Bakan Soylu: 'PKK, 40 Yıl Önce De Bebek Katiliydi'

TAKİP ET
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Hakkri'de 11 aylık Bedirhan ve annesinin şehit edilmesine ilişkin, 'PKK, 40 yıl önce de bebek katiliydi. Liderinden, kurucusundan, en tepesinden en alttaki adamına kadar PKK'nın alayı dün de bebek katiliydi, bugün de bebek katili.' dedi. Bakan Soylu, Karabük Polis Meslek Eğitim Merkezi'nde (POMEM) eğitimlerini tamamlayan özel harekt polislerinin mezuniyet törenine katıldı. Burada konuşan Soylu, aslında bugün bambaşka bir konuşma yapmayı planladığını söyleyerek, Türkiye'nin 2002'den beri büyük bir değişim geçirdiğini, birilerinin bundan nasıl rahatsız olduğunu, 15 Temmuz ihanetinden sonra bu aziz milletin, bu asil milletin devletine, topraklarına nasıl sahip çıktığını, bu ülkede artık kanıksanmaya başlayan belki de herkesin istemeye istemeye ne yapalım diye kabul etmeye başladığı sorunların nasıl üzerine gidildiğini, trafikle, uyuşturucuyla, terörle nasıl kıran kırana bir mücadele edildiğini anlatmayı düşündüğünü bildirdi. 'Sadece bu yıl 57'si üst düzey olmak üzere 827 PKK'lıyı hatta sabahleyin aslanlarımız yine Şırnak'ta bir üs bölgemize Kuzey Irak'tan saldırmaya çalışan 5 PKK'lının da iflahını kesti, onları da etkisiz hale getirdi. Yani toplam 832 PKK'lıyı, 241 DEAŞ'lıyı 16 tane de aşırı sol terör örgütleri mensubunu nasıl etkisiz hale getirdiğimizi yıl başından bugüne kadar 13 bin 215 uyuşturucu satıcısını nasıl cezaevine tıktığımızı anlatacaktım.' diyen Soylu, yerli malı İHA'larla nasıl operasyonlar yapıldığını, etrafımızdaki coğrafyadan ülkeye gelen denizlerde göçmenlere nasıl el uzatıldığını, sınırlarda yakaladıklarını, denizlerde nasıl hayat kurtardıklarını anlatmayı planladığını vurguladı. Türkiye'nin yıllardır kronikleşmiş sorunlarının üzerine nasıl gidildiğini, bir yandan içerideki FETÖ cerahatini nasıl temizlediklerini, öte yandan Türkiye'nin, bölgesinde Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde nasıl büyük bir güç haline geldiğini, dünya mazlumlarının duasında olduklarını, dünyanın artık kimseye süper güç demediğini, süper güç masallarının artık dinlenmediğini anlatmayı düşündüğünü söyledi. Bakan Soylu, konuşmasında yeni Türkiye'yi, yarınları, umutlarını, hayallerini, ayaklarının üzerinde nasıl durduklarını, 21. asrın başından itibaren Türkiye'nin nasıl güçlendiğine yer vereceğini belirterek, şöyle devam etti: '24 Haziran'da adım attığımız yeni dönemi, demokrasimizin nasıl güçlendiğini Türkiye'nin artık darbelerle, darbe anayasalarıyla, darbe akıllarıyla birlikte yönetilmeyeceğini, yarınlara ait umutlarımızı, beklentilerimizi, Türkiye'nin bu yeni dönemde nasıl daha fazla zenginleşeceğini, Ortadoğu'ya nasıl barış getireceğini anlatacaktım. Bunlar hepsi gerçektir, doğrudur. Bunları başka bir zaman inşallah anlatmayı yine Cenab-ı Allah nasip eder ama bugün değil çünkü dün aldığımız bir haber konuşmamızın insicamını tamamen değiştirdi. Bugün başka bir şey konuşacağız. Bugün sorumluluklarımızı, vicdanımızı, bu üniformalarımızı hangi sorumluluklarla giydiğimizi bu kürsülere hangi sorumluluklarla çıkılması gerektiği konuşacağız.' Törenden sonra Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Sivas'a