Emre Özdemir

Eyvallah!

Emre Özdemir

Hayat sizden arada durup kendinize gelmenizi istiyor.

 

Var olanın yok olması, yokluğun var olması gibi garip şeyler var.

 

Bugün imtina ettiğiniz, uzak durduğunuz ve hatta ummadığınız her şey gün gibi kapıda duruyor.

 

Hayat diye andığımız dik yokuşlu, sapa yolda kaçımız bir durak bırakabildi kendine?

 

Aradıklarımız bulduklarımızın kıymetini henüz anlamış değil. Devam ediyor tutkumuz, hırsımız, hıncımız. Laf atanla söz söyleyen arasında ki keskin uçuruma bel bağlamış gibiyiz. Söylese de inansak.

 

Bu iş böyle gitmez.

 

Bu devran böyle sürmez.

 

Hayır, gündem olsun diye söylemiyorum. Bilakis gündeminiz değişsin diye.

 

Yaşam bir kargaşa.

 

Eskilerin tabiriyle “kimin eli kimin cebinde?”

 

Hatırlasana; uzun lafın kısası diye başlayıpta ucunu bulamadığın cümlelerini.

 

Kâr-zarar gütmeden söylenen sözler kısa olur.

 

Mevzu da burada; zarar etmekten korkmak.

 

Yakın zamanda yanından geçtiğim birisi, telefondakine “aslına bakarsan” dedi. Hani şu eskilerin sözünün senet sayıldığı, yenilerin her işin sonunda noteri şahit tutup “aslı gibidir” dediği “asıl olan” gerçekler.

 

Keşke hepsi “Aslı gibi” kalsaydı. Yani aslına bakarsan; Allah var Kerem’de güzel sevdi.

 

Kopyalayıp yapıştırdığımız, kesip biçtiğimiz sevgiyi herkes tanıyor ama hiç kimse halini hatrını sormuyor. İşte tam bu noktada yukarıda ki “el ve cep” deyimi anlam buluyor.

 

Bunu da sorgulamak gerek.

 

El mi cepte?

 

Cep mi elde?

 

Yoksa elini uzattı diye mi cepte?

 

Herkesin yeri garanti.

 

Kim kimde kaç kuruşluk ettiğinin de farkında.

 

Küçük insanlar küçük hesaplar yapar diye racon kesmektense, küçük hesapları gözde büyütmemek

daha manidar.

 

Nereden nereye geldik.

 

Nereye neden geldik?

 

Nereye geldik nereye gideceğiz?

 

Uğramamız gereken duraklara uğradık farkındaysan.

 

Hayata kısa bir bakış, sevdaya selam, yokluğa ve bana; eyvallah…

Yazarın Diğer Yazıları