek isterim. Üslup çoğu zaman sözden önemlidir. Bir vitrindir. Her bir milletvekilimizin şahsında bütün milletimizin temsil edildiğini düşünürsek, bu mukaddes çatı altında bulunan herkesin tavır ve tutumlarının Yüce Meclisimizin vakarına yakışır olmasının öneminin, hak ettiği özenin ve hassasiyetin bir kez daha altını çizmek isterim. Tartışılmayacak konu yoktur, insana saygı sebebiyle kullanılamayacak üslup vardır. Bu vesileyle bugünkü görüşmelerimizin Gazi Meclis'imize yakışır bir üslupla ve vakarla tamamlanmasını temenni ediyorum."

Şentop, bütçe müzakerelerine katkı sağlayanlara fedakarca çalışmalarından dolayı teşekkür etti ve bugün görüşmeleri tamamlanacak 2022 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diledi.

Bu arada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile AK Parti Genel başkanvekilleri Binali Yıldırım ve Numan Kurtulmuş bütçe görüşmelerini takip etmek üzere Genel Kurula geldi.

Görüşmelerde, gruplar adına yapılacak konuşmaların ardından yürütme adına Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay söz alacak.

Daha sonra 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin oylamaları yapılacak.

2022 yılı bütçe görüşmelerinin son gününde MHP Grubu adına söz alan MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, MHP olarak, geçmişte uygulanan düşük kur, sıcak paraya yüksek faiz politikalarını devamlı eleştirdiklerini anımsattı.

Halen uygulanmakta olan yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı büyüme politikasını ve milli teknoloji hamlesini desteklediklerini belirten Kalaycı, yerli ve milli üretimi artırma, stratejik alanlarda dışa bağımlılığı azaltma yönünde politikaların devrede olduğunu söyledi.

Kalaycı, koronavirüs salgınının, küresel ekonomiye büyük darbe vurduğuna işaret ederek salgının yıkıcı etkisinin birçok ülkeye nazaran daha az düzeyde olduğu Türkiye'nin genel ekonomik toparlanma ve büyüme konusunda diğer ülkelerden pozitif olarak ayrıştığını vurguladı.

Son günlerde döviz kurlarında yaşanan oynaklıkların ekonomik gerçeklerle bağdaşmadığına dikkati çeken Kalaycı, Türkiye ekonomisinin bazı yapısal zaafları olsa da bunların, dövizdeki tırmanışın bahanesi olamayacağını kaydetti.

"Manipülatif, spekülatif işlem yapanlar kimlerdir ya da hangi sermaye gruplarıdır? Döviz talebini artıranlar, güvensizlik pompalayanlar kimlerdir?" sorusunu yönelten Kalaycı, bütün bunların mutlaka açıklanması gerektiğini dile getirdi. Devlet Denetleme Kurulunca yapılan incelemenin hızla tamamlanarak sonuçlarının açıklanmasını beklediklerini vurgulayan Kalaycı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'yi kur, faiz, enflasyon şeytan üçgeninde boğmaya çalışanlar açığa çıkarılmalı ve hesap sorulmalıdır. Türkiye ekonomisiyle ilgili endişe ve karamsarlık havası yaymak, kriz ve kaos ortamı oluşturmak için var gücüyle uğraşanlar bulunmaktadır; hep aynı yöntemler, malum ezberler, klişe sözler, şablon ifadeler sürekli devrededir. Bunlara kalsa Türkiye bugüne kadar defalarca batmış, bitmiş, tükenmiş ve yerle yeksan olmuştu. Ekonomiye yönelik yıkıcı söylemler çok dikkat çekici ve düşündürücüdür. Karanlık bir kampanya yürütülmektedir. Dönemsel ekonomik ve sosyal sorunlardan rektör atama ve yurt sorununa, hatta salgın, deprem ve orman yangınlarına varıncaya kadar her olaydan sokak hareketi çıkarmak için çırpınanların varlığı bir gerçektir.

Daha önce de yaşadığımız üzere, kur ve faiz üzerinden ekonomimize saldıranların neyi amaçladıkları, nereye ulaşmak istedikleri vicdan sahibi her insanımızın malumudur. İşgal girişimiyle yapılamayan, darbe teşebbüsüyle başarılamayan, terör saldırılarıyla ulaşılamayan hain süreç ekonomik saldırılarla, toplumsal hareketlenmelerle tamamlanmak istenmektedir. Toplumsal barış ve huzur ortamımızı bozmak için çalışanlara ne devletimiz ne de milletimiz müsaade edecektir. Türk milleti, küstahça 'Türkiye ekonomisini tamamen yıkarım, yok ederim ki daha önce yaptım.' diyen, Türkiye'deki iktidarı değiştireceklerini söyleyen emperyalist güçleri ve taşeronu olan terör örgütlerini çok iyi bilmektedir. Bilinmelidir ki döviz ve faiz üzerinden Türkiye ekonomisini sıkıştırma girişimleri yine sonuçsuz kalacaktır, Türkiye'yi teslim alamayacaklar, Türk milletini yolundan çeviremeyeceklerdir. Cumhur İttifakı vatan nöbetindedir, Türk milletinin bağımsızlık onurunu yere düşürmeyecektir."