cenaze törenine katılmak üzere gideceklerini aktaran Bakan Soylu, 'Orada içine kor ateş düşmüş yürekler var. Orada iki tane şehit cenazesi var. Onların cenaze merasimine katılacağız. Şehitlerimiz asker mi? Hayır. Polis mi? Hayır. Korucu mu? Hayır. Bir tanesi gencecik bir anne, diğeri de onun 11 aylık tertemiz evladı. Kıymetli astsubayımızla olayın akabinde hemen görüştüm. Çelik gibi bir iradesi vardı. Bana dedi ki, 'Bayramda geldiğimde, hanım oraya benim yanıma gelmek istedi çocukla beraber. Başımıza böyle bir iş geldi, vatan sağ olsun.'' diye konuştu. -'Hiçbir şeyden korkmayın' Bu sırada gözyaşlarına hakim olamayan Bakan Soylu, mezun olan özel harekat polislerine şöyle seslendi: 'Çıktığınız yolun nasıl bir yol olduğunu bu topraklarda neyi ifade ettiğini şuralarda sizi Ayet-el Kürsi'lerle beraber zırh etmeye çalışan annelerinizle babalarınızla kardeşlerinizle adım attığınızda sizi ihlaslarla Fatihalarla donatmaya çalışan bu büyük milletimizde, bu aziz milletimizde neyi ifade ettiğini herhalde en güzel ve anlamlı bir şekilde dün astsubayım, o kahraman cümleleriyle ifade etti. Hiçbir şeyden korkmayın, Amerika 5 bin tır gönderip de PKK'yı ve PYD'yi orada desteklemiş, Avrupa onlara destek verecekmiş, bilesiniz ki Avrupa da Amerika da bunların arkasında oldu, sizin gibi kahraman arkadaşlarımız, askerimiz, jandarmamız, korucumuz bu toprakları onlara mezar etti, zindan etti ve onlara gerekli cevabı en şiddetli şekilde verdi.' -'Kimsenin Türkiye'ye terörle mücadelesinde söyleyebilecek tek sözü yoktur' Bakan Soylu, Nurcan Karakaya'nın, asker olan eşini görev yerinde ziyaret etmesinin ardından dönerken yola kurulan pusuda 11 aylık bebeği Bedirhan Mustafa Karakaya ile şehit edildiğini bildirerek, şunları söyledi: 'Batıda, Avrupa'da yıllardır bu teröristlere destek verenler, ülkelerinde oturma hakkı verenler, gösteri hakkı verenler, siyasi sığınma taleplerini ikiletmeyenler anında kabul edenler, 5 bin tır silah gönderenler, profesyonel katilleriyle bunlara kamplarda eğitim verenler, akıl verenler, taktik verenler, moral verenler, Amerika'dan 10 bin kilometre öteden, okyanus ötesinden adamlarını gönderip Kandil'de PKK'nın katillerine eğitim verenler, dernekleri üzerinden buraya para gönderenler, Anadolu coğrafyasının birliğini ve beraberliğini bozmaya çalışanlar, şu ay yıldızlı bayrağıma göz dikenler, askere polise pusu kurmamışlar, bir anneyle 11 aylık bebeğine pusu kurdular. Bunun üzerine kimsenin Türkiye'ye terörle mücadelesinde söyleyebilecek tek sözü yoktur. Bu cinayetin görmezden gelip, üzeri örtülür bir yanı yoktur. Artık hiçbirisi ne bizim operasyonlarımıza laf söyleyebilir, ne mahkemelerimize yargımıza laf söyleyebilir ne de kiminle ortaklık yapıp, kimden alışveriş yapacağımıza laf söyleyebilir. Besleyip büyüttükleri PKK dedikleri işte budur. PKK, 40 yıl önce de bebek katiliydi. Liderinden, kurucusundan, en tepesinden en alttaki adamına kadar PKK'nın alayı dün de bebek katiliydi, bugün de bebek katili. PKK ile kol kola girmiş herkes, her ülke ve her kurum bu katliama dün de ortaktı bugün de ortaktır. Hiç merak etmeyin, onlar şehittirler.' dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 