TBMM'de 28. Dönem 3. Yasama Yılı başladı
Yeni yasama yılı açılışı dolayısıyla Meclis'te geniş güvenlik önlemleri alındı. Genel Kurul salonu, açılış öncesinde bomba arama köpeği Ateş'in eşlik ettiği ekiplerce arandı. Açılış için tüm milletvekillerinin masalarına çiçek bırakıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28. Dönem 3. Yasama Yılı açılışı dolayısıyla geldiği TBMM'de törenle karşılandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yasama yılı açılışında konuştu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yeni anayasanın kutuplaştırıcı değil uzlaştırıcı, ayrıştırıcı değil birleştirici, yasakçı değil özgürlükçü olması, farklılıklarda değil ortak noktalarda buluşturması temel ve sarsılmaz ilkemizdir." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'nin 28. Dönem 3. Yasama Yılı açılışı dolayısıyla Meclis Genel Kurulundaki konuşmasında, yeni yasa yılının hayırlı olması temennisinde bulundu.
TBMM'nin 104 yıllık tarihi boyunca görev yapan milletvekillerinden hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet dileyen Erdoğan, "Büyük Millet Meclisimizin ilk Başkanı, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve Kurtuluş Savaşımızın tüm gazi ve şehitlerini bugün bir kez daha saygıyla yad ediyorum." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mayıs 2023'te milletin takdiriyle teşekkül eden TBMM'nin 28. Dönemi'nin, ilk iki yasama yılında yoğun faaliyet içerisinde bulunduğunu vurguladı.
TBMM'nin, gayretli, özverili bir çalışma dönemi geçireceğini, milletin ihtiyacı olan kanunları çıkaracağını belirten Erdoğan, yeni yasama yılının, uyum, uzlaşma, karşılıklı anlayış ve hoşgörü içinde hayırlı, bereketi, verimli bir yıl olmasını temenni etti.
Millete hizmet edecek siyasi partilere, milletvekillerine, Meclis çalışanlarına, yeni yasama yılında başarı dileyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu an çatısı altında beraber olduğumuz Türkiye Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920'de açılmış, Polatlı'dan top sesleri yankılanırken Milli Mücadele'yi sevk ve idare etmiş, İstiklal Harbimizi zafere taşımış, 29 Ekim 1923'te de Cumhuriyetimizi kurmuştur. Gerek Meclisimizin açılması gerekse Cumhuriyetimizin ilanı, milletimizin yakın tarihinde önemli dönüm noktaları olmakla birlikte, Türkiye, devlet ve parlamento tecrübesi bakımından asırlara sari bir birikime sahiptir. Şunu gururla ifade etmeliyim ki yüzyıllar boyunca onlarca devlet kurmuş olan milletimiz, 11. yüzyılda kurulan Büyük Selçuklu Devleti'nden bugüne kadar süren kesintisiz devlet tecrübesiyle, dünya üzerindeki istisnai milletlerden biridir. İnşallah, devletimiz, ebed müddet baki olacaktır. Aynı şekilde, bölge ülkeleriyle kıyaslandığında, parlamento tecrübemiz de 1876 gibi oldukça erken bir dönemde başlamış, zaman zaman inkıtaya uğrasa da günümüze kadar gelmiştir."
Meclisimiz 'gazi' ünvanını bileğinin gücüyle elde etmiştir
"Tıpkı devletimiz gibi, bir şura makamı, bir meşveret ve istişare makamı olarak Meclisimiz, milletimizin hürriyetinin ve istiklalinin somut nişanesi olarak inşallah ebed müddet var olacak, daima açık kalacak, milletimize daha nice seneler alnının akıyla hizmet edecektir" diyen Erdoğan, Kurtuluş Savaşı sırasında düşman kuvvetlerinin çok yaklaşmasına rağmen, Meclisin çalışmalarını, cesaretle, fedakarlık ve sarsılmaz bir imanla ifa ettiğinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Meclisimiz 'gazi' ünvanını bileğinin gücüyle elde etmiştir. Yine, 15 Temmuz gecesi, işgal kuvvetlerinin hain uşakları tarafından ele geçirilmeye çalışılan ve bombalanan Meclisimiz, milletvekillerimizin kahramanca direnişi sayesinde hem milletimize cesaret vermiş hem kendisini savunmuş, böylece 'gazi' ünvanını bir kez daha teyit etmiştir." ifadesini kullandı.
Meclis'in, 104 yıllık tarihi boyunca, şartların en çetin olduğu dönemlerde bile bir çözüm yolu, bir çıkış yolu bulmayı başardığına işaret eden Erdoğan, TBMM'nin, tüm zorluklara rağmen "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" şiarına hakkıyla sahip çıktığını kaydetti.
Erdoğan, "Yine bu Meclis, milletimizin ufkunu genişletecek, barışı ve demokrasiyi güçlendirecek, ekonomik büyüme ve refaha, en önemlisi de özgürlüklere daha fazla alan açacak, Cumhuriyet tarihimizin en kuşatıcı anayasasını yapma tecrübesine, bilgisine ve kudretine ziyadesiyle haizdir. 12 Eylül askeri darbesi sonrasında, silahların gölgesinde milli iradeye dayatılan mevcut anayasa, Meclisimiz ve milletimize biçilmiş dar bir gömlektir." değerlendirmesinde bulundu.
