Genç gazeteci Salman, yazdı: 'Oteldeki olayın perde arkası'

Kahramanmaraş'ta bir polisimizi şehit verdiğimiz olayı ilk dakikalarından itibaren takip eden Kahramanmaraş'ta Bugün Gazetesi muhabiri Ömer Faruk Salman, olaya dair bütün detaylara bugün ki köşesinde yer verdi.

İşte Genç Gazeteci Ömer Faruk Salman'ın kaleminden olayın perde arkası: “Perşembe günü bir otelde meydana gelen olayda, 22 yaşındaki katil, görevi başındaki iki polis memuruna, acımasız bir şekilde ateş ederek yaraladı.

Bir polisimizi şehit verdiğimiz olayın katili tüm şehirde aranırken, katil bir av bayisinden mermi almak isterken, paylaşılan eşkalden onu tanıyan esnafın dikkati sayesinde yakalandı.

Herkes bu olayın perde arkasını, şüphelinin neden Kahramanmaraş'ta olduğunu ve tüm yaşananların detaylarını merak ediyor. Ancak sosyal medyada o kadar bilgi kirliliği var ki, alakasız kişilerin olayla ilgili saçma sapan bilgiler yaydığını ve insanların buna inanarak paylaştığını görüyorum.

Olayın gerçekleşmesinden 5 dakika sonra bölgede olan birisi olarak tüm gözlemlediklerimi, edindiğim bilgileri ve yaşananları dakika dakika sizlerle paylaşacağım.

Muhammet Karataş isimli cani, Antalya'dan Kahramanmaraş'a gelmiş olan ve en yakın arkadaşını para için öldürmüş bir kişi.

Antalya'da işlediği cinayet

Burdur'un Bucak ilçesinden Antalya'ya taşınan ve bir AVM'de çalışan 24 yaşındaki Aykut Çakal'dan haber alamayan İstanbul'daki ailesi, durumu 26 Kasım tarihinde polise bildiriyor.

Polisin yaptığı araştırmada, Aykut Çakal'ın ayağına sıcak su döküldüğü için rapor aldığı ve işe gitmediği, ortadan kaybolduğu günden beri de cep telefonunun kapalı olduğu belirleniyor.

Polis aramalara rağmen Aykut Çakal'a ait bir ize rastlayamıyor. Bir süre sonra Çakal'ın otomobilinin, bir galeriye satıldığı ortaya çıkıyor.

Satış işlemini gerçekleştiren kişinin de Aykut Çakal'ın Antalya'da ki en yakın arkadaşı Muhammet Karataş'ın olduğunun belirlenmesiyle birlikte tüm şüpheler Karataş'ın üzerine yoğunlaşıyor.

Katil Muhammet Karataş'ın, arkadaşı Aykut Çakal'a benzeyen Suriyeli M.G. isimli kişiyi de kullanarak, önce Çakal'ı öldürdüklerini sonrada aracı sattıkları tespit ediliyor.

Derinleştirilen araştırma sonrasında Aykut Çakal'ın yerine geçip, otomobilini sattıkları iddia edilen Suriye uyruklu M.G. polis tarafından yakalanıyor ve ifadesinde her şeyi itiraf ediyor.

En yakın arkadaşını öldürmüş

Muhammet Karataş ile Aykut Çakal'ın yakın arkadaş oldukları ve M.G.'nin ifadesine göre, sadece para için bu cinayeti işledikleri öğreniliyor.

Kayıp ihbarı 26 Kasım'da verilen Çakal'ın, 23 Kasım gününde, önce darp ve işkence yapıldığı ardından boğularak öldürüldüğü, ormana gömüldüğü belirleniyor.

Suriye uyruklu M.G. ile Muhammet Karataş'ın 86 bin TL'ye sattıkları otomobil de polis tarafından bulundu.

M.G. gözaltındayken, kaçan Muhammet Karataş'ı yakalama çalışmalarıysa o günlerde devam ediyor.

Polisin izini sürdüğü katil Karataş'ın ilk önce memleketi Isparta'ya giderek ailesine para verdiği ardından İzmir, Gaziantep ve son olarak Kahramanmaraş'a geçtiğini tespit ediliyor.

