• Haberler
  • Gündem
  • Adalet Bakanı Bozdağ: Hekime, sağlık personeline uygulanan şiddeti vicdanım almıyor

Adalet Bakanı Bozdağ: Hekime, sağlık personeline uygulanan şiddeti vicdanım almıyor

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, sağlık çalışanları yönelik şiddetin vicdanları sızlattığını vurgulayarak, 'Bir adam çok sevdiği evladına elleriyle şifa dağıtacak bunun için 'biraz müsaade et şunu bir muayene edeyim' diyen hekime, sağlık personeline nasıl öfkelenir, şiddet uygular? Ben bunu anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Benim mantığım da almıyor vicdanım da almıyor' dedi.

Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Adalet Akademisi tarafından düzenlenen Sağlık Çalışanlarının Hukuken Korunması Sempozyumu’na Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca katıldı.

Pandemi süreciyle 2 yıldır özveriyle büyük mücadele eden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve tüm sağlık çalışanlarını teşekkür ederek sözlerine başlayan Bakan Bozdağ, sadece Türkiye’de değil dünyanın dört yanında haksızlık ve hukuksuzla amasız ve fakatsız mücadelenin herkesin boyun borcu olduğunu söyledi.

Bakan Bozdağ’ın konuşmasından: “Hastalıkla mücadele olduğu gibi pandemiyle mücadele olduğu gibi pek çok haksızlıkla ve hukuksuzlukla da mücadele lazım ki dünyamız daha güzel olsun yaşadığımız toplumda insanlar daha mutlu ve huzurlu olsunlar. Haksızlıkla, hukuksuzlukla her yerde her biçimde amasız fakatsız bir mücadele hepimizin boynunun borcudur. Eğer biz bu mücadelede esneme gösterirsek o zaman haksızlığın ve hukuksuzluğun bize tahakküm etme ihtimalini gözden ırak tutmamalıyız. İşte yanı başımızda Ukrayna’ya Rusya’nın saldırısı sonucunda büyük bir yıkım ve acı devam etmektedir. Çocuklar, kadınlar, engelliler, hekimler, sağlık çalışanları herkes bu yıkıcı ve öldürücü savaşın tehdidi altında büyük bir zorlukla mücadele etmektedir.

Sağlık çalışanlarına her türlü desteği sınırsız vermeye hazırız

Hakimler ve savcılar bizim haklarımız ve hürriyetlerimiz hakkında karar tesis ederken hekimler ve sağlık çalışanları bizim yaşam hakkımız ve daha kaliteli daha iyi yaşama hayatımıza devam etmemiz için büyük görev yapmaktadırlar. Biri haklar ve hürriyetler öbürü yaşam hakkı bakımından tarihi öneme sahip önemli görevler ifa etmektedir. Esasında yaşadığımız zaman temel hak ve hürriyetleri kullanma ve onlardan istifade etme imkanı var. Ama yaşam hakkını kaybeden birinin sahip olduğu temel hakları kullanma ve onlardan istifade etmesi de mümkün değildir. Esasında haklarımızı ve hürriyetlerimizi sağlık içinde güvenle kullanmamızın sigortalarından bir tanesi de hekimlerimiz, sağlık çalışanlarımız, diş hekimlerimiz ve bu alanda emek veren ter dökenler. O yüzden ben hekim kelimesi ile hakim kelimesinin köken birliğinden birbirine benzerliğinden öte ikisinin hizmet ettiği değerlerin hepimizin hayatı için son derece anlamlı ve yüce olduğuna inanıyorum. O nedenle de diyoruz ki bizim Anayasamız ve yasalarımız yaptıkları işer dolayısıyla aldıkları kararlar nedeniyle hakim ve savcılar için ne tür bir teminat öngörüyorsa hekimler, diş hekimleri ve sağlık çalışanları içinde aynı güvenceyi teminatı öngören tarihe adımı atmalıyız. Hekimlerimiz de hakimlerimiz gibi korunmalı ikisi de bizim hayatımızı bizi koruyan bizi kollayan bize değer veren önemli görevleri ifa ediyorlar. Zira sağlık çalışanlarının ben Bakanlık olarak da emrindeyim, vatandaş Bekir Bozdağ olarak da emrindeyim her türlü desteği sınırsız vermeye hazırız.