Yeni anayasanın hazırlık sürecinde her türlü fikre saygı duyarız
1982'den itibaren yapılan 20'den fazla değişikliğin, milletin mevcut anayasadan memnuniyetsizliğini açıkça gösterdiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:"Bir nevi 'yamalı bohçaya' dönen 82 Anayasası'nın miadı artık dolmuştur. Türkiye'nin, 21. yüzyılda, büyük hedef ve iddialarını gerçekleştirmesi, ancak yeni, uzlaşmacı, özgürlükçü, katılımcı, sivil bir anayasa ile mümkündür. Demokrasimizin yeni anayasa ihtiyacının günden güne kendini daha fazla belli ettiğini görüyoruz. Burada şu hususu da açık yüreklilikle ifade etmek arzusundayım; AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak yeni anayasayla ilgili olarak elbette biz kendi hazırlıklarımızı, hem de çok titiz bir şekilde yapıyoruz. Ama bu demek değildir ki diğer tüm fikirlere kapımızı kapatıyoruz. Yeni anayasanın hazırlık sürecinde her türlü fikre saygı duyarız, her düşünceyi ilgiyle dinleriz, her yapıcı teklifi hayırhahlıkla değerlendiririz. Yeni anayasanın kutuplaştırıcı değil uzlaştırıcı, ayrıştırıcı değil birleştirici, yasakçı değil özgürlükçü olması, farklılıklarda değil ortak noktalarda buluşturması temel ve sarsılmaz ilkemizdir."
Milleti ve devleti birbirinden ayrı düşünmenin mümkün olmadığının altını çizen Erdoğan, "Millet varsa devlet vardır, devlet varsa millet varlığını idame ettirir." sözlerini sarf etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin milletin üzerinde olmadığını, milletin de devletsiz ayakta ve hayatta kalamayacağını belirtti.
"Ne devletimizin zayıflatılmasına ne milletimizin bu yolla ayrıştırılmasına eyvallah etmeyeceğimiz bilinmelidir" ifadesini kullanan Erdoğan, milletin refah ve huzurunun, daha fazla hürriyetin, devleti daha da güçlendireceğini söyledi.
Yeni anayasanın, devleti ve milleti ayrı yerlere koyan değil, devlet ile milleti buluşturan, kucaklaştıran, kaynaştıran niteliklere haiz olması gerektiğini dile getiren Erdoğan, şu görüşleri paylaştı: "Şuna tüm kalbimle inanıyorum; milletin muazzez iradesini temsil eden insanlar olarak insanımızın hiçbir ferdini dışlamadan, hiçbir ferdin özgürlüğünü kısıtlamadan, azami müştereklerde buluşturan bir anayasayı yazabilir, yapabilir, Allah'ın izniyle bu yüce Meclis eliyle hayata geçirebiliriz. Yeni yasama yılında, milletimizin ve Meclisimizin, yeni bir anayasa inşası için daha fazla gayret göstereceğine inancımız tamdır. Biz, bugüne kadar her fırsatta dile getirdiğim gibi yeni anayasa sürecinde yapıcı davranmaya devam edeceğiz. Bugün bir kez daha tüm partileri ve milletvekillerini, toplumumuzun tüm kesimlerini, Türk demokrasisini yeni ve sivil bir anayasa ile taçlandırma mücadelemize omuz vermeye davet ediyorum."
Erdoğan, TBMM'nin 28. Dönem 3. Yasama Yılı açılışı dolayısıyla Meclis Genel Kurulundaki konuşmasında, tıpkı tabiat gibi toplumlar ve devletlerin de bir düzene, nizama, bir sisteme sahip olduğunu belirterek, "Esasen, düzen, devletin ve milletin temel direğidir. Düzeni sağlayan kanundur. Kanunun ruhu ise adalettir. Adalet mülkün temelidir." diye konuştu.
Bir devleti var eden ve ayakta tutanın adalet olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Milleti huzur, refah ve güvenlik içinde tutan adalettir. Devleti her türlü tehditten koruyacak olan adalettir. Ekonomiyi büyütecek, eşit dağılımı sağlayacak, çalışanı, çalıştıranı, üreticiyi, tüccarı, sanayiciyi mutlu edecek olan yine adalettir. Suçlu ile masum birbirinden ayırt edilmezse suçlu elini kolunu sallayıp gezerken, masum cezalandırılırsa adalet sarsılır, adalet sarsılırsa devlet sarsılır, devlet sarsılırsa milletin bekası tehlikeye girer." ifadelerini kullandı.