'Bir casus rahibi yüzünden Türkiye'ye diz çöktürmeye çalışacağını zannedenler, bilinmesini isterim ki Türkiye'nin gücünü bundan sonra daha kuvvetli ve kudretli şekilde göreceklerdir. Hiç kimsenin endişesi olmasın.' dedi. Bakan Soylu, Hakkari'de 11 aylık Bedirhan ve annesinin şehit edilmesinin ardından kimsenin Türkiye'ye terörle mücadelede söyleyebilecek tek sözünün olmadığını söyledi. Soylu bu cinayetin görmezden gelinip, üzerinin örtülür bir yanının olmadığını vurgulayarak, artık kimsenin ne operasyonlara, ne mahkemelere, ne yargıya ne de kiminle ortaklık yapıp, kimden alışveriş yapacaklarına laf söyleyemeceğinin altını çizdi. Dünyanın bu konuda dün de iki yüzlü olduğunu, bugün de iki yüzlü davrandığını dile getiren Soylu, şöyle devam etti: 'Kimse kimseyi kandırmasın. Dünyada kimsenin terörle mücadele ettiği falan yoktur. Kimse Orta Doğu'ya 10 bin kilometre öteden terörle mücadele için gelmiş değildir. Bilakis kendi askerinin canı yanmasın diye, teröristlere destek verip Orta Doğu'yu yağmalamak isteyen bir akıl, bugün masum insanlara bu acıları yaşatmaktadır. Türkiye ne ile karşı karşıya kaldığını çok iyi bilmektedir ama bugün dünden bir farkımız vardır. Allah'a hamdolsun bugün kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz, kimseden bir keramet beklemiyoruz. Türkiye terörle mücadelede geri dönülmez bir yola girmiştir. Türkiye'ye laf geçiremiyorlar. İşte zorlarına giden budur. Bize parmak sallıyorlardı, tehdit ediyorlardı. Para etmiyor çünkü Türkiye, artık eski Türkiye değildir. En büyük ortakları PKK, bugün can çekişmektedir. Bugün kanlı ortaklarını kurtarmak istiyorlar ama başaramayacaklar.' Bakan Soylu, bir vatandaş olarak sandığa gittiği zaman oy pusulasında PKK'nın sözcülüğünü yapan partileri gördüğünü söyledi. O partilere oy isteyen, 'Bir oy bize, bir oy şu partiye, aman barajı geçsin' diye seçmenine akıl veren partiler olduğunu aktaran Bakan Soylu, şunları kaydetti: 'Ne zamandan beri sustum ve bir tek söz söylemedim. Trabzon'da Eren Bülbül'ümüzü şehit eden ve oradaki astsubay Ferhat Gedik'i şehit eden o azılı caninin, alçağın, hainin cenazesine giden o 4 milletvekilinin gönülleri rahat etti mi, etmedi mi, onu sormak istiyorum. Yazıklar olsun. Güya adalet için şu Karabük'ten geçerek Ankara'dan İstanbul'a 'Sırtımızı PKK'ya yasladık.' diyen adamlarla kol kola yürüyenler vardı. Seçim öncesi gidip bunları hapishanede ziyaret eden, 'Bunların hapisten çıkması lazım.' diyenler vardı. Şimdi ben bunlardan bir şey duymak istiyorum. Bu mevkiler, bu makamlar geçer, bakanlıklar geçer. Benden önce de İçişleri Bakanı vardı, benden sonra da İçişleri Bakanı olacak ama bir şey söyleyeyim; makamlar ve mevkiler içinizdekileri söylemeyi engelliyorsa bu makamlar ve mevkiler, 'Aman birileri rahatsız olacak' diye bir şekilde içimizdeki söylemek istediklerimize engel oluyorsa bilesiniz ki engel olamayacaktır. Zihnimizden ne geçiyorsa aklımızdan ne geçiyorsa doğru olduğuna inandığımız, şu vatandaşımızın şu gönlüne bastırıp sabrıyla beraber beklediği her şeye biz de ortak olmak zorundayız. Kendim için değil, insanlık adına belki birazcık onurları ve haysiyetleri kalmıştır diye düşünüyorum. Milletin karşısına çıkıp Allah bu PKK'nın da ona destek verenlerin de belasını versin' diyebilecekler mi, diyemeyecekler mi? Bunun cevabını istiyorum. