Bahçeli: 'Adil ve yaşanabilir dünyanın kurucu gücü Türkiye olacaktır'
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, siyaseti gelişigüzel, vakit doldurmak maksadıyla yapmadıklarını hakka inandıklarını ve halkla yekvücut olduklarını söyledi.
Kahramanmaraş 19 Kasım-
"Bir ve Birlikte Hilale Doğru Türkiye Toplantıları" kapsamında Anadolu'yu dolaştıklarını, vatandaşlarla sıkı diyaloglar kurduklarını ve gönüller arası mekik dokuduklarını dile getiren Bahçeli, dün itibarıyla 15 bölge toplantısını gerçekleştirmiş olmanın bahtiyarlığını yaşadıklarını söyledi.
Erzurum, Kars, Gümüşhane, Erzincan, Rize, Siirt, Van, Kırklareli, Tokat, Bursa, Sakarya, Çankırı, Elazığ, İzmir ve Samsun merkezli olmak üzere 45 ili kapsayan saha ve siyasi çalışmaların gayet başarılı, coşkulu ve düzenli şekilde gerçekleştirildiğini anlatan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir ve birlikte hilale doğru yürüdükçe, bal mumundan kanat takan müstevli kalıntıları, ne hilalimizi gölgelemeye ne de güneşimizi perdelemeye muvaffak olamayacaklardır. Bir ve birlikte hilale doğru mesafe aldıkça, önümüze dikilen sanal korkuluklar yıkılacak, öngörülen tehlikeli akıntılar kurutulacak, hıyanete önayak olanlar yerle bir edilecektir. Artık bir hilal uğruna güneşler batmasın, bilakis hep yaşasın, her zaman var olsun. Artık felaketlerin şiirleri yazılmasın, fecaatler yaşanmasın, ağıtları da yakılmasın. Bir ve birlikte hilale doğru el ele verirsek, saf saf birikirsek, zincirinden kurtulmuş hiçbir şeytan, zıvanadan çıkmış hiçbir şer niyet, müthiş bir kudret ve seciyeyle donanmış milli azamet karşısında duramayacak, herhangi bir kötülük de yapamayacaktır."
Devlet Bahçeli, bir ve birlikte hilale doğru yol alışlarının, milli birlik ve kardeşliğin pekişmesi amacına matuf olduğunu ifade ederek, partisinin, saha çalışmalarına ve milletle kucaklaşmaya ayrımcılığı dışlayarak şevkle devam edeceğini dile getirdi.
Diğer altı ülkenin zavallı yalnızlığı şeklinde okunmalı
MHP lideri Bahçeli, İsrail'in, Lübnan'a ateşkes önerisi sunmasından kısa bir süre sonra Beyrut'u havadan vurduğunu anımsatarak, Gazze'de yaşanan insani felaketlere, süregelen soykırıma her gün yenilerinin eklendiğini anlattı.
Bahçeli, "Katliamların hız kesmeden günbegün çıta yükseltmesi insanlık utancı, hukuk ve adalet imhası, medeni dünyanın iflas beyannamesi değilse sorarım sizlere, nedir? Bu trajedinin bitmesi, zalimlerin hesap vermesi gerekiyorken, hala bir arpa boyu mesafenin alınamaması ürkütücü bir skandal değil midir? İsrail, dökülen kanlarla, alınan canlarla, harabeye dönen şehirlerle, yapılan suikastlarla şiddet çarkını çeviren bir cinayet ve soykırım aygıtıdır." dedi.
Durumu, koma haliyle aynı olan uluslararası toplumun zaman zaman aldığı bazı kararların hayati belirtilerin varlığına da işaret ettiğini belirten Bahçeli, şöyle konuştu: "Birleşmiş Milletler 'sosyal, insani ve kültürel' konuların ele alındığı 3. Komite'de, 'Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkına' ilişkin karar tasarısı, 6 ülkenin ret oyuna karşılık 170 ülkenin kabul oyuyla teyit edilmiştir. İsrail'in yanında hizaya giren ABD, Arjantin Paraguay, Mikronezya, Nauru, insanlık nam ve hesabına sınıfta kalmış, sahnelenen soykırım suçuna iştirak etmişlerdir. Kabul edilen kararda, 'Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ve bağımsız devlet kurma hakkı teyit edilir.' ifadesinin 170 ülkece tasdiki, küresel vicdanın son bir gayretle çırpınışı, diğer 6 ülkenin zavallı yalnızlığı şeklinde okunmalıdır.
