Bugünlerde yaşanan en büyük sorunların başında Kudüs meselesi gelmektedir. ABD başkanı Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan etmesiyle çıkan sorunlar hala dinmiş değil, hatta tırmanarak devam etmektedir. Bu durum İslam dünyasında büyük bir infiale ve tepkiye yol açmışken ve Türkiye bu sorunu en üst düzeyde dünya kamuoyuna taşırken işin rengi biraz daha değişmeye başlamıştır.
Biz "Kudüs İslam'ın başkentlerindendir, Müslümanların ilk kıblesidir, İsra hadisesinin gerçekleştiği Mescid-i Aksa'nın olduğu yerdir." diye İslam dünyasını birlikte olmaya çağırırken farklı kokular yayılıyor ortaya. Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dış İşleri Bakanı "Çöl Kaplanı", "Medine Müdafisi" Fahrettin Paşa'yı yağmacılıkla suçluyor.
Peki kimdir Fahrettin Paşa? Yağmacılıkla suçlayanların dedelerinin Osmanlıya karşı ihanet edip, İngilizlerle kol kola verdiği günlerde askerleriyle aç susuz, çekirge yiyerek beslenip, gavur çizmesi peygamber şehrine girmesin diye Medine'yi savunan Türk komutandır. Sürre Şeyhlerine ve İngiliz askerlerine Ravza-i Mutahhara'yı teslim etmeyendir. İki yıl yedi ay bizzat Medine'yi savunandır.
Fahrettin Paşa Medine'yi savunduğu günlerde İngilizler yağmalamasın diye peygamberimize ait özel eşyaları Osmanlının emriyle 2000 asker eşliğinde İstanbul'a yollar. Şimdi bu Şeyh diyor ki "Fahrettin Paşa Medine'yi yağmalamış, eşyaları İstanbul'a getirmiş." Yazıklar olsun sizin gibi şeyhlere, Orta Doğu'da sizler gibi eskiden, İngiliz şimdi ise Amerikan çıkarlarına hizmet edenlere. Fahrettin Paşa'nın savunduğu topraklar bir Arap toprağı değildi, öncelikle bir Türk devleti olan Osmanlı toprağıydı. Ve Osmanlı o topraklar kutsaldır diye asırlarca sizden vergi bile almadı. Devletin kendi toprağını yağmalaması bizim kültürümüzde yok, o ancak sizin kültürünüzde vardır BAE Şeyhi.
Velhasıl durum bir kez daha anlaşılmıştır ki Kudüs Meselesi'nde de Türkiye yalnızdır. Zaten bize göre Kudüs bir Arap sorunu değil, yıllarca bu dinin sancaktarlığını yapmış Türk-İslam dünyasının sorunudur. İnşallah bir gün o kutsal toprakların hepsi eskiden olduğu gibi yine Türk askerleri tarafından korunacaktır.
Belki merak edenlerimiz vardır. Fahrettin Paşa tutuklandı, Mısır'a, oradan da Malta'ya sürüldü. Sakarya Savaşı'ndan sonra Türkiye'ye geldi. Mustafa Kemal tarafından 9 Kasım 1921'de Afganistan'a büyükelçi olarak atandı. 1948'de hayatını kaybetti. Biz sözünde şöyle dedi...
“Belki bizim bu gayretimiz diğerlerine de örnek olursa, her yerde ittifak etmiş düşmanlara, yedi düvele karşı koyarız!” Belki de Fahrettin Paşa bugünü göstermiştir ne malum...
