Niyazi Kara

Yalnızlık!

Niyazi Kara

Yalnızlık: Yalnız olma durumu, kimsesizlik. Böyle tarif ediyor TDK sözlük.

 

Virgülle ayrılmış iki açıklamaya sahip kelimenin öne çıkan, çoğu zaman bir serzeniş olarak dile getirilen, anlamı ikinci bölümde saklıdır: Kimsesizlik. Bu manaya kulak verilince bu kez de kimsesizliğin birbirinden farklı biçimleri çıkar karşımıza. Aslında bütün biçimlerin altında tek kavram saklıdır. Sevginin gösterilebileceği ve yansımasının görülebileceği ikinci şahıstır. Yokluğu yalnızlıktır. Çoğu insana göre de korkulası bir şeydir yalnızlık. “Tek başınalık” ile “yalnızlığı” karıştırırız hep. İnsan hiçbir zaman yalnız değildir. Hele ki bu yalnızlık korkulası değildir. Eğer sorgulanması gereken bir şey varsa o da tek başınalıktır. Bu durumun müsebbibi ancak ve ancak şahsın kendisi olabilir. Yeter ki samimiyetle sor: “Ben neden tek başımayım?” Yalnızlık demiyorum, tek başımayım!

 

Yalnızlık, yaratıcının kuluna muhteşem bir hediyesidir. “… Kişi ancak yalnız olduğunda özgürdür çünkü” der Arthur Schopenhauer. Özgürlük kelimesinin –bana göre- asıl manası düşünebilmektir. Fizikî eylemlerden tecrit edilmiş olmak özgürlüğün kısıtlanması gibi algılansa da asıl mahkûmiyet düşüncenin, fikrin sonsuz sahasına set çekmek olduğunu düşünürüm. Çünkü bu sahanın sağlayıcısı yaratılmışa ait değildir. Onun içindir ki görünürde bir engel konulmuş gibi olsa da hiçbir zaman engellenememiştir. İşte yalnızlık, böyle bir nimetin harekete geçme, işleme sahasıdır, vaktidir. Düşüncenin, fikrin olduğu yerde yalnızlıktan bahsedilmez. İnsan hiçbir zaman yalnız değildir cümlesi işte bunun iddiasındadır. En sade haliyle kişi en az iki kişidir. Bütün ilimlerin ortak amacı “kendini bilmeklik” kapısına ulaşmak değil midir? Bak bakalım sende, senden başka kaç tane sen var? Hangi yalnızlıktan bahsediyorsun? Eğer ki hâlâ yalnızlıktan dem vuruyorsan bunun anlamı kendi kalabalığının farkında değilsin demektir. Öyleyse, gerçekten yalnızsın!

 

Dışarıdan tek başına olarak gözlemlenen yalnızlık bile çoğu zaman iyidir. Sürekli bir mücadele (sufî anlamda mücahede) içinde deveran eden hayatta yalnızlığın üreticiliği, çoğu kişiyle beraber olmaktan daha evladır. Ne şekilde görünürse görünsün yalnızlık ömrünüzden çalmaz. Kişinin ömrüne (bir cümlecik dahi) olumlu katkı sağlamayan her beraberlik ömürden zarardır.

 

Yalnızlık bir makam meselesidir. İyice düşünüldüğünde kişinin gerçek anlamda yalnızlığı hayal bile edilemez. Dilimizdeki –çok da düşünmeden söylediğimiz- “Yalnızlık, Allah’a mahsustur,” ifadesi bu derin sezginin tezahürüdür.

 

“Eğer bir kişi yalnız olmayı beceremiyorsa, başkalarıyla bir arada olmayı da beceremez,” diyor Michel Foucault.

 

Yalnızlıklar diliyorum efendim.

 

Muhabbetle...

Yazarın Diğer Yazıları