Roma Statüsü gereğince Filistin'in zımni devlet statüsü kazandığı açıktır. Aynı zamanda Filistin'in Uluslararası Ceza Mahkemesine üyeliği hukuki temelde statüsünü perçinlemektedir. Filistin'in yalnızca devletlerin tarafı olabildiği Roma Statüsü'ne kabulü, uluslararası hukuk nezdinde varlığına alamettir ve bir devlet olarak görüldüğünün de basbayağı nişanesidir."
İlk kıblemize siyonizmin gölgesi düşerse bunun altından hiçbir ülke kalkamayacaktır
MHP Genel Başkanı Bahçeli, İsrail'in durdurulmasının ve soykırım suçlularından hesap sorulmasının bir insanlık onuru, bir adalet konusu, demokrasi namusu olduğunu dile getirerek, adaletin mutlaka tecelli edeceğini söyledi.
İsrail'e başta silah satışlarıyla ilgili yaptırım uygulanması olmak kaydıyla, her türlü önleyici tedbirin doğrudan doğruya hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çizen Bahçeli, Türkiye'nin İsrail'e tavrı ve tutumunun çok net olduğunu belirtti. Bahçeli, bunu görmeyen, görse bile işlerine gelmediğinden gerçeği çarpıtmak amacıyla yalan ve iftira cephaneliğine yığınak yapan bazı siyasetçilerin Türkiye'nin İsrail ile ticareti sürdürdüğünü ileri sürdüğünü aktardı.
AB'nin GKRY ve Yunan tezlerine alet olması, Ege ve Akdeniz'deki barış ve istikrara tahammülsüzlük
Devlet Bahçeli, Avrupa Birliği'nin (AB) Mekansal Deniz Planlama çalışmalarının, Türkiye'nin Ege ve Akdeniz'deki egemen haklarını aşındıracak hatta hiçe sayacak içerik ve ilerleyiş istikametinde olduğunu belirterek, "Aleyhimize çizilen haritaların fiilen ve hukuken bir sonuç vermesini ümit etmek tam manasıyla akla ziyan bir hezeyan ve milli kazanımlarımıza aleni bir saldırıdır." diye konuştu.
Deniz yetki alanlarında yaşanan uyuşmazlıklarla ilgili AB'nin görüş beyan etmesi, hakemlik rolü üstlenmesi, tek taraflı kararların altyapısını oluşturma arayışlarının A'dan Z'ye geçersiz ve mesnetsiz olduğunu dile getiren Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu: "Avrupa Birliği'nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Yunan tezlerine alet olması, Ege ve Akdeniz'deki barış ve istikrara tahammülsüzlüktür. Mavi vatandan taviz koparmak için karşımızda toplanan ülkelerin 486 yıl önce Preveze'de denizin dibine gönderdiğimiz haçlı donanmasından ne farkı vardır? Bize rağmen ve egemenlik alanlarımızdan sözde mahrum eden haritaların çizimiyle takibi ve temini peşine düşülen muhasım politikaları elbette biliyoruz. Tavsiyem, onların da Türk milletini bilmeleri, hafızalarını tazelemeleri, değilse bile tarih kitaplarını açıp okumaları, suyumuza dokunanın dumanını attıracağımızı unutmamalarıdır. Bu azgın hıncın, bu aşırı hırsın, tarihten ders almayan bu beyhude politik ve diplomatik kuşatma hazırlıklarının Türk milletine sökmeyeceğini, aksini iddia edenlerin tahrikleri devam ederse Barbaros Hayrettin Paşaların Ege ve Akdeniz'de dolaştığını görmelerini, yoksa Andrea Doria'nın akıbeti neyse aynısını yaşayacaklarını kararlılıkla söylemek isterim."
