Necati Karapınar

Sesimi duyan var mı?

Necati Karapınar

Bir yıldır konuşamıyoruz sadece susuyoruz içimize atıyoruz.

Sahi siz duydunuz mu sustuklarımızı?
 Hayat acılarımızla, suskunluklarımızla yoksunluklarımızla kayıplarımızla bir şekilde devam ediyor… Ya da ediyor mu gerçekten de? 

Çevremdeki insanlara bakıyorum.

Yaşadığımız acıyı unutmuş gibi. Bir yıl geçti diyorlar sanki doğum günü hesabı yaparcasına.

Ama öyle değil işte  nice evlere nice hanelere yıl 365 gün değildi, geçen bir yıl değil bir saniye bile geçmemiş haldeydi. Acıları hala sıcak hala aynı korku hala aynı sevdiklerinin yoklukları…

Bir gece yarısı ansızın büyük bir sarsıntıyla uyanıp sevdiklerimizi yaşam alanı oluşturmak amacıyla en yakın yatağın köşesine toplayıp içinden dualar ederek beklemenin, duracak birazdan diyerek içinden saymanın,  ama durmayıp artarak devam eden sallantının artık seni ve sevdiklerini alacağını içinde hissetmenin ve bunu onlara söyleyemememin sessizliğini.

Artık ölümle ve yaşam arasında ince çizgide olduğunuzu, birazdan her şeyin bitip bir daha gökyüzünü, ağaçları, güneşi, denizi, ailenizi, sevdiklerinizi göremeyeceğinizi, artık her şeyin bittiğini düşünüp sevdiklerinizin gözlerine bakıp sessizce helallik almanın nasıl bir şey olduğunu unuttuk mu? 

Bir an o korkunç sarsıntı durduğunda hiç düşünmeden yalın ayak sevdiklerini alıp dışarı çıkarken, komşularına sesinin çıktığı kadar bağırıp dışarı çıkarma telaşını ve dışarı çıktığında yalın ayak olmana rağmen buz gibi havada ve yağan sulu kara rağmen üşümesi gereken ayaklarının altındaki sıcaklık hissini unuttun mu?

Evet bir şekilde kurtulmuştuk ya peki sevdiklerimiz onlara ailemizin diğer fertleri nasıl onlara ne oldu endişesi ya diğerleri kurtulamamışsa  aileden tek kurtulan olmak nasıl korkunç bir şey olur “Allah’ım ne olur onlarda iyi olsun ne olur Allah’ım sevdiklerimizi ailemizi bizlere bağışla diye” dua ile telefonlara sarılıp eşimizi dostumuzu ailemizi ve çalışanlarımızı arama telaşı.. Ama ne yazık çoğuna ulaşamayınca yaşanan o acı sessizliği unuttunuz mu?

O ilk anlarda sokaklardaki koşturma, şehre sanki rastgele bombalar atılmış gibi görüp etrafı şaşkınlıkla, korkuyla ve şok halinde sessizce izleyip, o an sanki kıyametin koptuğunu zannettiniz mi? 

Etrafta hayatta kalmaya çalışan insanları yüzlerindeki o dehşeti, boşluğu, yüzlerindeki ölümü gördünüz mü?

O cehennemin içinden uzaklaşmak isterken etrafa bomboş gözlerle, ölüm dehşeti içinde bakıp bir daha asla normal olmayacağınızı düşündünüz mü?

Sevdiğiniz birinin üç gün enkazın altında sağ olduğunu bilerek her an işte şimdi kurtulacak diye umut ettiniz mi?

 Kurtaramadıklarında ise keşke en baştan ölseydi de acı çekmeseydi diye düşündünüz mü? Üç gün daha fazla yaşamasına üzüldünüz mü? 

Ya da nerede olduğunu bile bilmediğiniz bir yakınınızın iki ay sonra cenazesi bulununca hiç olmazsa cenazesi bulundu, diye düşünerek mutlu oldunuz mu? 

Daha önce sadece insanların değil bir şehrin de ruhu olabileceğini ve şehrinizin o ruhu kaybettiğini görüp her an üzüldünüz mü? 

Ya da normalde çorapla bile yatmıyorken bir hafta üstünüzdeki hiçbir kıyafeti çıkaramadan küçücük bir transit aracın arkasında kalabalıktan dolayı hareket bile edemeden ama her an kaçmaya hazır uyudunuz mu?

Saatlerce bir ekmek için sıra beklediniz mi?

Ölmeyecek kadar yerken gelen yardım tekliflerini, sizin de ihtiyacınız olmasına rağmen başkası daha kötü durumdadır, diyerek reddettiniz mi?

Bir süre sonra sürekli gelmeye devam eden ölüm haberlerine artık hiçbir şey hissetmeden boş gözlerle bakıp tepkisiz kaldınız mı?

Mesela sıradan bir kahvaltının bir gün en lezzetli şey olabileceğini, sıcak banyo yapmanın lüks olabileceğini, sokaklarda korkusuzca gezebilmenin, geceleri rahatça uyuyabilmenin, arkadaşlarınızla sevdiklerinizle konuşabiliyor olmanın en muhteşem şey olabileceğini öğrendiniz mi?

Hayatınız tamamen normal giderken hiç beklemediğiniz bir anda tepetaklak olduğunu gördünüz mü?

Biliyorum bunların hepsini yaşadınız ama unutmayın bunları çünkü bunlar bizim ne kadar aciz olduğumuzu göstermektedir.

Mülkün sahibi ALLAH, biz aciziz.

O nedenle farkına varmalıyız. Sahip olduklarımızın kıymetini bilmeliyiz.

İçtiğimiz suyun yediğimiz ekmeğin kıymetini bilmeliyiz. Sevdiklerimizle ailemizle geçirdiğimiz zamanın kıymetini bilmeyi, birbirimizin kalbini kırmamamız gerektiğini bizlere öğretti.

Yaşadıklarımızdan dersler çıkarmalıyız.

Bunları yapmazsak gerçekten kaybedenlerden oluruz.

Depremde kaybettiğimiz tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, kalanlara ve ailelerine sabırlar diliyorum.

İnşallah musibetlerden dersler çıkaran kullarından oluruz.
 

Yazarın Diğer Yazıları