Niyazi Kara

Yeşil gözlük

Niyazi Kara

Malumunuz olduğu üzere bütün dünya bir süreçten geçiyor. Mevcut ve bundan sonraki nesillerde bir daha yaşanmaması dileğiyle daha önce milletçe tecrübe etmediğimiz bir zaman diliminin sonlarına yaklaşıyoruz. İlgili kurumlarca verilen bilgi bu. Bir yandan da toplumu bilgilendirme ve uyarı mesajları ardı arkasına veriliyor.

 

“Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!”

 

Aslında bu ifade yaşadığımız toplumun en çok son ve sondan bir önceki kuşağını üzüyor, düşündürüyor. Öyle kolay değil yılların yaşam biçimini, alışkanlıklarını terk etmek. Ne var ki yaşanan süreç ve insanlığa musallat olan bela, aklımıza bile gelmeyen değişimleri bir çırpıda tartışmasız kabul noktasına getirdi. Her can azizdir. İnsanlar hem kendi varlıklarını koruma hem de farkında olmadan öteki insanlara zarar verebilme ve hatta ölümlerine sebep olma kaygısı ile bu sorgusuz kabule rıza göstermişlerdir.

 

Milletçe yaşadığımız bu zaman diliminde, evlerde zaman geçirdik. Herkes “evdekal” ifadesini sözle, yazıyla ilan ederek bir çeşit toplumsal örgütlülük örneği sergiledi. Bu durum azımsanacak bir şey değildir. Bence önemli sayılacak sonuçlardan biri ise bu süreç içinde gerek kitap gerekse sosyal medya üzerinden okumaların artmış olmasıdır. Diğer yandan tarih, kültür, sanat, dil ve müzik içeriğiyle bilgilendirici video paylaşımlarının binlerce, milyonlarca kişiye ulaşmış olması sevindiricidir.

 

Yavuz Bülent Bakiler üstadın, böylesi bir “okuma, kitap, Türkçe ve eğitim” kelimeleriyle özetleyebileceğim, röportaj şeklinde bir sohbetine denk geldim. Türkçe sevdalısı, Türkçenin ulu çınarlarından biridir şair, yazar Y. Bülent Bakiler. Mevlam ömrünü, sağlıkla uzun etsin inşallah. Sohbeti sırasında “Okudum, okudukça cahilliğimi fark ettim. Cahilliğimden utandım, daha çok okudum,” diyor. Günümüz insanının kendi dili ile kuramadığı bağdan söz ediyor. Sırası geldikçe ilgili yetkililere çağrılarda bulunuyor. Arkasından da ekliyor: Bundan daha büyük felaket olmaz. Üstad haklı. Yıllarca önce bir programında dinlediğim sözü hiç aklımdan çıkmaz. “Dil, milliyettir!”demişti. Dilin daralması veya kuşaklar arası bağının kopması nesilden nesile aktarılacak kültürün, bilginin kesintiye uğraması demek değil midir?

 

Okumanın, bir keyif işi ya da belli aşamaları geçmek için zorunluluk durumu hali olmasının dışında, günümüz dünyasında başlı başına zorunluluk olduğunun farkında mısınız? Çünkü dünya bir yarışın içinde. Yönetenler ve yönetilenler. Bahsi geçen zorunluluk bilgi sahibi olmayı hediye edecektir. Bugünün gücü de silahı da bilgidir. Bunu en iyi anlatan her elde her cepte var olan akıllı(!) telefonlarımız değil midir? Basit bir örnek değil mi? Bilmediğimiz o kadar çok şey var ki!

 

Yine sosyal medya üzerinden gördüğüm esprili paylaşım şöyle diyordu: “Uyanık çiftçi, ineklerinin gözüne yeşil gözlük takmış. Ahırda verilen sarı samanı yeşil gören ineklerde süt üretimi artmış!”

 

Yavuz Bülent Bakiler hocanın sohbetini dinleyince düşüne düşüne geldiğim nokta işte burası. Ya okuyup bilginin efendisi olarak yeniden bir nizama ihtiyacı olan insanlığa liderlik edeceğiz ya da yeşil gözlüklerden kurtulamayacağız. Kimin taktığının ne önemi var?

 

Muhabbetle...   

Yazarın Diğer Yazıları