Kahramanmaraş polisi peşindeydi

Polisin bir süredir peşinde olduğu katil zanlısının yakalanması için Kahramanmaraş polisi de, olaydan önceki günlerde araştırmalarına devam ediyor. Kentte olduğu belirlenen zanlının tam nokta tespiti için keşif çalışmaları yapılıyor.

Olayın gerçekleştiği gün ise polis memuru Barış Göl ve ekip arkadaşı Abdullah Gözübüyük, zanlının kaldığı otele tespit için gidiyor.

Saat 11:07'de polis memurları otele giriş yaptıktan sonra 3. kat 303 numaralı odaya doğru ilerlerken, katil ise başka bir kattan geliyor ve polislere doğru ateş ederek, onları yaralıyor.

Olayın tam olarak bu kısmıyla ilgili sosyal medyada, resepsiyon da yada farklı bir yerde gerçekleştiğine dair iddialar mevcut olsa da, araştırmalarım sonucu otelin güvenlik kamerasının çalışmadığı katta polislerin vurulduğunu öğrendim.

Zanlının otelden kaçması

Katil zanlısı Muhammet Karataş, polisleri yaraladıktan sonra 11:09'da otelden koşarak çıkış yapıyor. Bu sırada telsiz anonsları ve yapılan ihbarlar sonucunda bölgeye çok sayıda polis ekibi sevk ediliyor.

Bende bu sırada İl Özel İdaresi önündeyken, koşarak olayın gerçekleştiği sokağa girdim. Otelin camına isabet etmiş bir mermi izi vardı. Henüz herkes olayı anlamaya çalışıyor, polisler çelik yeleklerini giyerek içerideki yaralı meslektaşlarını kurtarmak istiyordu.

Çelik yeleklerini giydikten sonra uzun namlulu silahlarını kuşanan polisler, otel içerisine giriş yaptılar. Bölgede geniş çaplı güvenlik önemleri alınmaya başladı. Bir yandan da meraklı kalabalık etrafa toplanıyordu.

Olay yerine ilk gelen ekiplerle birlikte içeri giren Dulkadiroğlu İlçe Emniyet Müdürü Arif Gürbüz, merkeze anons ederek, “2 arkadaşımız yaralı, buraya ivedi ambulans gelsin.” dedi.

Bu sırada zanlı Muhammet Karataş'ın halen içeride ve 303 numaralı oda da olduğu düşünülüyordu. Oda önünde siper alan ekipler, uzun namlulu silahlarla bekleme yaparak, zanlının teslim olması için ikazda bulunuyordu.

Ayağından yaralanan polis memuru Abdullah Gözübüyük, meslektaşları tarafından otelin önüne çıkartıldı. Saatler 11:15'i gösteriyordu ve yaralı polisler kan kaybediyordu.

Devamında, ikinci bir anons daha yapan İlçe Emniyet Müdürü Arif Gürbüz'ün, “Merkez ambulans ivedi olsun, bir arkadaşımızın durumu ağır.” Anonsuna yanıt veren merkez, “Doğrudur efendim, 5 defa aradık. Yolda olduklarını söylediler.” Şeklinde dönüş yaptı.

Ambulans gecikti mi?

Saatler 11:20'yi gösterdiğinde ise ayağından yaralanan Abdullah Gözübüyük'ün koluna giren meslektaşları, ambulansın gelmemesi üzerine ekip araçlarına bindirerek arkadaşını Yörük Selim Ek Hizmet Binasına götürdü.

Ağır yaralanan Barış Göl'ün yanında bulunan polislerde ambulansın bir an önce gelmesini bekliyordu.

Saatler 11:21 olduğunda katil zanlısının bulunduğu düşünülen odadan ses çıkmaması üzerine bölgeye takviye olarak çağırılan Özel Harekat Polisleri de olay yerine yaklaştı.

Olaydan tam 17 dakika sonra yani saat 11:26'da polis memuru Barış Göl, sağlık ekipleriyle birlikte otelden çıkarılarak ambulansa bindirildi. En yakın hastane olan Yörük Selim Ek Hizmet Binasına kaldırılan Barış Göl, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu.

