Çağlar Han Karakız

Yüz yıllık yüz görümlüğü!

Çağlar Han Karakız

İyi dinle, bu yüzyıllık şanlı destanı ki iyi belleyesin şanlı ecdadımın kutlu savaşını! Yüzyılın en aşağılık ve en aşağılayıcı işgaline karşı nasıl bir imanla karşı koyup; yüreğini koymak yetmez, bu uğurda baş vermeye geldik diyerek nesline bir yüz akı bırakan milli mücadeleyi senin ceddin başlattı.

 

Yıl 1919, Maraş’ın üstüne kara bir duman gibi çöktü hainler, gözü dönmüş bir ihanet Fransız’a düğün, Ermeni’ye bayram. Yüz altın değil yüz bin altın döksen, vurmayacak bir abdal o düğüne tokmak. Gün gelecek yüz tokmak inecek geceye Abdal Halil Ağa’nın elinden, karanlık gecenin sabahı ağarsın diye. Uzunolukta Müslüman Türk kadınının hayâsı ardan koparılırken, çarşafına el uzatan Fransız ve Ermeni’ye ilk kurşunu tereddütsüz sıkacak Sütçü İmam. Ve sen bileceksin, Türk Milleti sadece namusu ve şerefi için yaşar!

 

İlk kurşun kadar kıymetli bir hutbe okundu bir Cuma namazı Ulu Cami’de. Savaşın yüzgörümlüğünü taktı o gün Rıdvan Hoca ve mezalim örtüsünü kaldırdılar üzerlerinden. Şanlı bayrağımızın altında edâ ederken namazı, zaferi niyaz ettiler Allah’tan. Türk Milletinin bir diriliş ve kurtuluş hikâyesi daha yazılıyordu Maraş Kal’asında!

 

Ecdat bir kez daha aslına rücû etmiş ve cihat başlamıştı. Savaşın kaderini işlerken Hüdâ, ermeni çeteleri Ramazan’ı şehit ettiler. Ramazan ki yiğit cengâver, aşiretleri toplamış vatan mücadelesindedir. Kaderin cilvesi ki Ramazan Senem Ayşe’nin Beyi, evinin direği gözünün bebeğidir. Haber gelir Ayşe kadına, Ramazan Ağa şehit oldu derler. Bir yiğit kadın destanı yazacaktır tarih o an, Senem Ayşe alır mavzeri fişeği koşar Ramazan’ın başına, önce bir ağıt sonra bir mavzer patlar. Senem Ayşe intikam fişeğini Ermeni çetesinin alnında patlatır. O Senem Ayşe ki Kılıç Ali Paşa’dan cephane tedarik edecek, Ermeni ve Fransız çetelerini imhanın kıvılcımını çakacaktır.

 

Ya Karakız Muhittin, yirmi bin değil yüz bin parça eşyam olsa kıyarım deyip yaktı cenk meydanını ve kül etti konağını gâvuru vurmaya cephe açmak için. Bir karındaşı vardı ki cengaver, Albay Zeki ateş olmuş yağıyordu düşmana ki Antep’in feryadına koşarken pusu da yıktılar yiğidimi. Kimi saysan Yüz yıla sığmayacaktı o gün yazdıkları destan!

 

Yirmi iki gün yirmi iki gece Maraşlı için yüz yıl gibiydi. 40 sübyan 22 gün boyunca Kur’an-ı Kerim okurken, onların yüzsuyu hürmetine himmetini gönderdi Rahmeti Rahman. Yüz kanat sesi geldi gökten ve Allah Allah diye haykırdı yüzlerce kahraman. Meleklerin devranına eşlik ediyordu dervişler, yüz tevhit ile son Semâsını yaparken o yiğitler, kalp gözüyle baktılar Nuru Nebinin ağuşuna. Emri İlahi belliydi, cihat vakti idi. Gülbang-ı Muhammedî ile İllallah dedi son Postnişin kapalı çarşıda bir Mevlevîhane’de ve kaç yüz yiğitle şehadete koşup sır oldu Maraş’ımın Erenleri…

 

Bir karakışta vatan toprağından sürüldü gâvur geldiği yere. 12 Şubat bahar oldu o gün memleketime ve sabi sübyanların yüzleri güldü ataları şehadete koşmuş olsa da. Çünkü onlar Allah yoluna öncülerdi ve Maraş yüz yıl geçse de bilecekti ecdadına hürmeti, bu kadim topraklardaki fazileti hep yaşatmanın değerini. Unutma!

 

Bir hamaset destanı nakşedildi bağrına,

Yurdumun aslanları öldü iman uğruna.

Ruhlarda bayraklaşan Allah için savaştır.

Bu şehitler diyarı işte bu yer Maraş’tır!

Yazarın Diğer Yazıları