Kalaycı, vatandaşın omuzuna çöken ağırlığın, yüklendiği külfetin samimiyetle farkında olduklarını belirterek "Kur ve fiyat artışlarından kaynaklanan olumsuzlukları görüyor, üst üste gelen fiyat artışları nedeniyle özellikle dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın sıkıntı çektiğini biliyoruz; fahiş fiyatlardan dert yananlara hak veriyor ve onları anlıyoruz. Fiyatları yükseltmek amacıyla fırsatçılık, stokçuluk, karaborsacılık yapan vicdansızlar bilsinler ki; sağladıkları haksız kazanç haramdır ve bu kazancın hayrını göremeyeceklerdir." değerlendirmesinde bulundu.

Fiyat artışları nedeniyle sıkıntı çeken özellikle dar ve sabit gelirli vatandaşların gelirlerini artıracak, yüklerini azaltacak tedbirlerin alındığına işaret eden Kalaycı, "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın verdiği müjdeyle net asgari ücretin yüzde 50,4 artırılarak 4 bin 253 liraya yükseltilmesinden, asgari ücretten gelir ve damga vergisinin kaldırılmasından ve işveren yükünün 450 lira azaltılmasından MHP ziyadesiyle memnun olmuştur. Partimizin yıllardır dile getirdiği asgari ücretle ilgili taahhüdü de yerine gelmiş olmaktadır." diye konuştu.

Kalaycı, asgari ücretin vergi dışı bırakılmasıyla tarihi bir reforma imza atıldığını ve asgari ücrette yapılan tarihi artışla da hayat pahalılığından dolayı zor günler geçiren on milyonların duasının alındığını söyledi.

MHP İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, kısa vadeli dalgalanmalara rağmen makroekonomik verilerin, Türkiye ekonomisinin giderek güçlendiğini, Türkiye'nin çekici bir ülke olmaya devam ettiğini ortaya koyduğunu vurguladı.

Türkiye'nin, büyüyen, güçlenen ve zenginleşen bir ülke olarak hayata geçirdiği reformlarla pek çok uluslararası yatırımcının dikkatini çekmeyi başardığını anlatan Aksu, "Ülkemiz, 2019 yılında gelişmekte olan Avrupa ülkeleri arasında en çok tercih edilen 3. uluslararası doğrudan yatırım destinasyonu olurken, 2020 yılında yüzde 16'lık payla en çok tercih edilen 2. ülke olmuştur." dedi.

Toplumsal ihtiyaçların başında huzur ve güvenlik geldiğini vurgulayan Aksu, "Güvenliğin olmadığı yerde özgürlükten, demokrasiden ve insan haklarından söz etmek de mümkün değildir. Yapılan etkin mücadele sonucunda, inşallah, milletimiz yakın zamanda terör belasından tüm unsurlarıyla kurtulacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

"Ülke olarak bazı sıkıntılarımız olsa da alınan tedbirler sayesinde bunların üstesinden gelinecektir." diyen Aksu, MHP olarak toplumsal meseleler ve çözümünün öncelikleri olduğunu dile getirdi. Bu anlayışla 81 ili dolaşarak vatandaşla buluştuklarını, dertleştiklerini, sorunlarını dinlediklerini ifade eden Aksu, şunları kaydetti: "Vatandaşlarımız, devrevi sorunlardan kaynaklı bazı sıkıntıları olsa da bunu bir istismar aracı ve sokakları karıştırma vesilesi yapma emellerinden son derece huzursuzdur. Yalan ve istismar siyasetinden, aklıyla alay edilmesinden bıkmış, usanmıştır; önümüze set çekmek isteyenlerin her yolu denediği bir ortamda Türkiye'nin terör, salgın, diplomasi ve ekonomi mücadelesine, Kıbrıs'ta, Libya'da, Karabağ'da atılan tarihi adımlara, dünya çapındaki yatırımlara, Batılı güçlerin karşı çıktığı Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi'nin ibadete açılmasına, kısacası, samimiyetle verilen beka ve kalkınma mücadelesine kara çalınmasından rahatsızdır.

