Osmanlı Tarihinin, bilhassa, 19.YY.'dan başlayan 100 yıllık dönemi çok iyi okunmalı ve idrak edilmelidir...
Bu dönemde meydana gelen en mühim olay Sultan Abdülaziz Han'ın; Mithat Paşa, Avni Paşa ve diğer üst düzey adamlarının, parayla satın aldıkları câhil-ahmak iki saray bahçıvanı-pehlivanınca, Feriye sarayında, bileklerindeki kan damarları kesilerek şehit edilmesidir...
Sultan tahttan indirilmişti ve bu Sarayında göz hapsindeydi. Abdülaziz han odasında kur'ân-ı kerim okuyordu. Bu iki hâin pencereden odaya girdiler. Sultan da büyük pehlivan yapılıydı. Uzun bir boğuşma oldu ve en nihayet bilek damarlarını kestiler... Gürültüye diğer saraylılar geldiler. Hâin câniler geldikleri yerden kaçtılar. Abdülaziz han, Arnavutköy karakolunda bilerek bekletildi. Hastaneye kaldırılması geciktirildi ve kan kaybından şehit oldu...(Rahmetullahi aleyh)
Tahta 5.Murat Han'ı getirdiler. Bütün bu olaylar âsabını bozmuştu...
Sonra Sultan Abdülhamid Han, Mithat Paşaya Meşrutiyeti ilan etme sözü verdi ve tahta çıktı...
23.12.1876'da 1.Meşrutiyet ilan edildi... Meclis açıldı. "Kânûn-i Esâsi" kabul edildi... İpler tamamen İttihatçıların eline geçti... Memleket allak-bullak oldu... Bu Mecliste her teb'adan mebus vardı ve "bitleri kanlanmıştı"... Yâni, Osmanlıdan ayrı devlet kurma hayalleri kurmaya başlamışlardı...
Sultan Abdülhamid Han, bu gidişin sonunu görerek, 13.02.1878'de Meşrûtî idareyi askıya alarak, meclisi tatil etti...
33 seneye yakın memleketi büyük bir dirâyetle, hiçbir toprak kaybı olmadan, hiç harp çıkarmadan, düşman devletlerini(ve tabiî ki iç düşmanları da) büyük siyâsî dehâsı ile idare ederek kan dökmeden; 18.YY'ın başından beri selefi olan Sultanlar tarafından başlatılıp devam eden "Sanayileşme ve Kalkınma" hamlelerine "hız kesmeden" devam eden bu mübarek, mücâhid, muvahhid, mütedeyyin Sultan Abdülhamid Han İttihatçıların baskısı ile 23.07.1908'de 2.Mesrutiyeti ilan etti... Meclis açıldı...
İngiliz ajanları tarafından 31 Mart vakası adı altında, Padişaha karşı isyan çıkarıldı...
13.04.1909'da bu isyanı bastırmak için Selanik'ten Mahmut Şevket paşa kumandasındaki Hareket ordusu İstanbul'a geldi... Balkanlardan her milletten çapulcu askerler de vardı... Yıldız sarayını yağmaladılar...
27.04.1909'da Abdülhamid Han'ı; meşrûtî meclisin seçtiği Arnavut, Yahûdi, Ermeni ve Gürcü 4 mebus huzura çıkarak, padişahın tahttan indirilme(hâl) kararını tebliğ ettiler...
Sultan, aile efradıyla birlikte, Selanik'te bir Yahudi iş adamına ait Alateni köşkünde göz hapsine alındı...
Bütün bu Tarihi hakikatler milletimizden yıllarca gizlenmeye çalışılarak, memlekette bir Sultan Abdülhamid Han düşmanlığı zuhur ettirildi... Müfteriler akıl almaz, vicdansız iftiralarıyla yarıştılar... Oysa, Hakikat güneş gibidir, balçıkla sıvanmazdı... Nitekim öyle de oldu... Düşmanların yüzkaraları bir bir ortaya çıktı... Sultan Abdülhamid Han cennetmekân bütün haşmetiyle milletimizin gönlünde taht kurdu... Bir defa daha rahmetle, minnetle, şükranla ve hürmetle yâd ediyoruz...
1909'da "Tahta" sultan Reşat Han geçti ama devlet idaresi tamamen İttihat ve Terakki partisinin elindeydi.
2.Meşrutiyet 30.10.1918'e kadar devam etti...
Bu dönemde, İttihatçıların ilk suikastine uğrayan da Hareket Ordusu kumandanı ittihatçı Mahmut Şevket paşa oldu...
İttihatçı Meşrutî idarede, suikastlar ve iç karışıklıklar "ayyuka" çıktı, feryatlar çığ gibi arttı, faili meçhuller sıradan işler oldu... Lâkin artık çok geçti... Memleket yangın yerine dönmüştü...
Almanların oyununa gelen İttihatçılar 1.Cihan harbine girdiler ve Osmanlı diye bir devlet kalmadı...
1922'de Saltanatın ilgası ile mübarek Osmanlı devletimiz son bulmuş oldu...
İttihatçı önderleri Enver Paşa, Cemal Paşa ve Talat Paşa, 1918'de memleketi terk edip, yurt dışına kaçtılar... Osmanlıdan kopan ve bir zamanlar mecliste yan yana oturdukları milletlere mensup mebusların ahfadı militanları tarafından ortadan kaldırıldılar...
(Rıza Tevfik Bölükbaşı'nın, zamanında bir ittihatçı olarak, Sultan Abdülhamid hana haksız olarak yaptıklarına nedamet duyan şiirini okumayan varsa, okumalarını tavsiye ederim.)