Toplumumuzun kanayan yarası, çocuk istismarı!
Bugün biz çok sevdiğimiz bir arkadaşımızla kafenin birinde kahvelerimizi keyifle yudumlarken; bir çocuk şeker vaadiyle oyun oynadığı evinin kapısının önünden karanlık, hizbe bir kuytuya kaçırıldı.
***
Bugün biz evlerimizde kaygısızca oturmuş, evlatlarımız gözlerimizin önünde en masum halleriyle evcilik oynuyor ve büründükleri anne-baba rolüyle bizlere tatlı tatlı gülümsüyorken; sokakta mendil satan çocuklardan biri kandırılıp dar bir sokağa götürüldü.
***
Bugün biz başımızı yastığa gömüp huzurla uykuya dalıyorken; sokağa atılmış bir çocuk elinde zararlı bir madde ile küçücük yaşında büyümeye zorlandı.
***
Bugün biz evlatlarımıza tam bir ebeveyn gibi yaklaşıyorken; tertemiz bir çocuk, bir yerlerde sapkın, hasta ruhlu bir ebeveyni veya akrabası tarafından ensest bir ilişkiye maruz bırakıldı.
***
Bugün biz huzurla büyüsün diye her şeyden ve herkesten gözümüz gibi sakındığımız evlatlarımızı korumak için seferber iken; bir yavrucak, hiç bilmediği yerlerin birinde savunmasızca katledildi.
***
30 yaşındayım, anne değilim fakat bu ve buna benzer haberleri her okuduğumda veya duyduğumda en az bir anneninki kadar yüreğim yanıyor. O yavrucağın annesiymişim gibi düşünmeye başlıyor, empati kuruyorum. Her çocuk istismarı haberinde gözlerim doluyor. İçimden telkin edici sözler sarf etmek geçse de; bu acıyı ben dahi yaşıyor, içimde hissediyorsam o anne ve baba kim bilir ne haldedir, diyorum. Bir türlü kendime gelemiyorum.
***
Bir türlü kendimize gelemiyoruz.
***
Çocuklarımız bizim geleceğimiz. Yarınımız. Işığımız. Bugün ülkemiz için iyi bir şeyler yapmak istiyorsak, işe önce çocukları eğiterek başlamalıyız. Sadece eğitmek yeter mi peki? Yetmez. Onları sonsuz bir sevgi ile kucaklamalıyız. Ailesi tarafından huzurlu bir ortamda, sevgiyle büyütülmüş bir çocuk, ilgiyi asla çevreden beklemez. Çünkü o yeterince sevilmiş ve değer görmüştür. Özgüveni yüksektir. Kimseye kanmaz, kimse tarafından kandırılıp kaçırılamayacak kadar olgun ve aklı başındadır.
***
Yaşları küçük olanlar başka. Bir meleğe kıyar mı insan? Çocuğa el uzanır mı? Uzanan o elleri mahşerde ne yapar Yaradan? Mahşere kalmalı mıdır cezası? Allah elbet soracak, peki ya dünya hukuku?
***
Adaletin cevabı, bu sapkın ve hasta ruhlu varlıklara hiç gecikmeden verilmelidir. Dünyayı masum bir çocuğun gülüşü kurtaracaksa eğer, bu ve benzeri konular gerekirse her gün gündemimizin bir parçası haline getirilmeli ve caydırıcı cezalar hazırlanmalıdır.
***
Gün, birlik olma günü. Çocuklarımızı sevme ve onlara değer verme günü. Her çocuk özeldir ve özel olduğunu hissetmelidir. Bir çağ aşılacaksa, önce çocuklarımızı emniyete alarak başlanmalıdır. Üzülerek söylüyorum ki devir, çocukken acıkınca komşudan salçalı ekmek alıp yediğimiz devir değil. Endişeliyim, o günler bir daha gelmeyecek ve konunun ehemmiyetinden komşumuza evladımızı emanet edemeyecek kadar çaresiz ve bitap düşeceğiz.
***
Denklem basit, çözümü de var. Çocuk, çocukluğunu sağlıklı bir şekilde yaşamadan sağlıklı bir erişkin olamaz. Sağlıklı olmayan erişkinden de sağlıklı ebeveyn olamaz. Dolayısıyla insan olabilmenin ve insanca yaşayabilmenin yolu sağlıklı ebeveyn olabilmekte gizli. Bu ise ancak ve ancak çocukları eğitmek ve sevmekle ilişkilidir.