Sağlık çalışanlarının hakkını ve hukukunu korayacağız

Tazminat davaları karşısında hekimlerimizin, diş hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarını korumanın çift yönlü bir faydası olduğuna inanıyorum. Bir taraftan da vatandaşımızı koruyacağız bu yolla. Öbür taraftan da hekimlerimizin standardını yükseltme ve onların cesur kararlar alarak vatandaşımızın şifasını hızlandırma yolunda hızlı adımlar atmasını sağlayacağız. Eğer bir hekim verdiği bir kararda muayene sırasında teşhis sırasında, tedavi sırasında verdiği bir kararda hataya düşerse veya herhangi bir nedenle eksiklik olur karşısında da milyonlarca Tl’lik tazminatlara muhatap olduğunu düşünürse o kararları vermekte çekingen davranır. Hatta TUS sınavına girerken meslekleri tercihlerde bile tercih edenler pratisyen hekimlerimiz tazminat risklerini göze alarak riski daha az olan alanları tercihe yönelebilirler ki şuanda da öyle bir risk zannedersem var. Bu korku ve baskı altında hekimlerimiz bizim sağlığımız için istenilen adımları cesurca atabilir mi? Bazıları belki bu gelen tazminat davalarına karşı tedbiri yanlış değerlendirebilirler. Biz bir yandan hekimlerimizi, diş hekimlerimizi, sağlık çalışanlarımızın hakkını, hukukunu koruyacağız öte yandan da bu yolla vatandaşlarımızın yakalandığı dertten hastalıktan hızlıca kurtulmasının yolunu açacağız.

Kurul kararları hekimler için güvencedir

Hem vatandaşımıza hizmeti, hem de hekim ve sağlık çalışanlarımıza hizmeti bunla güvence altına aldığımızı düşünüyorum. O nedenle bu adımın tarihi bir adım olduğuna yürekten inandığımı buradan ifade etmek isterim. Tabi bu kanunla ilgili sağlık bakanlığının meclisteki sağlık komisyonumuza, adalet komisyonumuza yardımcı olsun diye mutfakta yaptığı destek çalışmalarında elbette bütün bunlar gözetiliyor. Tıbbın gereklerine aykırı davrandığı kasten aykırı davrandığı sabit olmadıkça tazminata konu olmayacaktır. Bununla ilgilide zaten kurullar var. Onlar karar verecektir. İçtihatta hata edebilir hepimiz yaparız. Ama bile bile tıbbın gereklerine aykırı olduğunu bile bile davrandığı takdirde bu da yargı kararı ile sabit olduğu takdirde ancak tazminata konu olabilecek. Onunda rücusu mesleki sorumluluk kurulu yanılmıyorsam öyle bir kurul karar verecektir. O kurulun kararı ile rücu edip etmeme sağlanacaktır. Bu büyük bir güvencedir. İnşallah bu güvence hekimlerimiz için hayırlı olur, vatandaşlarımız için de hayırlı olur diye temenni ediyorum.

Sen sağlık personeline şiddet uygularsan kim şifa dağıtacak?

Hepimiz hastaneye ya kendi sağlımız için ya eşimizin, çocuklarımızın, anamızın, babamızın, akrabalarımızın, sevdiklerimizin, komşularımızın, dostlarımızın acısı dinsin diye gideriz. Ben şunu gerçekten anlamakta zorlanıyorum. Hastaneye iyi olsun diye yavrusunu götürmüş canı yanan bir adam çok sevdiği evladına elleriyle şifa dağıtacak bunun için biraz müsaade et şunu bir muayene edeyim diyen hekime orada ki ona yardımcı olan sağlık personeline nasıl öfkelenir onun üzerine hücum eder ona şiddet tatbik eder ben bunu anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Benim mantığım da almıyor vicdanım da almıyor. Yani benim ciğer paremi hayata tutturmak için uğraşıyor hekim, öbür yandan baba veya akrabalardan biri öfkeleniyor ondan sonra hücum ediyor. Senin evladına sen onun elini kırarsan sen ona şiddet uygularsan kim şifa verecek. Bunu anlamakta zorlanıyoruz. Onun için buradan hakim ve savcılarımıza da büyük görevler düştüğünü ifade etmek isterim. Zira bu kanunları biz ne yazarsak yazalım sonuçta kanun uygulayıcının kararına kalıyor. Her bir hekimimizin ve sağlık çalışanımızın 14 Mart Tıp bayramını gönülden tebrik ediyorum.” İfadelerine yer verdi.
 

Bakmadan Geçme