Bahçeli, 18-19 Kasım'da Brezilya'da toplanan G20 Zirvesi'nin temasının "Adil bir dünya ve sürdürülebilir bir gezegen inşa etmek" olarak belirlendiğini; adaletsizliğe, ahlaki kayıplara, egemenlik ihlallerine, önyargılara ve tarihi nefretlere dayalı bir dünya tasarımı için el ovuşturmanın çok vahim bir çelişki olduğunu söyledi.
Adil ve yaşanabilir dünyanın kurucu gücü Türkiye olacaktır
Bahçeli, adil bir dünya kurma çağrısını yapan ülkelerin, Rusya ile Ukrayna savaşını kışkırtmaları, bu savaşı milyar dolarlar saçarak finanse etmeleri, İsrail'in kanlı saldırılarına göz yummaları, küresel vahşete sponsorluk yapmalarının sürdürülebilir bir gezegen inşa etmekten daha çok kurulanı yıkma sinsiliği ve hesabı olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"ABD'nin Ukrayna'ya yardım için tahsis ettiği tüm fonların tutarının 182 milyar dolar olduğu açıklanmışken, bu paranın küresel açlık ve sefaletle mücadeleye harcandığı takdirde gerçek adil ve hakkaniyetli dünya tablosuna ulaşılacağını acaba düşünen olmuş mudur? Dünyada 900 milyona yakın insan içme suyuna erişemiyor. 2 milyara yakın insan içecek temiz suyun hasretini çekiyor. 800 milyona yakın insan açlıkla savaşıyor. Buna karşılık obez insanların sayısı 875 milyon sınırını aşıyor. Aşırı kilolu insan sayısı 1,7 milyarı geçmiş bulunuyor. Her yıl 5 yaş altı ortalama 5 milyon çocuk hayatını kaybediyor. Dünyada 600 milyon çocuk yoksullukla pençeleşiyor, bunların yarısı açlık tehlikesiyle karşı karşıya yaşıyor.
Gelir dağılımındaki adaletsizlik, yoksulluk, işsizlik, terör, iklim değişiklikleri, çevre kirliliği gibi konular insanlığın temel problem alanları olarak göze çarpıyor. Kısaca özetlemeye çalıştığım bu yürek yaralayan veriler ışığında adil bir dünya nasıl kurulacak? Kim ya da kimler kuracak? Nasıl kuracak? Bunun için katlanacağı alternatif maliyetlerin yükü ne kadar olacak? Bize göre böylesi adil ve yaşanabilir dünyanın kurucu gücü inanıyorum ki Türkiye olacaktır."
Lafla peynir gemisi yürütmenin bir sonucu olmayacağına işaret eden Bahçeli, "Gazzeli, Kerküklü, Doğu Türkistanlı, Sudanlı bir çocuğun hayat standartları Londralı, Berlinli, Parisli bir çocuğun standardına çıkartılmadıktan sonra söylenen sözlerin balon, iddiaların fos çıkması kesindir." dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Cumhur İttifakı'nda görüş ayrılığı olup olmadığını günlerdir yazıp çizenlerin, boşa koyup dolu tutmanın kurnazlığına sapanların gündemi epey şekilde meşgul ettiğini söyledi.
