Niyazi Kara

Abi ben…

Niyazi Kara

Hiçbir ademoğlu yok ki ömrünü huzurla, mutluluk hissi içerisinde geçirmek istemesin. Fıtrat, acıya da katlanır inşa edilmiş olsa bile bu, tercih edilir, bir başkası için iyi dilek sayılır bir durum değildir. Az çok felsefe karıştıranların gözüne çarpmıştır. Haz duygusu bu sahanın ilklerindendir. “Her canlı acıdan uzaklaşır, hazza yaklaşır.” Ne var ki insan hayatı bütün bir mutluluk duygusunu yada acıdan uzak yaşayabilmeyi mümkün kılmaz. Derin dengenin tezahürüdür. Aksi takdirde bahsi geçen kavramlar anlamsızlık sahasına itilir.

 

İnsanın dış etkenlerle acı çekmesi veya mutluluğa ulaşması öyle sanılanın aksine pek mümkün değildir. Dışarıdan gelen her acı yada haz duygusu kısa sürelidir ve gerçekliği tartışılır bir durumdur. Herkesin en iyi bildiği şey kendi ikiyüzlülüğüdür. Kaynağı ortadan kalkan –değişen-  her şeyin sonucu da değişmeye mahkûmdur. Basit mantıkla hayatın içindeki sebep-sonuç ilişkisidir. Oysa asıl haz, huzur ve mutluluk duygusu insanın içinde saklıdır. İçten dışa yansıyan bu olumlu frekansın kaynağı ölüme bile meydan okur güçtedir. Kimilerinin cismî varlıklarının ortadan kalkmış olması bir başkası için hâlâ huzur olmasına engel değildir.

 

Aşık Veysel diliyle “ Uzun ince bir yoldur” bu süreç. Yüzyıllar öncesinin mirasıdır Hz.Yunus’tan: “İlim, ilim bilmektir/İlim, kendin bilmektir.” Anahtar kelimesi “niyettir.”

 

Kişinin mutluluğu da acısı da niyetinde saklıdır. Kendi iç huzurunu yakalayamayanlar -eksikliğinin farkına varabilirse- bir başkasının huzuruna ortak olabilir. Elbette ki “teslimiyet” şartı ile. Şartı yerine getiremeyenlerin düşeceği çukur marazî kıskançlıktır. Bunun sonucu ise “ben değilsem kimse de olmamalı” düşüncesidir.

 

Gösterilen yol üzere elimizdeki feneri başkalarının üzerlerinden çekip kendi içimize doğru çevirdiğimizde bizi ilk karşılayacak olan kapı, kendi riyamızdır. Bununla yüzleşmeye cesareti olanlar verecekleri mücadeleden galip çıkacaklardır. Niyetlerine musallat olan kibir ve riyayı ortadan kaldırabildikleri ölçüde huzurun ışıkları gönüllerini ısıtmaya başlayacaktır. Artık etrafından alan değil etrafına veren olacaktır. Kaynağı kendinden olan enerji sonsuza kadar varlık hakkı kazanır. Düşünen için bu iddianın açık delili vardır.

 

O halde elindeki anahtarı iyi kullanmak var. Her şeyin zıddı ile kaim olduğu âlemde, aklın bahşedilmesinin gereği budur.

 

Şimdi geç aynanın karşısına gördüğün surete de ki:

 

“Bilerek hiçbir gönlü yıkmamaya,

 

Kimsenin acziyetinden sevinç devşirmemeye,

 

Yaratılmışa hoşgörüyle bakmaya,

 

Güçsüze, acize, fakire, yolda kalmışa merhamet etmeye,

 

Yaş ağacın dalını, yaprağını koparmamaya,

 

Hayvana eziyet etmemeye,

 

Hakkımdan fazlasına göz dikmemeye,

 

Kendime hak gördüğümün başkalarına da layık olduğunu unutmamaya,

 

Kimsenin iyi niyetini suistimal etmemeye, 

Kimsenin gerek cismine gerek ruhuna eziyet etmemeye,

 

Her şartta haddimi bilmeye,”

 

Niyet ettim.

 

Ramazanınız mübarek olsun. Muhabbetle…

Yazarın Diğer Yazıları