Türkiye, tüm mazlumların küresel platformdaki sesi oldu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı'nın ardından basın açıklaması yaptı.

Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ekonomiden güvenliğe, dış politikadan ticarete pek çok konuyu istişare ettiğimiz bir kabine toplantımızı daha tamamlamış bulunuyoruz. Kabine toplantımıza katkı veren tüm bakanlarımıza ve bürokratlarımıza teşekkür ediyor, aldığımız kararların ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Bu devlet hiçbir ayrım yapmadan tüm kurumlarıyla milletindir

Burada bir hususu özellikle dikkatlerinize getirmek istiyorum. Son yıllarda, bilhassa 15 Temmuz gecesi sergiledikleri yürekli duruş akabinde diyanet teşkilatımıza yönelik sinsi bir kampanya yürütülüyor. 28 Şubat döneminden gayet hatırladığımız faşizan manşetlerin tekrar atılmaya başlanması bu linç kampanyasının bir parçasıdır.

Şunun bilinmesini isterim. Bu devlet hiçbir ayrım yapmadan tüm kurumlarıyla milletindir. Devletin sahibi, hangi inanca, kökene, siyasi görüşe mensup olursa olsun 85 milyonun tamamıdır. İnsanımızın kılık kıyafetinden dolayı devletin belli kurumlarına giremediği dönemler artık sona ermiştir. İnsanımızın başörtüsünden, saçından, sakalından, çarşafından dolayı ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğü günler artık mazide kalmıştır.

23 yıldır güven veren ve erişilebilir adalet hedefimizden asla kopmadık

Adalet hizmetlerinde ülkemizi hak ettiği yere getirmek için yoğun gayret sarf ediyoruz. 23 yıldır güven veren ve erişilebilir adalet hedefimizden asla kopmadık. 2002 yılında 9 bin civarında olan hâkim, savcı sayımız, 15 Temmuz'da yaşadığımız ihanete rağmen, yaklaşık 3 kat artışla bugün 25 bini geçti. Nicelikle beraber niteliğin de arttırılmasına öncelik veriyoruz. İlk kez bu sene uygulamaya geçirdiğimiz yardımcılık müessesiyle hâkim ve savcı adaylarımızın usta çırak ilişkisi içinde mesleğe daha donanımlı bir şekilde hazırlanmasını amaçlıyoruz. Yeni modelle akademideki eğitimlerine başlayan bin 76 hâkim ve savcı yardımcımızı tekrar tebrik ediyor, hepsine başarılar diliyorum.

85 milyonun emniyeti için fedakârca çalışan güvenlik kuvvetlerimizle gurur duyuyoruz

85 milyonun emniyeti, huzuru, ülkemizin birlik ve beraberliği için fedakârca çalışan güvenlik kuvvetlerimizle gurur duyuyoruz. Jandarma ve emniyet teşkilatımızın emrine verdiğimiz 7 bin 204 yeni aracın özellikle asayiş ve trafik hizmetlerinde kendilerine çok ciddi kolaylık sağlayacağına inanıyorum.

Verimli istişarelerimiz oldu

Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulu'na iştirak etmek üzere gittiğimiz New York'ta dört gün boyunca oldukça verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Düşünce kuruluşlarından, Türk-Amerikan toplumu temsilcilerine, uluslararası yatırımcılardan, devlet ve hükûmet başkanlarına kadar çok çeşitli kesimlerle bir araya geldik.

New York'u her ziyaretimizde görenleri kendine hayran bırakan böyle bir eseri ülkemize kazandırmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Ana muhalefet partisinin devrik, eski genel başkanının Türkevi'nden niçin bu kadar rahatsız olduğunu da açıkçası anlayamıyoruz. Türkevi binamız, tıpkı şu an çatısı altında olduğumuz Cumhurbaşkanlığı Külliyemiz gibi, 85 milyonundur, 85 milyonunun iftihar vesilesidir. Kapısı da milletin evi gibi Türk milletinin her bir ferdine açıktır. Bunda ayıplanacak, eleştirilecek bir durum da göremiyoruz. Türkiye'nin başarılarına sevinmek yerine bundan gocunanları bugün bir kez daha milletimizin vicdanına havale ediyoruz.

Türkiye, tüm mazlumların küresel platformdaki sesi hâline gelmiştir

24 Eylül Salı günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na hitap ettim. Hitabımda, İsrail'in Gazze halkına uyguladığı soykırım başta olmak üzere, bölgemizdeki çatışmalara ve zulümlere özellikle dikkat çektim. Küresel barış ve güvenliğin beş ayrıcalıklı ülkenin keyfine bırakılmaması gerektiğini ‘Dünya 5'ten Büyüktür' şiarımızla tekrar ifade ettim. Yine konuşmamızda Türkiye'nin dış politika vizyonuna dair kapsamlı bir ufuk turu yaptık.

