Türkiye'nin kalkınma yolculuğu, özel sektörün işbirliği ile mümkün
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan, İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) Meclis Toplantısı'na iştirak etti. Burada bir konuşma yapan Bakan Işıkhan, toplantı vesilesiyle Türkiye'nin geleceğine dair atılan önemli adımları, dönüşümleri ve çalışma hayatındaki vizyonu ile ilgili istişare etmek istediğini ifade etti.
Işıkhan, Türkiye ekonomisinde fiyat istikrarını sağlamak, büyüme potansiyelini daha da artırmak ve uluslararası alanda rekabet gücünü pekiştirmek amacıyla 2025-2027 Orta Vadeli Programı açıkladıklarını hatırlatarak, “Orta Vadeli Program, makroekonomik hedefler ile ekonomik ve sosyal alanlarda izlenecek çatı politikalarımızı açıklarken; ülkemizin ekonomik yönetimine dair güçlü bir yol haritası sunuyor. Özellikle enflasyonla mücadele, cari açığın kontrol altına alınması ve sürdürülebilir büyüme hedeflerine odaklanıyor. Bu çerçevede iş dünyamızın ihtiyaç duyduğu yatırım ortamının iyileştirilmesi, finansman kaynaklarına erişimde ve vergi sisteminde yapılacak düzenlemeler ile cari dengeyi korurken üretim ve istihdamın daha da artırılmasını hedefliyoruz” diye konuştu.
Türkiye'nin ekonomik kalkınma yolculuğu, özel sektörün dinamizmi ve kamu yönetiminin vizyoner politikaları ile mümkün olacaktır
Bu bağlamda, istihdam politikalarının da güçlendirildiğine vurgu yapan Bakan Işıkhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Son yıllarda işgücüne katılım oranında kaydettiğimiz artış ve istihdam alanındaki başarılarımız, bu konuda attığımız adımların doğru olduğunu kanıtlar niteliktedir. Kadınların, gençlerin ve dezavantajlı grupların işgücüne katılımını teşvik eden politikalarımızın sonuçlarını sahada net bir şekilde görüyoruz. Bunu sağlamak için son dönemde önemli adımlar attık. Kadın, genç ve Mesleki Yeterlilik Belgesi olanların İstihdam Teşvikini uzattık. Asgari Ücret Desteğini 700 liraya çıkardık. Aktif İşgücü Programlarımızdaki yükümlülükleri, işverenlerin lehine kolaylaştırdık. Kısa Çalışma Ödeneğinde yararlanma şartlarını azalttık. Kadınların işgücüne katılımını artırmak için İş Pozitif programını devreye aldık. Meslek Lisesi Mezunlarına kendi mesleklerindeki işbaşı eğitim programlarına katıldıkları takdirde, asgari ücretin yüzde 30 fazlasını ödemeye başladık. Biliyoruz ki, Türkiye'nin ekonomik kalkınma yolculuğu, özel sektörün dinamizmi ve kamu yönetiminin vizyoner politikaları ile mümkün olacaktır.”
Toplumun her kesimini iş hayatına kazandırmak ve neticesinde Türkiye'nin ekonomik büyümesini sürdürülebilir kılmak istiyoruz
Işıkhan, değişen ekonomik ve sosyal dinamiklere uyum sağlamak için kamu olarak özel sektöre rehberlik etmenin ve ihtiyaç duyulan dönüşümün öncüsü olmanın en önemli görevlerinden biri olduğunu belirterek, “Önümüzdeki dönemde de hayata geçireceğimiz program ve projelerle, istihdamı artırmaya ve işgücümüzü daha nitelikli hale getirmeye devam edeceğiz. En son geçtiğimiz hafta; yine Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın katılımıyla İşgücü Uyum Programını başlattık. Bu programdan işgücüne katılmayan işsizler, kadınlar, öğrenciler gibi çalışma hayatında dezavantajlı kesimler özellikle faydalanacak. Katılımcılar programa devam ederken aynı zamanda da bir işte çalışabilecek. Bu programla, İşgücüne katılımı ve istihdamı artırmak, toplumun her kesimini iş hayatına kazandırmak ve neticesinde Türkiye'nin ekonomik büyümesini sürdürülebilir kılmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin en değerli kaynaklarından birinin, hiç şüphesiz insan gücü olduğuna dikkati çeken Bakan Işıkhan, şöyle devam etti: “Bu insan kaynağı, bizim için büyük bir potansiyeli içinde barındırıyor ve bu potansiyeli doğru şekilde kullanmanın, yalnızca bugünün değil, geleceğin güçlü Türkiye'sini inşa etmekte önemli bir rol oynadığını biliyoruz. Genç, dinamik ve yetenekli nüfusumuzdan maksimum düzeyde faydalanmamız gerektiğinin bilincindeyiz. Sizlerin ve tüm iş insanlarımızın en büyük ihtiyaçlarından birinin, nitelikli ve çalışma hayatına uyum sağlamış insan kaynağı olduğunu biliyoruz. İşgücü Uyum Programı'nın en temel hedeflerinden biri, üretimden uzak kalan insanlarımızı yeniden çalışma hayatına kazandırarak, ekonomiye aktif bir şekilde katılmalarını sağlamaktır. Bu programımızın, tekrar hayırlı olmasını diliyorum.”