Bahçeli, şöyle devam etti: "Sayın Cumhurbaşkanımızla aramızdaki derin ve karşılıksız bağı, ahlaki, samimi ve dostane diyaloğu sorgulamak ve sulandırmak gayesiyle maske üstüne maske takan, kılıktan kılığa giren köşe başı fitnebazları iyice azıtmaktadır. Cumhur İttifakı, malum kötü niyet ve kötürüm tıynet sahiplerinin anlayıp da itiraf edemeyeceği kadar vatan ve millet sevdasıyla hemhal olmuştur. Cumhur İttifakı Türkiye Cumhuriyeti'dir. Cumhur İttifakı Türk milletinin özüdür, özgüvenidir. Cumhur İttifakı istiklalin muhafızı, istikbalin mimarıdır. Cumhur İttifakı Türk ve Türkiye Yüzyılı'nın yegane müdafisidir. Yedi düvel topuyla tüfeğiyle, nefretiyle, nifakıyla, şirkiyle, şiddetiyle üzerimize gelse bile ilke ve irademizden milim taviz vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz. Başkaları gibi soluğumuz kısa ve kesik değildir. Başkaları gibi irademiz hacizli, siyasetimiz rehin altında hiç değildir. Bizi meşgul edip Türkiye üzerinde oyun kuracağını zanneden, siyaseti sokak dedikodusuna çeviren, ittifakımıza çamur atmaya kalkışan ahmaklara, asalaklara, arsızlara en küçük geri adımımız söz konusu olursa diyorum ki, gök girsin kızıl çıksın." dedi.
İstikrarlı yükseliş kararlılıkla devam etmelidir
Bahçeli, milleti bölmek için fırsat kollayanlara, bozgunculuk çıkarmak için pusuya yatanlara, yalancılara, talancılara, yabancıların yerli acentesine dönmüş siyasi devşirmelere itibar etmenin kendilerini inkar olacağını vurguladı.
Türkiye'nin kaybedecek bir saniyesi bile bulunmadığının altını çizen Bahçeli, "Türk ve Türkiye Yüzyılı'nda terörün kökü kazınacaktır. Bunun için kefen giyeceksek ona da baş göz üstüne deriz. Yerimizde saymaya, olanla yetinmeye, onun bunun ağzına bakmaya, tarihin gerisine düşmeye, debisi yüksek bir nehir gibi akan hadiselerin içinde edilgen ve etkisiz kalmaya ne hakkımız ne de niyetimiz vardır. Sızlanarak, dövünerek, seyrederek hiçbir şey yapamayız." dedi.
Saklayacak, gizleyecek, üzerini örtecek bir açığımız yoktur
Merhum şair Arif Nihat Asya'nın, "Onlar" şiirinin dizelerini anımsatan Bahçeli, şunları söyledi: "Saklayacak, gizleyecek, üzerini örtecek bir açığımız yoktur. Başımızı eğecek, yüzümüzü kızartacak, gözlerimizi kaçıracak bir yanlışımız, bir mahcubiyetimiz, verilemeyecek bir hesabımız da olmamıştır. Neysek oyuz, nasılsak öyle görünürüz, göründüğümüz gibi olacak cesaret ve özgüvene fazlasıyla sahibiz. Bazıları bizi hazmedemez, zira bünyeleri helale alışkın değildir. Bazıları bizi tanıyamaz, zira onlar gözleri açıkken bile gaflet uykusuna dalan, sonra da ışığın altında bile fark edilmeyenlerdir. Kaldı ki görmek istemeyen bir göze aydınlığın yararı dokunamaz. Tutamayacağımız sözü dilimize, veremeyeceğimiz sevgiyi kalbimize, ulaşamayacağımız hedefleri önümüze koymadık, koymaya da niyetimiz yoktur."
İşlerinin kin değil muhabbet, kibir değil mehabet, milli ve Muhammedi ahlakını hakkıyla içselleştirip yaşamak olduğuna vurgu yapan Bahçeli, gündüz vaktinin korkak gecelere, nezih ve serazat bir kalbin zalim bedenlere acıdığını en iyi bilenin, en iyi görenin Milliyetçi-Ülkücü hareket olduğunu söyledi.
Bahçeli, toprağına merhamet tohumu serpilmeyen ülkelerin, nice fatihlerin matemi olduğunu ifade ederek, gönüller arasında karanlık uçurumlar açan anlayışsızlık, katılık, kötülük, sevgi kıtlığı ve bunlardan mülhem insani felaketlerin merhamet cevherinden mahrumiyetin çok soğuk esintisi olduğunu kaydetti.