Allah'ın izniyle, ahlaki ve ekonomik temeli olmayan fiyat ve döviz kuru artışlarından kaynaklı konjonktürel sorunlar el birliğiyle giderilecek, ekonomideki bazı yapısal sorunların çözülmesiyle de bu sıkıntılarla tekrar karşılaşılmayacaktır. Cumhur İttifakı kararlılığıyla aşılamayacak sorunumuz, çözülemeyecek problemimiz yoktur. Önemli olan milli birlik ve beraberliğimizin korunması, güçlü demokrasimizin, siyasi istikrarımızın muhafazasıdır. Türkiye'yi kaosa sürüklemek isteyenlere, amaçları uğruna ülkemizi yangın yerine çevirmekten çekinmeyenlere fırsat verilmemesidir. İnanıyoruz ki Türkiye, bölgesel ve küresel risk ve tehditleri bertaraf etmeye, fırsat ve imkanları değerlendirmeye ve milli kaynaklarımızı harekete geçirmeye devam ederek lider ülke ve küresel bir güç olma hedefini adım adım gerçekleştirecektir. Bunun için kin ve öfkeyi yarıştırmak yerine, Türk milleti ortak paydasında buluşarak tarihimize, kültürümüze, kurumlarımıza, hukukumuza sahip çıkmak, Türkiye'nin kutlu geleceğinin inşasına odaklanmak yeterli olacaktır."

2022 yılı bütçe görüşmelerinin son gününde CHP Grubu adına söz alan CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi, TBMM Genel Kurulu'nda, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü üzerinde konuştu.

Bütçe görüşmelerinin hayırlı olmasını dileyen Hamzaçebi, 2022 yılı gelmeden, bütçedeki başta enflasyon ve dolar kuru olmak üzere birçok öngörünün değiştiğini, bu nedenle 2022 yılı bütçesinin yasalaşmasının ardından ek bütçe yapılması gerektiğini savundu.

Kur ve faizdeki son gelişmelerden sonra ekonominin önceden gelen sorunlarının ağırlaştığını, enflasyonun çift haneli olduğunu ve enflasyonun düşeceği yönünde değil, artacağı yönünde bir beklenti olduğunu anlatan Hamzaçebi, öte yandan Türkiye'nin, sürdürülebilir yüksek büyüme ortamına ve potansiyel büyümesi olan yüzde 4-4,5'lik büyüme oranını bile çoğu zaman gerçekleştiremeyecek bir ekonomik tabloya sahip olduğunu söyledi.

Türkiye'de milli gelir ve kişi başına gelirin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçildiği 2014 yılından bu yana azaldığını iddia eden Hamzaçebi, öte yandan Türkiye'nin uluslararası kredi notunun yatırım yapılabilir ülke seviyesinin 3-5 kademe altında olduğunu, tehlike eşiğine bir iki kademe kaldığını anlattı. Hamzaçebi, "Bir iki kademe sonra Türkiye ekonomisi küme düşecek, borçlanmakta zorluk çekecek. Kredi risk primimiz son derece düşük, şu anda 521'dir. Bunun anlamı, Türkiye yurt dışından dolar cinsinden borçlanacağı zaman yüzde 7,5-8 oranında faiz verecek. Dünyada reel faizlerin düşük, sıfır olduğu bir süreçte Türkiye ekonomisinin yüzde 8 ile borçlanması asla kabul edilemez." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın IMF konusundaki söylemlerini aktaran Hamzaçebi, "Aslında demek istediği şu, 'IMF bizi kandırdı.' Sayın Erdoğan, bir kere de kandırılmamış ol." sözlerini sarf etti.

Türkiye'nin tarihsel olarak yönünün Batı'ya dönük olduğunu ancak iktidarın uygulamakta olduğu son ekonomik modeli "Çin modeli" olarak tanıttığını söyleyen Hamzaçebi, sözlerini şöyle sürdürdü: "İktidarın gündeminde AB'ye tam üyelik falan yok. Nedir Çin modeli? Emeğin baskılandığı, otoriter bir rejimin olduğu, ekolojik kaygıların olmadığı, emeğin maliyetinin düşürülmesi suretiyle rekabet gücü elde etmeye dayalı, orta sınıfı yok eden bir model. Demokratik bir rejim yok. Çin'de bugünkü sistemin otoriter bir rejim olmadan uygulanması imkanı yok. Acaba, Erdoğan'ın kafasının arkasında böyle bir şey mi var? Zaten ona doğru gidiyor. Türkiye malum, özgürlükleri, hukuk devletini bir kenara atmış durumda. Bu, AK Parti'nin 19 yıllık iktidarı ve Sayın Erdoğan'ın kişiselleşmiş iktidarının son dönemecinde aczin, tükenmişliğin, çaresizliğin itirafıdır. Bu beceriksizliğin, aczin üzeri 'Çin modeli' diye bir kılıfla örtülmeye çalışılıyor."

Dünyanın en büyük şirketleri arasında Çin firmalarının da bulunduğunu belirten Hamzaçebi, iktidarın 19 yılda eğitime, teknolojiye ve geleceğe yatırım yapması halinde bugün bunlar arasında Türk teknoloji firmasının da bulunabileceğini dile getirdi.

