Mustafa Karataş Göksun'da!
Göksun Belediyesi tarafından Mevlid-i Nebi Haftası kapsamında düzenlenen program için Göksun'a gelen Diyanet İşleri Başkanlığı Müşaviri Prof. Dr. Mustafa Karataş, 'Güvenilir Olan Emin'in İzinde, Her Şey O'nu Anlamak ve Anlatmak İçin' konulu konferansta İki Cihan Serveri Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'i (sav) anlattı.
Göksun Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Spor Salonu'nda düzenlenen ve Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan Konferans'ta salonu coşkuyla dolduran Göksun'lulara Peygamber Efendimizi anlatan Prof. Dr. Karataş, “Peygamberimizin sureti elbette çok güzeldi, Yusuf aleyhisselam gibi, ama sireti ondan daha güzeldi. Yaşayışı, ahlakı bütün insanlığa örnekti. Bana peygamberi anlat, o nasıldı diyene, ayetlerden, hadislerden, hayatından, sünnetinden ve siretinden üç cümle. Göksun'a bu üç cümleyi anlatmak için geldim” dedi.
Kendisi için değil başkaları için yaşadı
Dinimizde en önemli ve en kıymetli olanın başkaları için yaşamak olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mustafa Karataş, peygamber efendimizin kendisi için değil başkaları için yaşadığını söyledi. Karataş, şunları kaydetti: “Bunlardan birincisi, hazreti Muhammed Mustafa (sav) kendisi için değil başkaları için yaşadı. Bizim peygamberimiz aleyhissalatu vesselam ömrünü insanlığa vakfetti. Başkaları için yaşamak, dinde en önemli, en kıymetli olan budur. Peygamber efendimiz, şu altı şeyin sözünü almadan İslam'a girişi kabul etmezdi. Kelime-i şehadetten sonra altı şart koşardı. Bugün biz bu şartları ihmal ediyoruz, o yüzden de takva sahibi olamıyoruz. İslam'a giriş şartı olan o altı şey; Allah'a şirk koşmayacağıma, masum cana kıymayacağıma, zina etmeyeceğime, hırsızlık yapmayacağıma, yalan söylemeyeceğime ve iftira etmeyeceğime, iyiliği emredip kötülükten sakındıracağıma Allah için söz veririm demek İslam'a girmenin altı şartıdır. Bir Müslüman İslam'a girmişse bu altı şartı Peygambere söz vermiş demektir. Ve şartların şirk koşmak hariç bu Allah'ın hakkıdır, diğer beşi kul hakkı ile alakalıdır. Onun için kul hakkına riayet edenler takva sahibidir. Kul hakkına riayet etmeyenler anlını secdeden de kaldırmasa takva sahibi olamazlar. Namazın erdemine, namazın hakiki mertebesine, derecesine eremezler. Başkası için yaşamak, her hak sahibine hakkını teslim etmek demektir. Evladı için, ana babası için, akraba için, yetimler için, dullar için, garibanlar için, ezilenler için yaşamak, başkası için yaşamak.”
Dünya ve ahiret dengesini mükemmel kurdu
Güçlü bir Türkiye'nin İslam dünyasına lazım olduğunu ve tüm Müslümanların Türkiye'ye baktığını dile getiren Karataş, konuşmasına şöyle devem etti: “Peygamber efendimizin ikinci vasfı, dünya ve ahiret dengesini mükemmel kurdu. O dünyası için ahireti terk etmedi, namazı ertelemedi, haccı, zekâtı ertelemedi. Gözyaşları ile secde yerini ıslatacak kadar, topukları şişinceye kadar, rabbine yakın bir huşu ile namaz kıldı. Ama aynı peygamber, gündüz ticareti organize etti, askerini organize etti, mescitte camide beş vakit cemaate imamlık yaptı, namazını kıldırdı, ailesinin işlerine yardım etti, fakir fukaranın işlerine koşturdu. Güçlü mümin zayıf müminden hayırlıdır. Veren el alan elden üstündür. Rabbim başkasına yardım edecek gücü kuvveti bize nasip eylesin. Biraz daha makro planda düşünürsek, güçlü bir Türkiye İslam dünyasına lazımdır. Rabbim devletimize milletimize zeval vermesin. Hep bize bakıyorlar. Bunları yapacağız, ama ahireti terk etmek yok, namazdan, oruçtan, haçtan, zekâttan çalmak yok, onu da en güzel şekilde yapmak durumundayız.”
Olduğu gibi göründü, göründüğü gibi oldu
Müslüman asla yalan söylemez diyen bir peygamberin ümmeti olduğumuza işaret eden Karataş, “Allah Resulünün üçüncü vasfı, olduğu gibi göründü, göründüğü gibi oldu. Resulullah efendimiz üzülürse belli idi, sevindiğinde belli idi, endişe ettiğinde belli idi. Sevmediği bir insanla karşılaşırsa halinden belli olurdu. Yanlış birisi bir iş yaparsa hemen yüzüne yansırdı peygamber efendimizin. İçi dışı bir bir peygamberimiz vardı. Ama şimdi insanlar yüzüne karşı gülüyor, arkasından kuyu kazıyor, yüzen karşı övüyor arkasından gıybetini yapıyor. Bu Müslümanlığa yakışmaz. Peygambere benzemek, onun gibi güvenilen bir insan olmak istiyorsak, bir insanın hatası, kusuru varsa yüze karşı kırmadan, gücendirmeden söylemesini bilmeliyiz. Dostum, canım, ciğerim deyip arkandan ‘Allah kimseyi bunun eline düşürmesin' diyorsak peygambere benzemiyoruz. Rol yapıyorsun, yalan söylüyorsun. Müslüman asla yalan söylemez diyen bir peygamberimiz var bizim. Rabbim doğrulardan emin olanlardan eylesin, Muhammed'ûl Emin gibi ümmeti Muhammedi de emin sıfatıyla ahlaklandırsın, Allah'u Teâla yanlıştan, yalandan, eğrilikten, riyadan bizi muhafaza buyursun” şeklinde konuştu.
Konferansın sunuculuğunu üstlenen sanatçı Ahmet Kemal Bacak'ın okuduğu Otuz Kuş şiiri izleyicilerden büyük alkış aldı.
Rabbim hepimize güzel ümmet olmayı nasip etsin
Göksun Belediye Başkanı Hüseyin Coşkun Aydın, programın sonunda Prof. Dr. Mustafa Karataş ile sanatçı Ahmet Kemal Bacak ve programı canlı yayınlayan Aksu TV'ye teşekkür belgesi ve çiçek takdim etti.
Başkan Aydın, yaptığı teşekkür konuşmada: “Sevgili hemşehrilerim bu gece bizleri yalnız bırakmadınız, hepinize teşekkür ediyorum inşallah istifade ettik. Rabbim hepimize güzel ümmet olmayı, peygamberimizin şefaatine nail olmayı bizlere nasip etsin” dedi.
Göksun Belediyesi tarafından programa katılanlara, ‘Peygamberimizin Sünnetinde Aile' isimli kitap hediye edildi.
Vatandaşların büyük ilgi gösterdiği konferans programına, Göksun Belediye Başkanı Hüseyin Coşkun Aydın, Göksun Müftüsü Şükrü Safa, AK Parti Göksun İlçe Başkanı Mustafa Akgül, Belediye Meclis Üyeleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.