Güldal, 'TMO, bugün dünyada elinde güçlü stok bulunduran en büyük ve en önemli şirketlerden biri'
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Ahmet Güldal, 2024 yılı hasat dönemi sonunda TMO olarak 17 milyon ton stok gücüne ulaşıldığını belirterek '2024'te uzun yıllar ortalamasının üzerinde yaklaşık 5 milyon ton bir ürün alımı gerçekleştirerek karşılığında üreticilerimize 45 milyar liranın üzerinde ödeme yaptık. TMO, cari tarih itibarıyla dünyada elinde güçlü stok bulunduran en büyük ve en önemli şirketlerden biridir.' dedi.
Kahramanmaraş, 25 Ocak 2025 -
Tarım TV'de yayınlanan 'Tarım Orman Gündemi' programına canlı yayın konuğu olarak katılan Güldal, TMO faaliyetleri açısından 2024 yılını değerlendirerek 2025 yılı beklentilerine ilişkin açıklamalarda bulundu.
2024 yılı, tarımsal üretim açısından bereketli bir sene oldu
Son yıllara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Güldal 'Son 3 yıldır çok şükür bereketli sezonlar geçiriyoruz. Bunun öncesinde kuraklık ve pandemi dönemlerini yaşadık. Yakın coğrafyamızda gerçekleşen Rusya-Ukrayna savaşından dolayı ciddi lojistik aksamalar meydana geldi. Ama 2022, 2023 ve 2024 yıllarında tarımsal üretim bakımından üst üste bereketli sezonlar geçirdik. 2023 yılında bitkisel üretimde Türkiye rekoru kırıldı. Kendi görev alanımızdaki ürünlere baktığımız zaman da başta hububat ve bakliyat olmak üzere 2023'te çok büyük rekolte vardı ve büyük bir alım kampanyası yürütmüştük. 2024'te bir önceki seneye göre bir miktar azalmakla beraber ülkemizin ihtiyacını rahatlıkla karşılayabilecek miktarda bir alım gerçekleştirdik. Özellikle bakliyatta büyük ölçüde verimli bir dönem yaşandı. Diğer bitkisel ürünleri de genel olarak değerlendirdiğimizde 2024 yılı tarımsal üretim açısından bereketli bir sene oldu.' dedi.
Alım fiyatlarını belirlerken birçok parametreyi dikkate alıyoruz
Alım fiyatları hesaplanırken üretim maliyeti, dış piyasa fiyatları, üretimin sürdürülebilirliği, tüketici fiyatları ve üretici beklentileri gibi parametrelerin belirleyici olduğuna dikkat çeken Güldal şunları söyledi: 'Görev alanımızdaki ürünlerle ilgili bir müdahale ihtiyacı olup olmadığını, belli parametreleri dikkate alarak belirliyoruz. Mesela önümüzdeki yılın maliyetlerini biz bu tarihlerde çalışmaya başlıyoruz. Sayın Bakanımız da zaman zaman bu noktada bizden bilgi istiyor. Her döneme göre bütün ürünlerin maliyetlerini, piyasa fiyatlarını ve yurtdışı piyasaları sıkı bir şekilde takip ediyoruz. Uluslararası piyasalar ve uluslararası ticari gelişmeler dhil hepsini görmek, göstermek ve bilmek durumundayız. Bunlara göre de yurt içindeki planlamamızı değerlendiriyoruz.'
2024 yılı hasat dönemi sonunda 17 milyon ton stok gücüne ulaştık
Güldal, 2023 yılında tarihinin en yüksek alımını gerçekleştiren TMO'nun 13,1 milyon ton ürün karşılığında üreticilere 101 milyar TL ürün bedeli ödemesi yaptığına dikkat çekerek '2024 yılı hasat dönemi sonunda 17 milyon ton stok gücüne ulaştık. Bu yılda uzun yıllar ortalamasının üzerinde yaklaşık 5 milyon ton bir ürün alımı gerçekleştirerek karşılığında üreticilerimize 45 milyar liranın üzerinde ödeme yaptık. TMO, cari tarih itibarıyla dünyada elinde güçlü stok bulunduran en büyük ve en önemli şirketlerden biridir.' ifadelerini kullandı.
