Türkiye ekonomisi ilk çeyrekte pozitif ayrıştı

Türkiye ekonomisi geçen yılın son çeyreğindeki yüzde 6'lık güçlü büyümenin ardından, bu yılın ilk çeyreğinde de yüzde 4,5 büyüyerek, diğer ülkelere göre pozitif ayrıştı.

Dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, ilk çeyrekte pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinde daralmaları beraberinde getirdi. Küresel ticaretin ve üretimin sert düşüş gösterdiği ortamda Türkiye ekonomisi, piyasa beklentilerinin altında kalsa da ilk çeyrek itibarıyla yüzde 4,5 büyüdü.

Özellikle mart ayının ikinci yarısından itibaren ekonomik aktivitede koronavirüs salgının etkilerinin görülmeye başlanması, ikinci çeyrekte ekonomik daralmada çift haneli oranların görebileceği beklentilerini artırdı.

Salgın nedeniyle dünya genelinde ölüm artış hızındaki düşüş eğilimi ve karantina tedbirlerinin kaldırılmaya başlanmasıyla küresel risk iştahının yılın ikinci yarısında artması bekleniyor.

Türkiye'de ekonomik aktiviteyi destekleyici yönde alınan önlemlerin ve normalleşme adımlarının etkisiyle yılın ikinci yarısında büyümenin toparlanmaya başlayacağı ve son çeyrekte potansiyel büyüme rakamlarının görüleceği tahmin ediliyor.

Dış talep koşullarında da yaşanacak iyileşmenin yanı sıra turizm tarafından gelecek katkının da büyüme rakamlarını yukarı taşıyacak başlıca faktörler olması öngörülüyor.

Ekonomistler, dünya genelinde koronavirüste 2. dalganın gerçekleşmemesi ve küresel risk iştahındaki olumlu gidişatın sürmesi durumunda Türkiye ekonomisinin sınırlı daralma ya da yüzde 1'e yakın bir büyüme ile yılı tamamlayabileceğini tahmin ediyor.

"Büyümeyi getiren 3 unsur"

Albaraka Türk Başekonomisti Ömer Emeç, Türkiye ekonomisinin ilk çeyrekteki yüzde 4,5'lik büyümeyle diğer ülkelerden daha pozitif ayrıştığını söyledi.

Bu pozitif ayrışmada 3 temel hususun rol oynadığını beliren Emeç, "Birincisi, koronavirüsün ve dolayısıyla etkilerinin Türkiye'de daha geç görülmesi ve bundan ötürü firmaların üretime daha uzun bir süre devam edip stok biriktirmeleri, ikincisi 2019 yılının oluşturduğu baz etkisi, üçüncüsü ise 2019 yılının özellikle ikinci yarısı ile birlikte Türkiye'de faizlerin hızla aşağı gelmesi ve büyümeyi desteklemesi." ifadelerini kullandı.

Emeç, mart ayının son iki haftasında koronavirüs kaynaklı daralmanın derin olduğunu sinyalleyen bir büyüme rakamıyla karşılaşıldığına dikkati çekti.

Özellikle ocak, şubat ve mart ayının ilk iki haftası çok daha pozitif sinyaller ve rakamların söz konusu olduğunu kaydeden Emeç, şunları kaydetti: "Bu bağlamda, trend mart ayının son iki haftasında da devam etseydi, daha yüksek büyüme rakamları ile karşılaşacaktık. Bununla birlikte, koronavirüs etkilerinin daha sert hissedildiği ikinci çeyrekteki rakamlar maalesef daha derin olacaktır. Haziran ayındaki gidişata da bağlı olarak ikinci çeyrekte yüksek ihtimalle çift haneli daralma rakamları göreceğiz. Ancak bu noktada bir pozitif gelişme, ilk çeyrekte büyümeyi ciddi şekilde aşağı çeken dış ticaretteki durumun, bizim ihracat partnerlerimizin de bizimle aynı zamanlarda ekonomilerini açmaya başlaması ile ilk çeyrekteki kadar kötü olmama ihtimalinin varlığı. İkinci yarı yılda ise kademeli başlayan ve özellikle yılın son çeyreğinde ivmelenecek bir büyüme ile karşılaşabiliriz.

Ancak, toplamda yılın genelini, turizm sektöründeki toparlanmanın hızına bağlı olmakla birlikte negatif büyüme rakamları ile kapatacağız gibi görünüyor. Eğer toparlanma hızlı gerçekleşirse, yıl genelini sıfır ile bir arasında çok küçük pozitif rakamlarla da olsa pozitif tamamlamamız, düşük de olsa ihtimaller dahilinde. Bu bağlamda her ne kadar sonbahar itibarıyla koronavirüste bir ikinci dalga ihtimali olsa da, küresel olarak ekonomilerin bu dalgaya ilkindeki kadar hazırlıksız yakalanmayacak olması ve halkların tedbirler noktasında daha tecrübeli olacak olması nedeniyle ekonomilerin tamamen kapanacağı bir senaryoyu çok düşük bir ihtimal olarak değerlendiriyoruz, ancak riskler arasında yer aldığı da açık."

Bakmadan Geçme