Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer: Okullarımızı açık tutmalıyız

Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisinin 'Eğitimde Yeni Eğilimler, Mesleki ve Teknik Eğitimde Paradigma Değişiminin Sanayimiz Açısından Önemi' ana gündemiyle yapılan aylık olağan toplantısına katıldı.

Sağlık ve İçişleri bakanlıklarıyla süreci koordineli şekilde yönettiklerini belirten Özer, "Şu anda okulları açık tutmamızla ilgili en büyük avantajımız, öğretmenlerimizin aşılanma oranı. Hem birinci doz hem de ikinci dozda öğretmenlerimizin yakalamış olduğu aşılanma oranı, Türkiye ortalamasının çok üzerinde. Birinci dozda yüzde 92, ikinci dozu yaptırmış veya aşı olmadan bağışıklık kazanıp antikor oluşturmuş olan öğretmen oranımız yüzde 85'lerde. Özellikle 6 Ağustos ile bugün arasında öğretmenlerin aşılanmasında da ciddi bir ivmelenme var. Yani öğretmenlerimiz okulların açılmasıyla ilgili irade gösterildiği zaman sadece kendi sağlıkları için değil, topluma örnek oluşturma bağlamında da sorumluluk alarak çok hızlı bir şekilde aşılarını tamamladılar." diye konuştu.
 
Öğretmenlerdeki vaka sayılarının çok düşük olduğunu vurgulayan Özer, sözlerine şöyle devam etti: "Bizim okulları açık tutmayla ilgili en büyük avantajımızı öğretmenlerimizin aşılanma oranlarının yüksek olması oluşturuyor. Öğretmenlerimizin aşılanma oranının İsveç, Finlandiya ve Almanya'daki öğretmenlerin 2 doz aşılanmalarından çok daha yüksek olduğunu görüyoruz. İnşallah, bu kararlılıkla okullarımız hep açık olur. Öğrencilerimiz arkadaşlarıyla, öğretmenleriyle; öğretmenlerimiz öğrencileriyle, okullarıyla buluşur. Eğer Türkiye'nin bir gelecek iddiası varsa bu iddia, beşeri sermayenin niteliğinden geçiyor. Eğer okulları kapalı tutarsak bu iddiamızı kaybederiz. Onun için ben dedim ki 'Okulların açık olması bir millî güvenlik meselesidir.' Okulları açık tutmalıyız. Öğrencilerimizi sadece öğrenme olarak değil; psikolojik, sosyal, kültürel, sanatsal etkinliklerle sürekli destekleyip Türkiye'nin geleceğinin inşasında rol alacak, sorumluluk alabilecek niteliklere sahip insanlar olarak yetiştirmek durumundayız."
 
Okulların özellikle sosyoekonomik olarak dezavantajlı olan kesimler için sadece bir öğrenme ortamı olmadığını, aynı zamanda bir sosyalleşme alanı da olduğunu söyleyen Özer; "Onun için eğer eğitimde fırsat eşitliği diyorsak okullarımızı özellikle sosyoekonomik seviye olarak dezavantajlı gruplarımız için mutlaka açık tutmak zorundayız." diye konuştu.
 
Mesleki eğitimin önemine de değinen Özer, mesleki eğitimin sadece iş gücü piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağını yetiştirmesi anlamına gelmediğini, aynı zamanda Türkiye'de ortaöğretim sisteminin de yerli yerine oturması anlamına geldiğini söyledi.
 
Bakan Özer, katsayı uygulamasının mesleki eğitim ve imam hatip okullarının alanlarının dışındaki yükseköğretim kurumlarına erişimini kısıtladığını hatırlatarak "Aslında niyet çok şey gibi duruyor, teknik olarak alanındaki bir alana devam etsin ama bu müdahale akademik olarak başarılı öğrencilerin mesleki eğitime erişimini veya tercihini ortadan kaldırıyor. Mesleki eğitim, başarılı öğrencilerin tercih etmediği bir okul türüne dönüştü. Akademik olarak istediği okula yerleşmeyen öğrencilerin gitmek zorunda olduğu bir okul türü gibi oldu mesleki eğitim." diye konuştu.

Bakmadan Geçme