Açık yığınlardaki ürünleri milli servet olarak görüyor ve korunması adına tüm hassasiyetimizi gösteriyoruz
Açık yığın depolama sistemiyle ilgili spekülasyonlara açıklama getiren Güldal şöyle konuştu: 'Söz konusu iddialar üzerine bu açık yığın uygulamalarının ne kadar sağlıklı bir teknik olduğunu sıklıkla vurguladık. Depolama farklı bir alan ve çok hassas bir konu. Çünkü alınan tüm ürünler bir milli servet. Kendi depolarımız, lisanslı depolar ve kiralık depoların yeterli gelmediği yerlerde açık yığın dediğimiz toprak üstü depolama yöntemini kullanıyoruz. TMO olarak bu konuda 85 yıllık tecrübemiz var. Nitekim 2023 ve 2024 yıllarında gerekli tüm teknik donanım ve personel yeterliliğimizle bu yöntemi başarıyla uyguladık. Biz bunu, depo kapasitelerimiz dolduktan sonra üreticilerimizin arz konusunda bir sıkıntı yaşamasına mahal vermemek adına yaptık. Bu yöntemle depolama yapmadan önce belli kriterler çerçevesinde hareket ediyoruz. Bu kriterleri çok iyi bilen uzman personelimizin kontrolünde, depolanacak arazinin meyili, taban suyu yüksekliği, açık yığın sahasının özelliği gibi birçok hususu dikkate alarak depolamanın olabileceğine karar veriyoruz. Bu şekilde hareket ettiğimiz için normalde açık yığınlarda ürün değer kaybı yüzde 1 iken, gerçekleşme binde 5 oranında yaşandı. Bizler bu ürünleri milli servet olarak görüyor ve korunması adına tüm hassasiyetimizi gösteriyoruz. Dolayısıyla üreticilerimizin hiçbirinin inanmadığı, sektör tarafından hiçbir şekilde kabul edilmeyen bu yöndeki manipülasyonların hiçbir geçerliliği yok.'
TMO depolarının ithal ürünlerle dolu olduğu iddiaları gerçek dışıdır
TMO depolarının ithal ürünlerle dolu olduğuna ilişkin yapılan söylemlerin gerçeği yansıtmadığının ve bu tarz açıklamaların iyi niyetli olmadığının altını çizen Güldal 'Bu türden kafa karıştırma amaçlı ve farklı niyetlerle yapılan söylemler var. Ancak devlet kayıtlarla konuşur. TMO'nun hangi zamanda, ne kadar ürün aldığı ve sattığı kayıt altındadır. İthal olduğu belirtilen ürünler 2023 yılı mart ayına kadar ülkemizin gıda arz güvenliği için temin edilen ürünlerdir ki, bunlar da ihtiyati stoku olarak muhafaza edilmektedir. 2023 yılı mart ayından itibaren TMO olarak 1 gram dahi hububat bağlantısı, buğday tedarik ihalesi yapmadık.' dedi.
Hububattaki dış ticaret tedbirleri, fiyatlarda istikrarı sağladı
Güldal, hububatta 2023 yılı üretim miktarı ve 2024 yılı yüksek devir stokları dikkate alınarak arz yoğunluğundan kaynaklı fiyat düşüşlerinin önüne geçilmesi ve ülkemizdeki arz fazlasının ihracat yoluyla değerlendirilmesini teminen birtakım dış ticaret tedbirlerin hayata geçirildiğini hatırlatarak 'Bu kapsamda hasat döneminden başlayarak ithalat kapatıldı. Daha sonraki ihtiyaçlar ve oluşan durumlar çerçevesinde bunu sınırlı hale getirdik. Buradaki amacımız elimizdeki ürünü değerlendirmek, işlenmesini ve ekonomiye kazandırılmasını sağlamak.' şeklinde konuştu.
Güldal, dış ticaret tedbirlerine ilişkin ayrıca şunları kaydetti: 'İlk olarak kapalı olan katı un ihracatını açtık. Yani yurt içi buğdaydan elde edilen unun ihracatı sınırlandırılmıştı. Onu açtık sonuna kadar. İkinci olarak; buğday, ekmeklik buğday, makarnalık buğday, arpa gibi ürünlerde ihracat imknı bulunması halinde yurt dışına ihracatı izine tabi tuttuk. Dhilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında yurt dışından buğday ithalatı 21 Haziran ile 15 Eylül arasında durduruldu. 15 Eylül'den itibaren de kısmi olarak açıldı. Yılbaşından sonra yüzde 75'ini TMO'dan alabilir ve yüzde 25'ini ithal getirebilirsiniz dedik. Bu dış ticaret tedbirleri şu anda hlihazırda devam ediyor. Hububat fiyatlarındaki değerin korunmasında bu tedbirler çok faydalı oldu. Bu tedbirler olmasaydı TMO ne kadar alım yaparsa yapsın, hububat fiyatları çok daha geri fiyatlardan başlardı.'
Alım ve satış uygulamalarımız hububat piyasasında istikrar oluşturdu
Güldal, özellikle yaz döneminden itibaren belirlenen alım fiyatlarının ve satış dönemindeki fiyatların piyasaya yön verdiğini ve belirleyici olduğunu belirterek 'Eylül ayından beri piyasada belli bir istikrar yaşanıyor. Bunu şu anlamda bir örnekle söyleyebilirim. Mesela ekmeğe zam geldi. Bu zam, unla da ilişkilendirilir. Son aylarda kimse ekmek fiyatlarıyla un fiyatını çok fazla ilişkilendirmedi. Çünkü buğday fiyatları bir istikrarda gidiyor. Burada önemli olan yeni hasat döneminde üreticinin beklentisini karşılayacak seviyede bir piyasa oluşmasını temin etmek.' ifadelerini kullandı.