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak elbette milletimize bir borçlarıdır ve bu bizim hakkımızdır. Biz burada polisimizle askerimizle, jandarmamızla korucumuzla yetmedi sivil vatandaşımızla 11 aylık bebeğimizle gencecik annelerimizle Necmettin öğretmenimizle Şenay Aybüke öğretmenlerimizle acı üstüne acı yaşarken, bu belayla uğraşırken artık kim hangi safta olduğunu adam gibi söylesin istiyorum.' - 'Amerika sana da bu kapak olsun' Soylu, 4-5 gün önce öğretmenlerin kura çektiğini ve bazılarının 'Allah'a şükür Batman Kozluk'a tayinim çıktı.' dediğini aktararak, 'Bu ne demektir biliyor musunuz? Bundan yıllar önce Şırnak, Batman Kozluk'a tayini çıkan öğretmenlerimiz 'Acaba ben ne yapacağım?' diye düşünüyordu. Şimdi Şenay Aybükemizin şehit olduğu Batman Kozluk'a kızlarımız, öğretmenlerimiz, evlatlarımız; sadece teröristle mücadeleyi dağda değil, PKK ile değil, aynı zamanda oradaki gençlerimiz ve evlatlarımızı bu ülkenin birliği ve beraberliği çatısı altında yetiştirmek için güle oynaya gidiyorlar. Amerika sana da bu kapak olsun, aynen kapak olsun. Bu ülkenin üzerine bu anlayışla beraber gelinerek pes ettireceğini zannedenler, bir casus rahibi yüzünden Türkiye'ye diz çöktürmeye çalışacağını zannedenler, bilinmesini isterim ki Türkiye'nin gücünü bundan sonra daha kuvvetli ve kudretli şekilde göreceklerdir. Hiç kimsenin endişesi olmasın. Öyle kolay değil.' diye konuştu. Şehit anne ve bebeğin cenazesine katılacağını belirten Soylu, 'İçişleri Bakanıyım, aynı zamanda iki evlat sahibi bir babayım. Bir şehit annesi ve babasıyla konuşurken, elini sıkarken, bir şehit eşiyle konuşurken nasıl ezildiğimi, o insanların acısını nasıl hissettiğimi iyi bilirim. Şimdi istiyorum ki kendi kitlelerine, kol kola yürüdükleri adamların katil olduğunu, millete şirin gösterdikleri, özgürlük istedikleri o adamların terörist olduklarını kendileri söylesinler ama biliyorum söyleyemeyecekler ve yine kıvıracaklar. Kim ne yaparsa yapsın, bizim yolumuz bellidir. Bu vatan bizim. Ben sizlerle sadece ve sadece yüreğimdeki acıyı paylaşıyorum. Yoksa ne bu millet ne bu devlet aciz değildir, güçlüdür. Bir yola girmiştir ve bu yoldan da asla dönecek değildir.' ifadelerini kullandı. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra 10 bin özel harekatçı almak için duyuru yaptıklarını, 294 bin 381 vatan evladının başvurduğunu aktaran Soylu, şöyle devam etti: 'Alacağımız sayının neredeyse 30 katı. Bugün de inşallah 3 bin 386 kardeşimiz yemin edip özel harekat polisi olarak göreve başlayacak. Bakınız bu meslek, zenginlik ve rahatlık vadeden bir meslek değildir. Bilakis canı cebinde gezen zor bir meslektir. Öyleyse bu 30 katlık talebin bir izahı olmalıdır. Kim ne derse desin, bunun tek izahı; aziz milletin vatanına, bayrağına olan sevgisidir. Bunun tek bir izahı vardır. Bu aziz, asil millet ve bu asil analar, evlatlarına helal süt emdirmişlerdir. İşte bizim en büyük gücümüz, birilerinin bükemediği bileğimiz budur. Hepiniz çakı gibisiniz, yiğitsiniz, kuvvetlisiniz, kudretlisiniz ve çok zor bir eğitimden geçtiniz. Bu