Saatler 11:29'u gösterdiğinde ise otelin etrafını saran Özel Harekat timleri operasyona başladı. Olay yerine İl Emniyet Müdürü Salim Cebeloğlu, Müdür Yardımcıları ve Şube Müdürleri de intikal etmişti.

Özel Harekat içeriye girdikten sonra silah sesleri gelmeye başladı. Bu sırada sokakta toplanan meraklı kalabalığı dağıtmak içinde dışarı da bulunan polisler mücadele verdi.

Gelen silah seslerinin nedeni de yine merak edilen sorular arasında yer alıyordu. Kısaca bu kısmı da anlatayım.

İlk etapta zanlının oda da olduğu bilgisinin verilmesi ve yapılan teslim ol çağrılarına dönüş olmaması dolayısıyla koçbaşıyla odaya giren Özel Harekat Timleri, kapı açılır açılmaz ateş ederek içeri girdi. Bu sırada otel odasında yaklaşık 94 adet mermi sıkıldı.

İl Emniyet Müdürü Salim Cebeloğlu Özel Harekat'a anons ederek olayın son durumunu sordu. Zanlının içeride olmadığının anlaşılması üzerine yakın bölgelerde geniş çaplı tarama faaliyetleri başlatıldı.

11:43'te Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş ile Salim Cebeloğlu bir telefon görüşmesi yaptı.

11:45'te ise bölgede bulunan basın mensuplarına kısa bir bilgilendirme yapan Cebeloğlu, 11:51'de bölgeden ayrılarak, yaralı polislerin kaldırıldığı hastaneye gitti.

12:04'te Olay Yeri İnceleme ekipleri, polislere ateş açılan alanda ve 303 numaralı odada inceleme yapmak üzere geldi.

Geniş çaplı arama başladı

Otel içerisinde geniş çaplı arama yapan Özel Harekat timleri zanlının otelde olmadığını belirleyerek, 12:25'te tim halinde otelden çıkış yaptı. Otel önünde toplanan vatandaşlar ise timi alkışlayarak bölgeden uğurladı.

12:40 sularında gelen acı haber ise hepimizi derinden üzdü. Otel önünde beklediğimiz ve gelişmeleri aktardığımız esnada, Asayiş Şube Müdürlüğünde görevli polis memuru Barış Göl'ün şehadet haberini aldık.

Ancak katil zanlısının artık kaçmak için hiç şansı yoktu. Kaçış görüntüleri ve fotoğrafları artık hem sosyal medyada hem de basında yer almaya başladı.

12:45'de zanlının olayın gerçekleştiği yakın bir otele giriş yaptığına dair sosyal medyada bir yazı paylaşılmasıyla birlikte polis oteli kontrol etti. Zanlının burada da olmadığı anlaşıldı.

Yine 12:45'de İl Emniyet Müdürlüğüne ait droneler havadan yüz taraması yapmaya başladı.

Herkesin zanlıyı aradığı bu sırada, o cani insanları öldürmekten yine vazgeçmeyerek bir av bayisine gitmişti. Üstelik herkes onu mavi kot pantolon ve siyah ceketli olarak ararken, o kaçarken üzerini de değiştirmiş ve siyah bir pantolon giymiş.

Saatler 14:00'ü gösterdiğinde 155'e, zanlının odun ambarları bölgesinde olduğuna dair bir ihbar geldi.

Bunun üzerine bölge abluka altına alınarak, zanlının oradan kaçış ihtimaline karşı tüm tedbirler alındı.

Av bayisindeki esnafın zanlıyı yakalatması

Zanlı Muhammet Karataş, mermi almak için Alper Polat'a ait olan av bayisine geliyor. İş yeri sahibi Polat, internet üzerinde gördüğü fotoğraflardan şüphelenerek, Karataş'ı oyalamaya çalışıyor.

Karataş ilk önce silahını göstererek, kendisine uygun mermi istedikten sonra silahını beline koyuyor ve oturuyor. Av bayisinin sahibi Alper Polat ise depodan mermi getirme bahanesiyle dışarı çıkarak 155'i arıyor ve polisin katilinin yakalanıp, yakalanmadığını soruyor.

155'ten halen yakalanmadığına dair cevap alınca, iş yerinde zanlıya benzeyen birisinin olduğunu ve şu anda oyaladığını söylüyor. Bölgeye çok sayıda polis ekibi bu esnada sevk ediliyor.

