Ben Senin Aşkına Mahkûmum
Yıllar oldu esir düşeli
Bilmezsin
Ağrıyan yanım hatırlatır cismini
Unutamadığım ismini
Şimdi ben küçücük penceremden
Görüyorum gökyüzünü
Sen tel örgülerin dışındasın
Görmeyesin Günyüzü
Hava karanlık ve puslu
Gönlüm,
Ah gönlüm sevmeyi unuttu
Bir zamanlar ışığına tutulmuştu
Çünkü sen Ay’dın
Ay gibi doğardın haneme
Ve parlardın esaretin içine
Umudumdun huzurumdun hücremde
Tutunduğum dalım, kolum kanadım
Fakat şimdi
Gece gibi üşüttün beni
Ele güne güldürdün beni
Yıllardır seni düşünürüm soğuk bahçemde
Elimde kırık bir tesbih ile
Burada gündüze düşmanım
Kıskandırır geceyi
Karanlık çökmüş üzerime
Neyleyim gündüzü
Düşler dururum yüzünü
Ah bir görebilsem
Yeniden, yeniden
Duyabilsem sesini
Hissetsem ruhunun dokusunu
Koklayarak basıversem göğsüme
Göğsüm, ebedi mabedin
Gönlüm, aşkının esiri
Aklım fikrim, kaçıverse senden ötürü
Umudum, bir anda yerle bir
Aramızda koca uçurum
İlla aşmak mı lazım
Dağlar, tepeler, denizler
Ben senin aşkına mahkûmum
Eridim, oldum mum
Yıllar oldu aşka esir düşeli kalmadı huzurum
Sen dışarıda ne yapıyorsun kim bilir
Ben soğuk odada ölüyorum
Elim kolum mahkûm.