Mehmet Şerif Çiçek

Tanzanya 3: Mafia!

Mehmet Şerif Çiçek

Bu yazımızda Tanzanya’nın bir başka adası olan, ülkenin güney kıyısında yer alan Mafia adasına gideceğiz. Evet, ismi biraz enteresan Mafia, Arapça sağlıkla manasına gelen ‘Maa Afia’ veya Swahilice sağlıklı konaklama yeri manasına gelen ‘Mahali Pa Afya’ kelimelerinden türediği sanılmaktadır, yani bildiğimiz gangsterlerle, mafyalarla bir alakası yok. Adanın nüfusu elli bine yakın olup hemen hepsi aşırı yoksul durumdaki tipik Afrikalı ne yazık ki.

 

TANZANYA 3: MAFİA - FOTO ALBÜM İÇİN TIKLAYINIZ!

 

Yerli nüfusunun tamamı Müslüman olan Mafia adasına ulaşım, önceki yazımda anlattığım mini pırpırlı uçaklarla Darüsselamdan 45-50 dakikalık bir uçuşla sağlanıyor. Yalnız Mafia için Zanzibarın aksine, deniz yoluyla ulaşım mümkün olmakla birlikte önerilebilecek bir seçenek değil. Çünkü modern ve güvenli feribotlar yok, yerli halkın kullandığı, cüzi bir ücret karşılığı çalışan derme çatma teknelerle denizden ulaşım sağlanıyor ama hiç güvenli görünmedi bana. Küçük bir pist ve tek katlı minyatür bir terminal binasından oluşan mini havaalanına inerek Mafia adasına merhaba diyoruz. İyi derece İngilizce ve Arapça konuşan rehberimiz Khalifa bizi sıcak bir şekilde karşılıyor. Khalifa adanın yerlisi ve öğretmen aynı zamanda. Havaalanından sıcak, kumlu bir yoldan adanın yerleşim yerine gidiyoruz. Yolun her iki tarafında sağlı sollu tek katlı, bakımsız, derme çatma dükkânlar sıralanmış. Khalifa bize adayı anlatıyor, adanın güney sahili ve batı sahili koruma altında.

 

Oteller bu turistik alanda yer alıyor ve bölgenin girişinde yol üzerinde polis noktasında gişe var, kalınacak gün bazında adaya ayakbastı parası alınıyor. Adada çok güzel otantik oteller mevcut fakat istihdam hariç (işgücü tabiki çok ucuz) ada ekonomisine katkısı olup olmadığına emin değilim. Nitekim konakladığımız otelin sahibi Güney Afrika cumhuriyeti vatandaşıydı. Khalifa'nın rehberliğinde otelimize geçerken önerisi üzerine,  adanın hemen dibindeki iki adacığa gitmeye karar veriyoruz. Mafia adasının güneyinde yan yana yer alan mini Chole ve Juani adaları. Fakat adalara gidebilmemiz için sabah namazı vakti çıkmamız gerektiğini söyledi. Çünkü okyanus suları ada etrafında o kadar sığ ki gel-git nedeniyle sular çekildiğinde küçük tekneler bile yüzemez duruma geliyor.

 

Ertesi sabah gün yavaş yavaş ağarırken, inanılmaz dingin ve huzur verici bir havada bizi Juani adasına götürecek olan küçük tekneye doluşuyoruz. Bütün gün doğumlarını kıskandıracak güzellikte kartpostal tadında bir tan yeri manzarasıyla adaya doğru yola koyuluyoruz. 2-3 metreyi geçmeyen derinlikteki muhteşem mavi, yeşil, turkuaz renkteki tertemiz okyanus suyu üzerindeki kısa bir yolculuktan sonra adaya varıyoruz. Tıpkı korsan filmlerindeki gibi ıssız bir ada burası. Buraya gelmemizin ise özel bir nedeni var çünkü ada üzerinde yerleşim veya herhangi bir yaşam bulunmuyor. Peki, bu ıssız adaya neden geldik? Bu sorunun cevabı, rehberimiz Khalifa’nın daha önce Mafia adasının ve bölgenin tarihiyle ilgili bilgi vermesinde saklıydı. Rivayetlere göre erken İslam döneminde Müslüman denizciler Mafia bölgesine ve Juani adasına gelip yerleşmişlerdi.

 

Hatta Khalifa’nın iddiasına göre Juani adasında Tebeu-t Tabiin’den bir zat yatmaktadır. Tebeu-t Tabiin bilgisi doğru ise adanın minimum 1150-1200 yıllık geçmişi var demek oluyor. Juani adasına gitmemizin özel nedeni işte Khalifa’nın bahsettiği bu döneme ait tarihi kalıntılar olduğunu söylemesi idi. Gerçektende adada cami, saray olduğu söylenen büyük bir yapı, surlar ve pek çok  yapıya ait kalıntı vardı. Bütün kalıntılar büyük ağaçlar, otlar, çalılar ve yosunlarla kaplanmış durumda. Bilimsel araştırmaya açık bu yer yüzlerce yıldır keşfedilmek için ilgililerini bekliyor.

 

Juani adasındaki heyecan verici keşfimizden sonra hemen yanındaki Chole adasına gidiyoruz. Chole adası, Juani ile Mafia arasında Juaniden çok daha küçük mini bir adacık. Üzerinde bir köy kadarlık yerleşim ve iki üç otel mevcut olan bir yer burası. Chole adasında elektrik yok, sakinleri de zaten aşırı yoksul, elektrik olsa bile satın alabilecekleri meçhul. Burda Alman sömürge dönemine ait bir kaç yapı var, hapishane binası ve onun yanında büyük bir bina vardı fakat kapalıydı. Chole adasında gezerken ağaçların tepesinde hayatımda ilk defa karşılaştığım sarı, turuncu renkli ilginç bir gündüz yarasası kolonisi ile de karşılaştık. Chole adasını gezdikten sonra tekrar Mafia’ya dönüyoruz.

 

Mafia adası tropikal turizm açısından popülarite haricinde her şeyi fazlasıyla sunan gerçek bir dünya cenneti. Özellikle adada ki sükunet ve doğal güzellik adeta insanın ruhunu arındıran bir terapi etkisi yapıyor. Aynı zamanda dalış turizmi açısından dünyanın sayılı güzellikteki noktalarından biri Mafia, adanın henüz popüler turist destinasyonlarından biri olmaması nedeniyle kendini koruyabilmiş olması ise onu eşsiz kılıyor. Kendi halindeki sıcakkanlı insanıyla, tertemiz ve doğal haliyle tam bir tropik cennet olarak Hint okyanusunda yaşamını sürdürüyor. Umarım dış dünyanın maymun iştahından zarar görüp tahrip olmaz. Son olarak adadan ayrılırken havaalanındaki küçük terminal binasının televizyonunda Muhteşem Yüzyıl dizisinin oynadığını görünce epey şaşırmıştık.

 

Sağlıcakla kalın.

Yazarın Diğer Yazıları