evlatların kazandığı her başarıda sizlerin payı var, bu bir gurur ve onur meselesi. Bu onuru sonuna kadar hakkediyorsunuz, çok değerli amirlerimiz, eğitmenlerimiz, hepinize çok teşekkür ediyorum, başarılarınızın devamını diliyorum. Sevgili anne ve babalar, kıymetli aileler, artık hep birlikte büyük bir aile olduk. Evlatlarınız zor bir meslek seçti. Çok zengin olmayacaklar, büyük paralar kazanmayacaklar, devletin bir maaşı var, onunla geçimini temin edecekler ama sizin evlatlarınızın milletin gönlünde makamı, sevgisi, duası biliniz ki parayla satın alınabilecek gibi değildir. Allah sizlerden razı olsun, bu çocukları güzel yetiştirdiniz ve büyük devletin hizmetine verdiniz. İnşallah bundan sonra aile olarak çok daha güzel günlerinde, mürüvvetlerinde, düğünlerinde, sevinçlerinde hep birlikte olmayı Rabbim bize nasip etsin.' - 'Aklınızı kimseye kiraya vermeyin' Bakan Soylu, eğitimlerini tamamlayan özel harekat polislerine de seslenerek, 'Bugün özel harekat polisi oluyorsunuz. Şu an belki çok heyecanlısınız. Elbette ki mesleğe başlayınca bu heyecan geçecektir. Bazı şeylere alışabilirsiniz, bazı işler rutin gelebilir, hatta zaman içerisinde bu töreni unutabilirsiniz. Asla unutmanızı istemediğimiz bir şey var. Bugün şehit olan Nurcan Karakaya ve 11 aylık bebeği Bedirhan Mustafa'yı asla unutmayın.' ifadelerini kullandı. Bakan Soylu, özel harekat polislerinin bu mesleği ne için yaptıklarını, bu üniformayı ne için giydiklerini, devletin kendilerine neyi emanet ettiğini unutmamaları gerektiğinin altını çizerek, şöyle konuştu: 'Bunu size en iyi, bu iki şehidimizin aziz hatırası ve o duruşları anlatır. Genç arkadaşlarım, özel harekatçılar; bir üniforma giydiniz. Bu vatan, bayrak için bu üniformayı kefen yapmaya hazır mısınız? Size para pul emanet etmiyoruz, milletin canını, malını, namusunu emanet ediyoruz. Biz size devleti, ay yıldızlı bayrağımızı, vatanı, güzel topraklarımızı emanet ediyoruz. Bu emaneti korumaya hazır mısınız? Sadece kendi evinizin değil, bu ülkedeki her evin evladı olmaya hazır mısınız? Bu ülkenin bir çakıl taşı için, ay yıldızlı bayrağımız için can vermeye, şehit olmaya, o kutlu şerefe nail olmaya hazır mısınız? Allah sizlerden razı olsun, sizleri muhafaza etsin.' Polislerin iki rehberinin bulunduğunu, bunlardan birinin hukuk diğerinin de vicdan olduğunu ifade eden Soylu, 'Ne yaparsanız yapın bu ikisinden ayrılmayın. Aklınızı kimseye kiraya vermeyin. Anne babanızın, öğretmenlerinizin, büyüklerimizin, bize bu toprakları emanet edenlerin bize bıraktığı değerlerden, imanımızdan, inancınızdan, geleneğimizden, milliyetimizden ve değerlerimizden vazgeçmeyin. Asla merhametsiz, vicdansız olmayın. Bir silahınız belinizdeki tabanca ise diğer silahınız da yüreğinizde taşıdığınız merhametiniz olsun. Merhametsiz olursanız zulmeden zalimlerden olursunuz ve unutmayın Allah zalimleri sevmez.' değerlendirmesinde bulundu. Bu işin yüzde 100 dikkat gerektirdiğini aktaran Soylu, 'Şu cümleyi aklımızdan ne olur çıkarmayalım. Bizim işimizde yüzde 99 dikkat yetmez. Yüzde 100 dikkatli olalım. Hiçbir zaman gözünüzü, aklınızı, zihninizi işinizin başındayken yüzde 100 dikkatten ayırmayın.' diyerek konuşmasını tamamladı.

Bakmadan Geçme