Fındık piyasasının istikrarlı bir şekilde yönetilmesi ve devamlılığı önemli
Fındık alımı konusunu da değerlendiren Güldal, TMO'nun 12. kez fındık alımıyla görevlendirildiğini vurgulayarak stoklar ve piyasanın işleyişiyle ilgili olarak şunları söyledi: 'Elimizdeki stokların ülke ekonomisine kazandırılması noktasında çalışmalarımız devam ediyor. Bu doğrultuda hem iç hem de dış piyasayı yakından takip ediyoruz. Hem üreticinin fiyatlarının düşmesini önlemek hem de ticaretin ve ihracatın önünü açmak bakımından piyasanın istikrarlı bir şekilde yönetilmesi ve devamlılığı önemli. Bu süreci ince eleyip sık dokuyoruz.' dedi.
Pirinçte ramazan ayı dolayısıyla piyasaları mercek altına aldık
Çeltiğin üreticiler, pirincin ise tüketiciler ve gıda arzı bakımından önemli olduğuna belirten Güldal şunları söyledi: 'Çeltikte üretim bakımından geçen seneye oranla en az yüzde 5'lik bir artış oldu. Üreticilerden TMO'ya son yılların en büyük arzı gerçekleşti. Alımlarımız halen devam ediyor. Şu anda özellikle Ramazan ayı dolayısıyla çeltik ve pirinç piyasalarını mercek altına aldık. Sektörle sık sık görüşmeler gerçekleştiriyoruz. Bu görüşmelerimiz, üreticilerin elindeki ürünlerin iyi fiyatla piyasaya sunulması, tüketicilerin ise özellikle pirinç özelinde temel tüketim maddesi olması açısından önemli. Orada da bir piyasa istikrarının sağlanması için bazı tedbirler aldık. Elimizdeki pirinçlerin bir kısmını Tarım Kredi Marketleri, kendi satış noktalarımız ve PTT AVM üzerinden belirlediğimiz makul fiyatlarla satışlarını gerçekleştiriyoruz. Pirinç konusunda herhangi bir dış ticaret tedbiri düşünmediğimizi ifade ettik ve buradan da tekrarlıyorum. İhtiyaç olursa ileride olabilir ama şu an için böyle bir değerlendirme söz konusu değil. Konuyu yakından takip ediyoruz ve şu an süreç istikrarlı gidiyor.'
Randevu sistemini, yaptığımız yeniliklerle daha efektif hale getirdik
TMO'nun tarihinde son 12 yıldır randevulu sistemle alım yaptığını ve randevu sisteminde bir güncelleme yapılarak önceden söz konusu olan aksaklıkların ortadan kaldırıldığını işaret eden Güldal konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı: 'Randevu sisteminde bir güncelleme ihtiyacımız oldu. 2023 yılında bir anda çok büyük bir arz söz konusu olunca ve üreticiler aynı anda aynı noktalara satış yapmak isteyince randevu sisteminde bazı sıkıntılar yaşanmıştı. Randevu sistemini 2024 yılında, randevu kapasite artırımı, randevu alım takviminin süresinin genişletilmesi, e-devlet üzerinden de alınması gibi ilave yeniliklere giderek daha efektif hale getirdik. Böylelikle üreticilerimizin geçen yıllarda yaşadığı problemleri ortadan kaldırmış olduk. Nitekim geçen yıl bütün ürün randevularında 'randevu alamıyorum' şeklinde şikyetler gelmedi.
Yağışların düzenli ve dengeli olması halinde hububat arzında bir sıkıntı yaşanmayacak
Konuşmasında 2025 yılına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Güldal, bu sene de son yıllarda olduğu gibi sonbahar döneminin biraz az yağışlı geçtiğini belirterek 'Biz iklimsel, olarak baktığımızda hububat özelinde ekilişlerin ne şekilde etkilendiğini değerlendiriyoruz. Sahada yaptığımız bire bir gözlemlerde şunu tespit ettik. Bitki gelişmesi açısından bir problem şu an için görülmüyor. Şubat, mart, nisan yani 2023 ve 2024'te olduğu gibi ilkbahar yağışlarının dengeli ve düzenli gelmesi halinde hem hububatta ilkbahar üst gübreleme döneminde 2025 yılında bir risk şu an için büyük ölçüde görülmüyor. Ancak yağışlar gelmezse risk var demektir. Bugüne kadar olan süreçte olumsuz bir tabloyu öngörmüyoruz.' dedi.