155 ile yaptığı görüşme sonrasında tekrardan iş yerine dönen Polat, zanlı Karataş'ın fevri davranışlarıyla karşılaşıyor. Oyalandığını fark eden Karataş, Alper Polat'a silahını doğrultarak mermileri istiyor. Bu sırada yan komşusu Durdu Mehmet Kurt'un gelmesiyle birlikte panikleyen katil zanlısı, koşarak iş yerinden kaçıyor.

Alper Polat da zanlının peşinden koşarken, bu sırada bölgeye gelen polisleri bulundukları yere çekmek için bir el havaya ateş açıyor.

Alper Polat'ın ifadesine göre, zanlı ile aralarındaki kovalamaca 100-150 metre kadar sürüyor. Bu sırada zanlı Karataş, silahını Polat'a doğrultuyor ancak koştuğu için tam nişan da alamıyor ve ateş etmiyor.

Zanlıyı durdurmak için ayaklarına doğru iki el ateş açan Polat, yine ifadesinde, “Ben ateş ettikten sonra şahıs yere düştü. Polis ekipleri o sırada yetişti ve zanlının elindeki silahı aldı. Bölgedeki vatandaşlar tarafından zanlının linç edilme ihtimali vardı. Polisler bir an önce zanlıyı alıp bölgeden uzaklaştı” diyor.

Katil zanlısı Muhammet Karataş'ın yakalandığının anonslarını bende telsizden takip ettim. Zanlının silahında 3 adet mermi kaldığını, başka mermisi olmayınca da av bayisine gittiğini öğrendim.

Zanlı yakalandığında da yine çok hareketlilik yaşandı. Bölgeye toplanan vatandaşların çektiği görüntüler de sosyal medyada geniş yer aldı. Özellikle zanlının vurulduktan sonra yerde yatarken ki görüntüsü herkes tarafından paylaşıldı.

Karataş'ın yaralı olarak polis aracıyla Yörük Selim Ek Hizmet Binasına götürüleceğini öğrendiğim de, bende Trabzon Caddesinden hastaneye doğru hareket ettim. Yaklaşık 14:15 ile 14:20 arasındaydı…

Hastane önüne geldiğimde birçok vatandaş toplanmış, zanlı ise hastaneye sedye ile birlikte alınıyordu. Sedyede ki kişinin polisimizi şehit eden kişi olduğunu anlayan vatandaşlar tepki göstermeye başladı.

Bu saatlerde hastane önü de kalabalık olmaya başlayınca, polis ekipleri hastane civarında da tedbir almaya başladı. Yaklaşık bir saat geçtikten sonra saat 15:30 sularında zanlının ameliyatı devam ediyordu.

Saat 16:30'da İl Emniyet Müdürlüğü bahçesinde şehidimizi memleketine uğurlamak için düzenlenen törene katıldık.

Şehidimizi uğurladıktan sonra herkes katilin son durumunu merak ediyordu. Çünkü hiç kimse öyle bir caninin yaşamasını istemiyordu.

Saat 23:00 sularında Yörük Selim Hastanesine, son durum hakkında bilgi almak için gittim. Çok geçmeden o katilin de öldüğü haberi geldi. O caninin tabuta koyulması ve cenaze aracıyla götürülmesini görüntüledim ve haberleştirerek herkesin duymasını sağladım.

Çok geçmeden, gece saatlerinde yayınladığım o fotoğraflar sosyal medyada herkes tarafından paylaşılıyordu ve o caniye beddualar ediliyordu.

Ertesi gün sabah olduğunda ise katilin babası ve iki kardeşi cenazelerini almak için gelmişti. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi morgunda bulunan cenaze için devlet tarafından araç tahsis edilmedi. Devletin polisine ateş eden bir caniye, bir de cenaze hizmeti vermek doğru olmazdı da…

Ne babasını, ne de kardeşlerini görmedim. O caniyle ilgili ne düşündüklerini ya da fikirlerini bilmiyorum ancak cenazelerini özel bir araç kiralayarak götürmek zorunda kaldılar.

