Kahramanmaraş Sivil Toplum, Meslek ve İş Dünyasından destek açıklaması!
Kahramanmaraş'ın sivil toplumu ile meslek ve iş dünyasını temsil eden, Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Serdar Zabun, Kahramanmaraş Baro Başkanı Av. M. Burak Gül, HAK-İŞ (Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu) İl Temsilcisi Ömer Çınar, MEMUR-SEN (Memur Sendikaları Konfederasyonu) İl Temsilcisi Abdulaziz Aydın, TESK (Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu) Kahramanmaraş Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliği Başkan V. H. Mustafa Öz, TÜRK-İŞ (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu) İl Temsilcisi H. Mehmet Kavuk, KAMU-SEN (Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu) İl Temsilcisi Ziya Yenipınar, TZOB (Kahramanmaraş Ziraat Odası) Başkanı Mehmet Çetinkaya, düzenledikleri basın toplantısı ile Barış Pınarı Harekatı'nı desteklediklerini açıkladılar.
Basın toplantısında ortak açıklama metnini Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Serdar Zabun okudu.
Zabun'un okuduğu metinde şu ifadelere yer verildi:
“Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası, Kahramanmaraş Barosu, Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ), Memur Sendikaları Konfederasyonu (MEMUR-SEN), Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (KAMU-SEN), Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) olarak bugün buradayız.
81 İl'de aynı anda tüm odalar ve borsalarla birlikte bu açıklamayı yaparak, sizler aracılığıyla hem ülkemiz, hem de dünya kamuoyuna sesleniyoruz.
Türkiye, 9 Ekim 2019'da Suriye sınırı üzerinde “Barış Pınarı” adı verilen sınır ötesi harekât başlatmıştır. Amaç, hem ülkemiz sınırlarının güvenliğini sağlamak, hem de ülkemiz ve bölge ülkeleri için tehdit oluşturan terör koridorunu ortadan kaldırmaktır.
Bu bölgeyi PKK/PYD/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütlerinden temizleyerek, Suriye halkını teröristlerin baskı ve zulmünden kurtarmak, bölgede huzur, güven ve barış ortamını yeniden tesis etmektir.
Bizler devletimizin aldığı bu kararın arkasındayız ve destekliyoruz. Zira Türkiye, uluslararası kurallardan doğan hakkını kullanmıştır. Barış pınarı harekâtı, evrensel hukuk ve birleşmiş milletler güvelik konseyi terörle mücadele kararları ile BM Sözleşmesi'nde yer alan meşru müdafaa hakkı çerçevesinde başlatılmıştır.
Suriye'nin toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve siyasi birliğine saygı gösterilmektedir. Dolayısıyla bu harekât, meşrudur ve uluslararası hukuka uygundur. Ülkemiz özellikle Fırat'ın doğusunda sınırın ötesinde konuşlu terör örgütü unsurlarınca, son iki yılda yüzün üzerinde taciz ve hasmane eyleme maruz kalmıştır.
Bu terör örgütleri, Suriye içinde ve Suriyelilere yönelik de saldırılar düzenlemektedir. Suriye'deki yerel halkın da terör örgütlerinin giderek artan insan hakkı ihlalleri, göçe zorlanma, taciz ve zulmüne karşı şikâyetleri ve tepkileri sürekli artmaktadır.
Herkes artık şunu çok iyi görmelidir ki; masum insanları katleden ve ülkemizin güvenliğine de açık tehdit oluşturan terör gruplarına sessiz kalmamız beklenemez. Fırat kalkanı ve zeytin dalı harekâtıyla başlayıp devam eden tüm bu operasyonlarıyla Türkiye, terör örgütlerine ve destekçilerine gereken cevabı en güçlü şekilde vermektedir.
Aynı zamanda da sivillerin ve masumların korunmasına azami dikkat gösterilmektedir. Zaten bunu hem Fırat kalkanı hem de zeytin dalı harekâtlarında da gösterdik. Önceden terörün hâkim olduğu bölgede hayat normale döndü, barış ve huzur geldi.
Yurtlarını terk etmek zorunda kalmış Suriyelilerin geri dönüşüne de zemin hazırlamış olduk. Türkiye'nin elinden gelen tüm imkânlarını bu bölgeler için nasıl seferber ettiğini de tüm dünya kamuoyu gördü.
Çünkü biz inanıyoruz ki, gönül dünyasını ve insanları imar edemeyenler, yeryüzünü imar edemezler. Bizler Türkiye olarak yıkmaktan, yakmaktan yana hiç olmadık, olmayacağız.
Bizim tarafımız huzurdur, barıştır, kardeşliktir. Türkiye'nin terörle mücadeleye dönük çabaları, etnik ve dini temizlik de dâhil olmak üzere, insanlığa karşı işlenen suç niteliğindeki PKK/PYD/YPG ve DEAŞ eylemleri nedeniyle yerlerinden edilmiş Suriyelilerin geri dönüşlerinin önünü açacak, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve birliğinin korunmasına da katkıda bulunacaktır.
Bu nedenle Türkiye'nin başlattığı her harekât, Suriyeli göçmenler, mazlum ve mağdur durumdaki yerel halk tarafından desteklenmektedir.
Tüm bu gerçekler ışığında, uluslararası camiayı, teröre karşı ortak duruş sergileme ve evrensel insan haklarını bu bölgede hâkim kılma yönünde niyetlerini açık bir şekilde göstererek, ülkemize destek vermeye davet ediyoruz. Son olarak, şunu da herkesin bilmesini istiyoruz Türkiye ve Türkiye ekonomisine yöneltilen tehditlere Türk milleti, iş dünyası ve sivil toplumu, bir ve beraber olarak en güzel cevabı verecektir.
Bu tehditler karşısında bu vatanın her bir ferdi, Türkiye'nin geleceği için daha çok çalışacak, daha çok üretecektir. Gün sessiz kalma değil, milli birlik ruhuyla, bir ve beraber olarak ses verme günüdür.
Öte yandan bütün vatandaşlarımızı, özellikle sosyal medyadaki bilgi kirliliği ve provokasyonlara karşı dikkatli olmaya çağırıyoruz. Bu bölgede yaşayanlar bizim komşumuzdur, kardeşimizdir.
Aynı medeniyetin, aynı kültürün, aynı inancın mensupları olan bizler arasındaki kardeşlik ve komşuluk hukukunu kimse yok edemez. Aramıza kimse fitne ve fesat sokamaz, bizi birbirimize düşman edemez.
Türkiye'nin iş dünyası olarak dualarımızla ve bütün gönlümüzle devletimizin ve kahraman askerlerimizin yanındayız. Türk silahlı kuvvetlerimizin bölgedeki terör unsurlarını yok edeceğine ve terör örgütlerini hezimete uğratacağına olan inancımız tamdır.
Tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz, mekânları cennet olsun. Yaralılarımıza acil şifalar temenni ediyoruz. Cenab-ı hak Mehmetçiğimizi korusun, ordumuzu muzaffer kılsın. Yar ve yardımcımız olsun.”