Ender Küçük

S400!

Ender Küçük

Son zamanların kuşkusuz en çok merak edilen konusu S400’lerdi.

 

“Geldi mi?”

 

“Gelecek mi? “ Derken S400 hava savunma sisteminin birinci grup malzemeleri ülkemize teslim edildi.

 

Tabi bu teslimi haklı olarak sosyal medyada paylaşınca, olumlu ve olumsuz görüşler beyan edenler oldu.

 

“Keşke biz üretseydik” diyenlerin serzenişlerine hak vermedim desem yalan olur.

 

Ama durumun vahametini ve acilliğini göz önüne alınca geç bile kalındığını düşünenlerdenim.

 

S400’ün teknik özelliklerine şöyle bir değinecek olursak;2007 tarihinden bu yana kullanıyor. Menzili 400km,hızı saniyede 4.8km ve eş zamanlı takip 80 hedef.

 

Dünyada bir benzeri daha yapılmamış. Hayalet uçuşları anında belirleyen özelliklere de sahip.

 

Artık ülkemizin hava sahasında kimse istediği gibi at koşturamayacak. Hani hatırlayanlar bilir, KİLİS’TE HER GÜN FÜZELER ÜZERİMİZE DÜŞTÜĞÜNDE, “Nerede devlet ?” sorusuna çok muhatap kalınmıştı.

 

İşte devlet burada beyler!

 

Bu işler öyle ezberden  “ Kahrolsun Kapitalizm “ demekle olmuyor. Onlara inat, onların ordularına, ONLARIN İŞBİRLİKÇİ maşalarına inat; kimseye taviz vermeden, dimdik ayakta kalabilmekle oluyor.

 

Belli ki bu durumdan sadece ABD ve ekibi rahatsız değil. Başlıca Avrupa ülkeleri de bu S400 konusunda ülkemize karşı dostane yaklaşmadılar. Başta FRANSA, Doğu AKDENİZ’DE ki varlığına zararı olacağı endişesini en derinden hissetti. Umarım bu hissi hiç unutamaz.

 

Artık her alanda bizde varız!

 

Artık Türkiye; Irak gibi, Suriye gibi, Libya gibi EMPERYALİZM’İN avucunda büyüttüğü kınalı keklik değil!

 

Yüzde yetmiş yerli savunma ve taarruz gücüyle düşmana karşı dimdik ayaktayız. Eğer ülkemiz kutuplarda bir ülke olsaydı bu savunma unsuruna hiç te gerek kalmayacaktı lakin işin özü öyle değil.

 

Hem dünyanın kalbinde yaşayacaksın, dört mevsimi iliklerine kadar hissedeceksin, Antalya’da denize girerken Erzurum’da üşüyeceksin, buz gibi sularını kana kana içeceksin…

 

Elbet bu güzelliklerin bir karşılığı olacak değil mi?

 

Kana kan, dişe diş bir siyasetin içindeyiz ve etrafımız kuşatma altında. Ey ahali! Bu gemi batarsa hepimizin boğazından su geçecek. Ve tuhaf olan şu dur ki; bizlerin kaçacak yeri de yok. Eğer kaçacak yeri olduğuna inan birileri varsa, aha şimdiden terk etsin ülkeyi!

 

 Devletimizin bulunduğu yeri, ekonominin iyi gidişine ya da gitmeyişine indirgeyen bir vatan sevginiz varsa içinizde, kahrolsun sizin paranız! İnşallah küresel faiz lobisine her birimiz üreterek karşılık vereceğiz ve vermek zorundayız.

 

Yazımın sonunda, gerilerek  “ Kahrolsun Kapitalizm!” demenin gururunu yaşıyorum.

 

Bu gururu her kim yaşatmışsa, bu gururun yaşamasında iktidarıyla muhalefetiyle her kim gönülden destek vermişse, ALLAH AZZE VE CEZZE RAZI OLSUN ONLARDAN.

 

Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları