Milletvekili Öçal, A Haber'e konuk oldu
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Kahramanmaraş Milletvekili Habibe Öçal, A Haber ekranlarında yayımlanan Analiz programına konuk oldu. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun helalleşme projesine cevap veren Milletvekili Öçal: 'Bu hak sadece benim hakkım değil. Bütün dindarların, muhafazakarların hakkı ve bir insan hakkı bu haktan vazgeçmek söz konusu değil. Kesinlikle hakkımı helal etmiyorum.' Dedi.
Milletvekili Öçal, canlı yayında yaptığı konuşmasında: “Birde konuyu şu bağlamda ele almak lazım modern siyasette helalleşme diye bir kavram yok zaten. Yani modern siyasetin literatüründe helalleşme yok, bunun adı olsa olsa geçmişle yüzleşmektir. Geçmişle yüzleşme noktasında da Kemal Kılıçtaroğlu'nun ne tecrübesi ne de cesareti yüzleşmeye yetmez. Kılıçtaroğlu'nun helalleşme adı altında zihninin arka planındaki hesaplaşmayı kastettiği kanaatindeyim. Geçmişte ve günümüzde örgütlü nefret suçu işleme noktasında olan Cumhuriyet Halk Partisi zihniyetini biz çok iyi tanıyoruz. Oysa CHP'nin kara kör zihniyetini her fırsatta dindarlara, muhafazakarlara olan kinini diri tutmaktadır. Kılıçtaroğlu eğer gerçekten yüzleşmek istiyorsa tek parti dönemindeki İstiklal Mahkemeleriyle bir yüzleşsin oradan başlasın. 27 Mayıs darbe ve sonrası yassı ada yargılamalarıyla yüzleşsin. 12 Mart 1971 Adalet Partisi Hükümetinin görevine son verilip Nihat Erim Başbakanlığında kurulan yeni son hükümetten başlasın diyorum. Yine 28 Şubat postmodern darbesinden dolayı irticai faaliyetlerden dolayı on binlerce muhafazakar insanın fişlenmesinden başlayabilir. İkna odalarında yüzbinlerce üniversiteli kız öğrencilerin başörtülü gerekçesiyle okullarından üniversitelerinden uzaklaştırılmasından başlayabilir. Yine muhafazakar dindar kadınların, baş örtülü kadınların devlet dairelerinden kamudan uzaklaştırılmasından ihraç edilmelerinden başlayabilir diye düşünüyorum.” Dedi.
Milletvekili Öçal: “Yine Kılıçtaroğlu bu konuda kesinlikle samimi değil. Samimiyeti konusunda asla bir kaygımız yok gerçekten çok samimi değil. Bu kavramı siyaset arenasında kullananların özellikle zulümlerini perde etmek ve iki yüzlülüklerini maskelemek amaçlı kullandıklarına kesinlikle eminiz. Bu bir milleti kandırma, kandırmaca, oy toplama, oy devşirme aracı olarak bu kavramı gelişi güzel kullanmakta ama 28 Şubat mağduru daha önceki darbelerin mağduru bir kadın olarak asla ve asla hakkımızı helal etmiyoruz. Onların bizimle olsa olsa yapacakları şey bizle yüzleşmektir. Buna da cesaretleri asla yetmez diyorum.
İnsani noktadan kabul etmemizde mümkün değil. Eğer Üstün Dökmen hoca sıfatını da tırnak içerisinde kullanıyorum gerçekten başörtülü psikologları kast ederek bu cümleleri kuruyorsa o zaman kendisi de ilim adamlığı sıfatıyla başörtülü öğrencilerine karşı nasıl davrandığı, nasıl bir muamele içerisinde olduğunu da geçmişinin araştırılması gerektiği kanaatindeyim. Demek ki kendisi de bu kadar önyargıyla adil, objektif davranmadığının da ipuçlarını vermiş bulunmakta. Ben onu ayrı bir kefede değerlendirmek istiyorum.
Bunlar olsa olsa yüzleşmedir. Geçmişle yüzleşme olarak bakmak lazım. Yine arka kapıdan PKK'lılarla görüşüp siyasi uzantılarla yaptıkları pazarlıktan dolayı şehit yakınlarıyla şehit anneleriyle yüzleşebilir, zorla dağa çıkartılan çocuklardan dolayı Diyarbakır annelerimizle öncelikle yüzleşmeleri gerektiği kanaatindeyim. Bu yüzleşmeye benim kanaatim o ki Kılıçtaroğlu'nun ne siyasi hayatı yeterli ne de tecrübesi yeterli.
Gerek Kılıçtaroğlu'nun açıklamaları gerek teşkilatlarının açıklamaları bir kadını bir genç kızı hedef almaları başörtülü bir kızın haysiyetine, onuruna yakışmayan ifadelerde bulunmaları ciddi anlamda bir örgütlü nefret suçudur. Biz aslında normal bir CHP kültüründen bahsediyoruz. CHP hiçbir zaman samimi olmadı. Bu millete karşı her daim samimiyetsizliğiyle ortaya çıktı. Bundan dolayı biz bu duruma çok şaşırmadık.” İfadelerine yer verdi.