CHP'li Hamzaçebi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın faizler konusunda Nas suresinden ayetler okuduğunu da hatırlatarak "'Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri Saadet Partisi seçmeninin oylarını alabilir miyim?' kaygısından başka bir şey değil ama Milli Görüş seçmeni akıllıdır, değerlendiriyor, bunları yutmayacaktır." dedi.

Merkez Bankası'nın faiz oranlarında indirime gittiğini; tüketici ve taşıt kredisi faizlerinin arttığını, ticari kredi faiz oranlarının düştüğünü söyleyen Hamzaçebi, vatandaşın kredi çekip dolar aldığını anlattı. Hamzaçebi, "BDDK 'Bunları denetleyeceğiz.' diye yarım yamalak bir şey söylüyor. Yasal bir yetkisi yok. Bankaya gitse vatandaşa 'nerede kullanacaksın?' mı diyecek. Ticari şirketlerin dolar mevduatı da artıyor." diye konuştu.

Hamzaçebi, Merkez Bankası'nın politika faiz oranını yüzde 14'e çektiğini hatırlatarak "Bankalar, Ulus'taki Merkez Bankası'ndan yüzde 15 ile parayı alıyor, Eskişehir Yolu'ndaki Hazine'ye yüzde 22,70 ile veriyor. İktidarın buna, vatandaşın parasını pulunu böyle heba etmeye, devletin hazinesini yağmalatmaya hakkı var mı?" sorularını yöneltti.

Mevduat faizlerinin de yüzde 14,5 olarak uygulandığını da dile getiren Hamzaçebi, "Bankalar yüzde 14,5 ile vatandaştan aldığı mevduatı, yüzde 22,70 ile Hazine'ye veriyor. Mis gibi. Sayın Erdoğan, vatandaşın parasını bu şekilde çaldırmaya, cebinden eksilmesine izin veren bir Nas var mı? Erdoğan modelinin adı 'akbaba kapitalizmi'. Akbabalara yem ediliyor." ifadelerini kullandı.

İktidarın, döviz kuru için 128 milyar dolar sattığını ancak bunun işe yaramadığını belirten Hamzaçebi, "Dünyanın en pahalı ekonomi dersi diyeceğim ama bu dersi almadınız ki; benim oğlum bina okur, döner döner yine okur." dedi.

Hamzaçebi, dolar kurundaki artışın fındık üreticisinin, kilogramda 1 dolar zarar etmesine yol açtığına da işaret ederek "Bir dönem, Fransız hükümeti, bir Tarım Bakanına, Fransız tarımına yaptığı katkılar nedeniyle şövalye nişanı vermişti. Sanıyorum, çikolata ve Nutella tüketicileri de Sayın Erdoğan'a bu hizmeti nedeniyle 600 milyon dolarlık bu desteği nedeniyle bir madalya vermeyi ihmal etmezler. İşte, bu da akbaba kapitalizmidir." şeklinde konuştu.

2022 yılında uygulanacak asgari ücretin bugün itibarıyla 250 dolara gerilediğini anlatan Hamzaçebi, asgari ücretle alınabilecek ekmek sayısının bu yılın ocak ayına göre azaldığını belirtti.

Akif Hamzaçebi, Tahsin Yücel'in Gökdelen isimli romanında, zenginlerin gökdelenlerin en üst katlarında otururken, yeryüzündeki insanlardan haberdar olmadıklarını anlattığını aktararak "Tahsin Yücel 'yılkı insanları' diyor. İnsanlar aç, sefil, tabiatta başıboş dolaşan yılkı atları gibi yılkı insanları tasavvur etmiş. Yönetici kadro, takvadan günah işleme özgürlüğüne geçtiği için bütün bunlardan haberleri yok." görüşünü savundu.

Türkiye'yi yöneten kadronun, önceki yıllarda yerli araba kullandığını anlatan Hamzaçebi, "Arkasında 'Huzur İslam'da.' yazardı. Önce gömlek değiştirildi, sonra arabalar, mahalle değiştirildi. Yeni evlere taşınıldı. Şimdi o yeni evlere giderken kullanılan o milyonlarca liralık arabaların arkasında hiçbir şey yazmıyor. Huzuru bulmuşlar anlaşılan." sözlerini sarf etti.

Ucuz ekmek almak için sırada bekleyen vatandaşların fotoğrafını gösteren Hamzaçebi, CHP'li belediyeler sayesinde ucuz ekmek üretildiğini söyledi. Hamzaçebi, "AK Parti, iktidarının 19'uncu yılında insanlarımızı ucuz ekmek kuyruklarına mahkum etti." dedi.
 

Bakmadan Geçme