Mehmet Fatih Kacır, 'Yapay zeka adeta bir devrim'
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, yapay zekanın dönüştürdüğü sektörlerin her birinde Türkiye için eşsiz fırsat pencereleri olduğunu belirterek, 'Yapay zeka adeta internet gibi çok büyük bir devrim yaratarak gelişen veri işleme kapasitesiyle ve artan işlemci gücüyle insan performansını dahi aşan uygulamaları beraberinde getiriyor. Türkiye olarak bu sürecin dışında kalamayız. Tüm alanlarda 'Milli Teknoloji Hamlesi' vizyonuyla Türkiye'nin kritik teknolojileri yerli ve milli olarak geliştirmesi iddiası taşıyan işleri, hayata geçirmek zorunda.' dedi.
Bakan Kacır, "Gelecekteyiz" sloganıyla bu yıl 6'ncısı Ankara Bilkent Hotel ve Konferans Merkezi'nde düzenlenen AI Tomorrow Summit 2024'te yaptığı konuşmada, Türkiye'nin "Milli Teknoloji Hamlesi” yolculuğunda girişimciler ve sivil toplum aktörlerinin kendileri için değerli olduğunu söyledi. Bu yolculukta elde ettikleri tüm kazanımları, Türkiye'nin girişimci gücüne borçlu olduklarının altını çizen Kacır, siyaset kurumunun, kamu yönetiminin en öncelikli misyonunun, Türkiye'nin girişimcilerinin önündeki engelleri kaldırmak ve onların hızlanmasını sağlamak olduğunu ve her adımlarını bu inançla attıklarını ifade etti.
Bakanlık olarak yürüttükleri tüm çalışmaları "Milli Teknoloji Hamlesi" başlığıyla yapılandırdıklarını vurgulayan Kacır konuşmasında şunları kaydetti: “Milli Teknoloji Hamlesi, Türkiye'nin kritik teknolojilerde tam bağımsızlık yolculuğu. Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu yüksek teknoloji ürün ve sistemlerini kendi imkanlarıyla geliştirebilme ve nihayetinde rekabetçi şekilde dünyaya ihraç edebilme, böylelikle teknolojik, ekonomik ve siyasi bağımsızlığını tahkim etme ve elde edilen ekonomik kazanımlar sayesinde toplumsal refahı artırma yolculuğu.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde 22 yıl boyunca atılan adımlar, kurulan dev AR-GE ve inovasyon ekosistemi ve bu ekosistem üzerinde yükselen yapılar sayesinde mümkün oldu. Bugün Türkiye'de 102 teknoparkımızda 10 bin 500'den fazla AR-GE yapan girişimler var. Türk özel sektörünün 1600'den fazla AR-GE ve tasarım merkezi var. AR-GE insan kaynağımız 272 bine erişti. Yüksek teknoloji ihracatımız 8 milyar dolara yaklaşıyor. Artık teknoloji seviyesi yüksek ürünleri rekabetçi şekilde dünyaya ihraç edebilen Türkiye var. AR-GE harcamalarımız 2002'de binde 5 düzeyindeyken, İtalya ve İspanya'nın sahip olduğu seviyeye milli gelirimizin yüzde 1,3'ü düzeyine erişti.
Türkiye'de artık AR-GE'nin öncüsü Türk özel sektörü. 20 yıl öncesinde kısıtlı düzeyde gerçekleşen AR-GE faaliyetlerinin ancak yüzde 29'unu özel sektör gerçekleştirirken, bugün 22 yıl öncesine kıyasla 10 misline çıkan AR-GE faaliyetlerinin yüzde 60'tan fazlasını gerçekleştiren Türk özel sektörü olmasından gurur duyuyoruz. Türk sanayi AR-GE ve inovasyonun gücüyle dünyanın dört bir yanına ihracat yapıyor. Sanayi sektörlerimiz içinde yüksek teknolojili şirketler son 5 yılda diğer guruplardan ayrışıyor ve büyüme kaydediyor.
Yatırımla, istihdamla, üretimle, ihracatla Türkiye'yi kritik teknolojilerde bağımsızlaştırmaya yönelik adımlar atmaya, nitelikli istihdamı güçlendirmeye, yüksek teknoloji ihracatını yükseltmeye ve katma değerli üretimi artırmaya dönük adımlar atmaya devam ediyoruz. Teknolojide paradigma değişimlerinin Türkiye için eşsiz fırsatlar sunduğunu değerlendiriyoruz. Yüksek teknoloji bir yarış ve yarışta yalnız değiliz.
Bugün Türkiye'nin insansız hava araçları bütün dünyanın dikkatle takip ettiği, dostlarımızın gıptayla, hasımlarımızın endişeyle izlediği başarı hikayeleri ortaya koyuyorlar. Savaş paradigmasını değiştiriyorlar. Yeri geldiğinde insanlık yararına misyonlar üstleniyor ve dünyada insanların canlı yayında takip ettiği işler yapıyor. Bu paradigma değişimini yakalamamız sayesinde mümkün oldu. Teknolojide büyük bir kırılım ortaya çıktığını gördük ve başkalarından daha erken bir şekilde robot uçaklar diyebileceğimiz insansız hava araçlarına (İHA) yöneldik. Onların çok başarılı olduğu alanlarda rakiplerimizin üzerini takip etmek yerine, onların stratejilerini kopyalayıp yapıştırmak yerine, kendi özgün yol haritalarımızı, kendi fırsatlarımızı, güçlü yanlarımızı, aynı zamanda karşı karşıya olduğumuz kınamaları da dikkate alarak hayata geçirdik. Nihayetinde bu alanda dünyada bir numara olduk. Bugün Türk İHA'lara, Bayraktarlardan Anka'ya, Akıncı'dan Kızılelma'ya destan yazıyorlar.
Yapay zekanın dönüştürdüğü sektörlerin her birinde Türkiye için eşsiz fırsat pencereleri var. Bunlardan bir tanesi otomotiv. Türkiye bir otomotiv ülkesi, 30 milyar dolardan fazla ihracat yapan pek çok global markanın üretim yaptığı bir ülke. TOGG Projesi'nde olduğu gibi kamu yönlendirmesiyle Türkiye'de yeni milli teknoloji inisiyatifleri başlatmayı sürdüreceğiz. Savunma sanayinde nasıl bir başarı hikayesini son 22 yılda ortaya koyduysak önümüzdeki yıllarda uzay teknolojilerinde de benzer başarıları Türkiye olarak yakalayacağız. Küresel uzay ekonomisinden yıldan yıla daha fazla pay alacağız. Halihazırda 600 milyar doları aşmış bir uzay ekonomisinden söz ediyoruz.
Yapay zeka adeta internet gibi çok büyük bir devrim yaratarak gelişen veri işleme kapasitesiyle ve artan işlemci gücüyle insan performansını dahi aşan uygulamaları beraberinde getiriyor. Türkiye olarak bu sürecin dışında kalamayız. Tüm alanlarda 'Milli Teknoloji Hamlesi' vizyonuyla Türkiye'nin kritik teknolojileri yerli ve milli olarak geliştirmesi iddiası taşıyan işleri, hayata geçirmek zorunda. Türkiye'nin tüm yapay zeka araştırma ekosistemini bir araya getiren, katalizör ve köprü rolü üstlenen bir enstitü olmasına arzu ettik. Bu anlayışla sektörleri ve araştırma alanlarını yatay olarak kesen ve yükselen bir teknoloji alanına doğrudan odaklı olarak kurulan TÜBİTAK Yapay Zeka Enstitüsü bu alandaki ilk enstitümüz oldu.