TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu toplandı

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu, AK Parti Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız başkanlığında toplandı. Komisyonda konuşan Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı ve İklim Değişikli Başmüzakerecisi Mehmet Emin Birpınar, Paris İklim Anlaşması'na ilişkin teklifin TBMM'de kabul edilmesiyle ilgili, 'Dün gece Yüce Meclisin aldığı karar, dünyada çok büyük sevinçle karşılandı. Çünkü denkleme çok büyük bir oyuncunun girdiğini herkes biliyor.' dedi.

Komisyonda, "İklim Değişikliğiyle Mücadele ve Yeşil Ekonomi Sürecinde Fırsatlar ve Tehditler" başlıklı sunum yapan Birpınar, iklim değişikliğinin gelecekte insanlığı çok fazla etkileyeceği ve bu durumun bir milli güvenlik meselesi haline geleceği yönünde yayımlanan raporlar üzerine Birleşmiş Milletlerin (BM) 197 ülkeyle birlikte bir sekreterya kurduğunu, iki yıllık müzakerelerin ardından 1994 yılında BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin kabul edildiğini söyledi.

Birpınar, Türkiye'nin 1992 yılındaki müzakerelere katıldığını ancak kendisini yanlış konumlandırdığını ifade ederek, o dönemde yaşananları şöyle anlattı: "İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinde EK 1 ülkeleri, EK 2 ülkeleri ve EK Dışı ülkeleri şeklinde bir sınıflandırma yapılmış. EK 1 ülkeleri emisyon yoğunluğu çok fazla olan ve emisyon azaltımı yapması gereken ülkeler, EK 2 ülkeleri ise EK 1'in alt kümesi. Bunlar zenginlerin en zengini, diğer ülkelere finans yardımı ve emisyon azaltımı yapması gereken ülkeler. EK Dışı ülkeler ise emisyon azaltımı yapmayacak, aynı zamanda finans yardımı alacak ülkelerden oluşuyor. Bunların sayısı 143'dür. Türkiye o zaman OECD kurucu ülkesi olması hasebiyle kendisini hem EK 1 hem de EK 2 ülkesi konumunda yazdırıyor.

1992 yılında o müzakerelere şahitlik eden diğer ülkelerin başmüzakerecileri ile konuştuğumuzda 'Biz Türkiye'yi o noktada iyi bir şey olmadığı konusunda uyarmıştık' diyorlar. Türkiye 'Biz EK Dışı ülkeler arasında olmak istemiyoruz, AB'ye aday ülkeyiz, AB ülkeleri ile beraber olmak istiyoruz, OECD ülkeleriyle beraber olmak istiyoruz.' demiş. Sonradan burada olmanın doğru bir şey olmadığı fark edilmiş. Çünkü Türkiye o konumda olduğu zaman hem emisyon azaltımı hem de finans yardımı yapması gerekiyor. Yani emisyon üreten tüm fabrikalarını, sanayi tesislerini 1992 yılında kapatması gerekiyor. Türkiye bunun yanlışlığını fark ettikten sonra 2001 yılına kadar bu konumdan çıkmak için uğraşmış ama söz sahibi olmadığı için bu başaramamış. Daha sonra Pakistan ve Azerbaycan'ın toplantılarda verdiği önerilerle 'Türkiye para yardımı yapamaz' diyerek yalnız EK 2'den çıkarmışlar."

Paris İklim Anlaşması'nın, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin bir alt elemanı olduğunu aktaran Birpınar, müzakerelerin tamamının da İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi altında gerçekleştiğini söyledi.

Anlaşma'nın aslında tüm ülkelerin sorumluluk almasını istediğini, "her ülke kendi imkan ve kabiliyetleri ile iklim değişikliğiyle nasıl mücadele edeceğini bize söylesin" diyen bir anlaşma olduğunu vurgulayan Birpınar, şöyle devam etti: "Türkiye emisyonları artan bir ülke ve emisyonları arttığı için artıştan azaltım yapabilir. Türkiye'nin değerlerini oraya sunduk ve bunlarda kabul edildi. Gerçekleştirilen müzakerelerde Türkiye'nin emisyon azaltım potansiyelinin yüksek olduğunu, adaptasyon için paraya ihtiyacı olduğunu dünyaya ifade ettik. Bu sistemin kurduğu bir yeşil iklim fonu vardı. Bu fona sözde gelişmiş ülkeler her yıl 100 milyar dolar para vereceklerdi. Geldiğimiz noktada biriken para 8 milyar dolar. Bu parayı da 197 ülkenin 145'inin paylaştığını düşünün. Bu seneki müzakerelerin en önemli konularından birisi bence finansman olacaktır. Müzakerelerde gelişmiş, zenginleşmiş ülkeler, 'Biz iklimi yanlış kalkınma modeli ile değiştirdik. Siz kalkınmanızı doğru yapın' diye bizleri uyarıyorlar.

Dün gece Yüce Meclisin aldığı karar, dünyada çok büyük sevinçle karşılandı. Çünkü denkleme çok büyük bir oyuncunun girdiğini herkes biliyor. Bu sayede iklim değişikliğiyle ilgili çok olumlu adımlar atılacak, hem oranın hem de Türkiye'nin eli güçlenecektir. Türkiye zaten bu zamana kadar yenilenebilir enerjide, sıfır atık konusunda iyi işler yapıyordu. Ama Paris İklim Anlaşması'na taraf olmayınca bu çalışmalar dünyada görünmüyordu ve gerekli desteği de alamıyordu. Birçok ülke Paris Anlaşması'na taraf oldu ama yıllardır hiçbir şey yapmıyor. Çoğunun yapacağına da inanmıyorum. Türkiye kadar ciddi olacaklarına inanmıyorum. Çünkü biz bir işe karar verdiğimiz zaman yaparız."

Birpınar, 31 Ekim-12 Kasım tarihleri arasında Glasgow'da düzenlenecek taraflar toplantısında iklim finansmanından teknoloji transferine, kapasite geliştirmesinden adaptasyon senaryolarına kadar birçok konunun 30 ayrı masada tartışılacağını da bildirdi.
 

Bakmadan Geçme