Tüm görüşmelerimde yaklaşan kış mevsimi öncesinde insanlık olarak Filistin halkına yönelik yardımlarımızı artırmamız gerektiğini dile getirdim. Gerek Genel Kurul salonunda gerekse daha sonraki görüşmelerimizde aldığımız tepkiler son derece olumluydu. Verdiğimiz mesajlarla bir kez daha insanlığın ortak vicdanına tercüman olduğumuzu gördük. Türkiye bugün özgürlük için, adalet için, hak ve hakkaniyet için mücadele eden tüm mazlumların küresel platformdaki sesi hâline gelmiştir. Bundan ülkemiz ve milletimiz adına onur duyuyoruz.

Yardımlarımızı devam ettireceğiz

Lübnan Başbakanı Sayın Mikati'yle görüşmemizde Türkiye'nin güçlü desteğinin yanlarında olduğunu çok net biçimde söyledim. İlk etapta acil ilaç ve tıbbi malzeme yardımımızı bölgeye süratle gönderdik. 30 ton insani yardım malzemesi çarşamba günü Beyrut'a ulaştı. Güvenlik şartları el verdiği ölçüde yardımlarımızı devam ettireceğiz. Tabii İsrail'in, sivil asker ayrımı gözetmeden sürdürdüğü saldırılara bağlı olarak Lübnanlı kardeşlerimizin ihtiyaçları da katlanarak artıyor. Şimdiden 1 milyona yakın Lübnanlı sivil yerlerinden edildi. Milletimizin yüz akı olan sivil toplum kuruluşlarımız zor koşullara rağmen sahadalar, insani yardım noktasında ellerinden geleni yapıyorlar.

Müslümanlar olarak zulmü engelleme noktasında tüm dünyaya liderlik yapmamız gerekiyor

Burada şunu da söylemek durumundayım. Bu süreçte tabii ki asıl olan İslam dünyasının tavrıdır. Gazze, Batı Şeria ve Lübnan'da yaşanan zulme en büyük tepkiyi İslam ülkeleri vermelidir. Müslümanlar olarak zulmü engelleme ve mazluma el uzatma noktasında bizim tüm dünyaya liderlik yapmamız gerekiyor. Kardeşlerimize önce biz sahip çıkmazsak başkalarının destek olmasını zaten bekleyemeyiz. Ancak bu konuda ilk günden beri maalesef ciddi bir zafiyet yaşanıyor.

İsrail hükûmetini Hamas'ın kabul ettiğini açıkladığı ateşkese zorlayacak ekonomik, ticari ve diplomatik adımlar atılmıyor. Bu atalet karşısında üzüntü duyduğumuzu özellikle söylemek isterim. Oysa bugün merhum Cahit Zarifoğlu'nun o veciz ifadesiyle, ‘Filistin, her mümin kulun önündeki bir sınav kâğıdıdır.' Bugün Filistin ve Lübnan'a sahip çıkmak insanlığa sahip çıkmak, barışa, farklı inançların bir arada yaşama kültürüne sahip çıkmak demektir. Bugün İsrail, katliam politikalarıyla nesiller boyu devam edecek husumet tohumları serpmekte, ona destek verenler de bu suça ortak olmaktadır. İsrail, dozunu arttırdığı devlet terörüyle sadece uluslararası hukuka olan inancı değil, kendisine destek veren ülkelerin itibarını da yok etmektedir. Gözünü kan ve nefret bürümüş bir avuç radikal siyonist, bölgemizi ve tüm dünyayı ateşe atmaktadır.

Düzensiz göç akınlarına karşı tedbirlerimizi alıyoruz

Bugünkü kabine toplantımızda İçişleri Bakanımızın, Sanayi ve Teknoloji Bakanımızın ve Ticaret Bakanımızın sunumlarını dinledik. Göç yönetimiyle ilgili yürütülen çalışmaları kapsamlı bir şekilde ele aldık. Düzensiz göçü kaynağında engellemeye dönük çabalarımız sürüyor. Ülkemizdeki sığınmacıların güvenli, onurlu ve gönüllü geri dönüşlerine dair eylem planımıza tüm paydaşlarla istişare içinde çalışıyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi, bu ülkeye bir daha Boraltan Köprüsü utancını yaşatmadan, kardeşlik hukukumuza halel getirmeden, ülkemizin ticari ve ekonomik çıkarlarına zarar vermeden bu hassas süreci çok boyutlu bir şekilde yönetiyoruz ve yöneteceğiz. Yeni düzensiz göç akınlarına karşı tedbirlerimizi de sınır ötesinde alıyoruz.

Bakmadan Geçme