Dünyada tüm alanlar gibi işgücü piyasası da dönüşüm içinde, bu dönüşümü kavrayıp, çağı yakalamamız gerekiyor
Işıkhan, teknoloji ve dijitalleşmenin hızla ilerlediği bir çağda, işgücünün ve işverenlerin bu yeni gerçeklere uyum sağlamasının kaçınılmaz hale geldiğine değinerek, “Yalnızca işveren merkezli bir bakış açısıyla; iktisatta tam istihdam denen seviyeye doğru yaklaşmamız pek mümkün görülmemektedir. Kanıksanmış faktörler dışında artık insanların çalışma hayatına ve işgücüne katılımını etkileyen birçok farklı etkenler bulunmaktadır. Çalışma koşullarının iyileşmesi ve daha cazip hale getirilmesi, çalışanlara gelişim ve kariyer fırsatları sunmak, performans ve başarıyı ödüllendirmek, çalışanın iş- yaşam dengesini kurabilmesi gibi birçok faktör işgücüne katılımı etkilemektedir. Dünyada tüm alanlar gibi işgücü piyasası da dönüşüm içinde. Bu dönüşümü kamu olarak bizler, özel sektör olarak sizler; iyi kavrayıp çağı yakalamamız gerekiyor” dedi.
İstanbul Ticaret Odası gibi kuruluşların katkıları ve işbirliğinin büyük önem taşıdığını ifade eden Bakan Işıkhan, şunları kaydetti: “Bu dönüşümü hep birlikte anlayıp desteklememiz, ülkemizin istihdam kapasitesini daha da artıracak ve iş dünyamızın küresel rekabetteki gücünü pekiştirecektir. Bunun yanında teknoloji, dijitalleşme, yeşil ekonomi, sürdürülebilirlik gibi kavramlar artık iş hayatının ve üretim süreçlerinin ayrılmaz birer parçası haline geldi. Sanayimizin, ticaretimizin ve ekonomimizin dijitalleşme süreçlerine daha etkin şekilde entegre olabilmesi için kapsamlı stratejiler geliştirmeliyiz. Ayrıca, yeşil ekonomiye geçiş, enerji verimliliği ve çevre dostu politikalar da önümüzdeki yıllarda hem ülkemizin hem de küresel ekonominin şekillendirici unsurları olacak. Bu bağlamda özel sektörün desteği ve uyumu, ülkemizin bu yeni ekonomik modellere hızlı bir şekilde ayak uydurmasında büyük rol oynayacaktır. Tüm bu hedefler doğrultusunda, devlet olarak her zaman sizlerin yanındayız.
Mücbir sebep halini 30 Kasım'a kadar uzatmış bulunuyoruz
Güçlü bir ekonominin, güçlü bir iş dünyası ile mümkün olduğunun altını çizerek, “Bu nedenle kamu-özel sektör iş birliğini daha da güçlendirmek ve birlikte daha büyük başarılara imza atmak için kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz. Bildiğiniz gibi deprem bölgesinin yeniden ayağa kalkması için tüm imkanlarımızı seferber ettik. Depremden sonra hem işverenlerimizin hem de çalışanlarımızın bu zorlu süreçten en az zararla çıkmalarını sağlamak adına mücbir sebep hali ilan ederek SGK Primleri için beyanname ve ödeme sürelerini erteledik, sağlık hizmetlerinde katılım paylarının alınmamasını sağladık. Bölgedeki ekonomik faaliyetlerin tekrar canlanması, ticaretin normale dönmesi ve üretimin devam edebilmesi için tüm adımları atmaya devam ediyoruz. Bu kapsamda mücbir sebep halini 30 Kasım'a kadar uzatmış bulunuyoruz. Türkiye'nin her bölgesi, ekonomik büyümemizin ve refahımızın bir parçasıdır. Deprem bölgesinin kalkınması, Türkiye'nin genel ekonomik performansını da doğrudan etkileyecektir” bilgilerini aktardı.