Kahramanmaraş'tan Isparta'ya gitmek için yola çıktıkları esnada, Isparta halkı da o caniye mezarlıktan yer vermeyeceklerini duyurmuştu. Son olarak oradaki gazeteci arkadaşlarımdan bilgi aldım. Köylerinde sessiz sedasız bir cenaze yaparak o katili toprağa vermişler.

Üstelik bölgede tedbiri de yine o caninin ateş açtığı kolluk kuvvetlerimiz aldı. Jandarma personeli orada bir süre bekledi.

Her şey burada bitmemişti.

Zanlıya ateş açarak yakalanmasını sağlayan av bayisinin sahibi Alper Polat, Asayiş Şube Müdürlüğüne gitti. Zanlıyı vurduğunu belirterek, olayda kullandığı silahı teslim etti.

Savcılık ise “Kasten adam öldürmeye teşebbüs” suçlamasıyla Polat'ın tutuklu yargılanmasını talep etti.

Mahkeme bu talebi reddederek, Polat'ın Adli Kontrol Şartıyla serbest bırakılmasına hükmetti.

Alper Polat'ın serbest bırakılması da yine herkesi sevindirdi.

Zanlı neden Kahramanmaraş'a geldi?

Herkesin merak ettiği sorulardan birisi de zanlı Karataş'ın Kahramanmaraş'a gelmesi olmuştu. Bu konuyla ilgili olarak da Kahramanmaraş İl Emniyet Müdürlüğü yaptığı teknik takip ve çalışmalar sonrasında, katilin Kahramanmaraş'ta bir arkadaşının olduğunu tespit etti.

22 yaşındaki S.Ç. isimli kişinin katili birkaç gün evinde misafir ettiği de ortaya çıktı. Zanlının Kahramanmaraş'ta irtibatlı olduğu tek kişi olması dolayısıyla S.Ç.'de Perşembe günü polis tarafından gözaltına alındı ancak çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartıyla serbest kaldı.

Asılsız bilgileri kim yaydı?

Perşembe günü yaşanan acı olay ile ilgili olarak bizzat olayın içerisinde yer alan ve gelişmeleri yerinde takip eden birisi olarak sizlere bildiklerimi bu şekilde aktarmaya çalıştım. Öncelikle o gün yayılan asılsız bilgilere itibar etmemenizi rica ediyorum.

Olay yerine gelmeden sağdan soldan duyduklarıyla haber yapanlarda, kaynağının sağlam olduğunu düşünerek asılsız iddialar ortaya atanlarda vardı. Bu tür sıcak olaylarda, bilgi kirliğine dikkat etmek ve her duyduğunuzu paylaşmamakta yarar var.

Civara toplanan ve konuyla alakasız onlarca kişi cep telefonlarından canlı yayın açmışlar ve otelde canlı bomba olduğunu söylüyor. Bazı kişiler 5 yaralı olduğunu, kimisi de zanlının Suriyeli olduğu bilgisini yaymış.

Kahramanmaraş Valiliği ve İl Emniyet Müdürlüğü bu kişilerle ilgili olarak da gerekli tahkikatı zaten başlattı.

Halkın bu tür olaylarda duyarlı olması ve kolluk kuvvetlerine zorluk çıkartmaması gerekiyor. Özellikle olay yerine toplanan meraklı kalabalık, o gün herkesin işini yapmasını zorlaştırdı. Cep telefonunu çıkartanın canlı yayın yapması gerçekten çok üzücüydü.

Bizim orada bir polisimiz şehit olmuş, birisi de yaralanmış ve hastanede tedavi görüyor ancak adama bakıyorsun elinde telefonla, sosyal medyadaki 15-20 arkadaşının bakacağı videoya canlı yayın yapıyor.

Toplanan kalabalığın bir araya gelmesi, mesafesiz durmasını ve virüs tehlikesini zaten geçtim. Orada ne olacağı belli değil ve can güvenlikleri tehlike de olabilirdi. Bunlarla ilgili olarak da herkesi daha duyarlı olmaya davet ediyorum.

3 Aralık Perşembe günü artık bizim için hayatımızda unutmayacağımız acı bir gün olarak kalacak. Şehidimiz Barış Göl'ün ruhu şad olsun…"

Bakmadan Geçme