Kolluk kuvvetleri ve yargı camiasının, adaletin tecellisi için çok büyük bir gayret ve özveriyle çalıştığını söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu: "Bu vesileyle geçtiğimiz hafta menfur bir saldırı neticesi şehit edilen polis kızımız Şeyda Yılmaz başta olmak üzere, tüm şehitlerimize aziz milletim adına minnet duygularımı ifade etmek istiyorum. Sınırlarımız içinde ve dışında canları pahasına mücadele eden güvenlik güçlerimizin her birini 'Rabbim muhafaza buyursun' diyorum. Polisiyle jandarmasıyla bütün emniyet teşkilatımıza, bu yüce çatı altında, bu önemli günde tüm milletimiz adına şükran duygularımızı ifade ediyor, en kalbi selamlarımızı gönderiyorum. Aynı şekilde, vatanımızı her türlü harici tehdide karşı koruyan kahraman ordumuzun yiğit mensuplarına da teşekkürlerimizi ifade ediyorum."
Emniyet güçlerinin de silahlı kuvvetlerin de kanunların kendilerine çizdiği sınırlar dahilinde, hukuk ve demokrasi çerçevesinde vazifelerini ifa etmeyi sürdüreceklerini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti: "Düzen, yani hukuk, yani adalet, devletimizin ve milletimizin temel dayanağıdır, temel direğidir. Askerimizin ve kolluk birimlerimizin güven içinde kalması için devletimiz her türlü fedakarlıkta bulunmaktadır, imkanlar ölçüsünde daha fazlasını da yapacaktır. Kanun ve düzen dışına çıkanlar ise adaletin tesisi, devletimizin bekası adına, hiç tereddüt edilmeksizin yargı karşısına çıkacaklardır."
Hiç kimse yargı camiamızı yıpratmaya kalkışmamalıdır
Yargı mensuplarının da görevini kanunlar ve hukuk çerçevesinde yerine getirdiğini hatırlatmak istediğini belirten Erdoğan, "Mevcut kanunları uyguladıkları ya da kanunların sınırları içinde kaldıkları için hiç kimse yargı camiamızı yıpratmaya, gündeme gelmek uğruna mahkemelerimizi baskı altına almaya kalkışmamalıdır. Yargı mensuplarımız ile Türk milleti adına karar veren mahkemelerimizin tehdit edilmesine hiçbirimiz müsaade etmemeliyiz." diye konuştu.
Adalet ve güvenlik hizmetlerimizin standardını daha da yükselteceğiz
Polisin, jandarmanın, savcı ve hakimlerin, suçu önleme, suçu cezalandırma, karar ve infaz konusunda sıkıntıları varsa şüphesiz bunun evvelemirde kanunların konuşulmasını gerektirdiğini söyleyen Erdoğan, kanun koyucunun ise millet adına Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Meclisimiz, yeni yasama yılında, suçun önlenmesine, infaz ve ıslah konusuna daha fazla eğilmeli, milletimizin giderek yükselen taleplerine daha çok kulak vermelidir. Bakanlıklarımız ve kurumlarımızla Meclisimizin bu hususta daha hassas bir yaklaşım içinde olacağına yürekten inanıyorum. Yürütme ve yasama organları olarak inşallah el birliği içinde çalışarak adalet ve güvenlik hizmetlerimizin standardını daha da yükselteceğiz." ifadelerini kullandı.
İstikrar ve reform programımız meyvelerini veriyor
Asrın felaketi olan 6 Şubat depremlerine ve bölgedeki sıcak çatışmalara rağmen ekonomide belirlenen hedeflere kararlılıkla ilerlediklerini kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "14-28 Mayıs seçimleri sonrasında uygulamaya başladığımız istikrar ve reform programımız meyvelerini veriyor. Ekonomi programımızda, Meclisimizin de desteği ile son bir yılda önemli mesafe katettik. Geçen yıl gündemimizin üst sıralarında yer alan birçok meseleyi geride bıraktık ve bırakıyoruz. Burada fikir vermesi açısından bazı rakamları sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum. Merkez Bankamızın geçen sene mayısta 98,5 milyar dolar olan brüt rezervleri, bugün 156 milyar doları aşarak Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Bugün şunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliyoruz: Hamdolsun Türkiye'nin artık rezerv meselesi yoktur. Bir diğer kronik sorunumuz olan cari açığı sürdürülebilir bir düzeye çektik. Geçen yıl 57 milyar dolar olan cari açık, gayretlerimiz neticesinde, temmuzda 20 milyar doların altına indi. 2023'te ihracatımız 256 milyar dolarla rekor kırdı. İhracattaki güçlü performansımız 2024'te de devam ediyor. Yıllık ihracat ağustosta 262 milyar dolarla tarihimizin zirvesine çıktı. Turizmde, 2023 yılını rekor ziyaretçi sayısı ve geliriyle kapattık. Bu sene 60 milyon turist sayısı, 60 milyar dolar turizm geliri hedefliyoruz, inşallah bu hedefimizi de tutturacağız. Son bir yılda 1 milyon 105 bin ilave istihdam imkanı oluşturduk. Milli gelirimiz 1 trilyon dolar sınırını geçerek, 1 trilyon 119 milyar dolara ulaştı. Böylece, milli gelirde çok kritik bir psikolojik eşiği aşmayı başardık. 2024 yılında kredi notu üç büyük kuruluş tarafından artırılan tek ülke Türkiye oldu."