Bakan Soylu, Terörle Mücadele İle İlgili Net Mesajlar Verdi!
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Doğu'dan hiçbir ülke, Batı'da faaliyet gösteren bir terör örgütüne dernekler aracılığıyla milyon dolarlar yollamıyor, ambalajında silahlar göndermiyor. Avrupa'nın göbeğinde bir terör örgütü kurdurup oraya eğitmen göndermiyor, binlerce tır silah hibe etmiyor." dedi. Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi’nin 2018-2019 eğitim-öğretim yılının başlaması dolayısıyla Akademi yerleşkesindeki Kültür Sitesi'nde tören düzenlendi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin ile Akademi Başkanı Tümgeneral Hüseyin Kurtoğlu, faaliyetlerle ilgili bilgi verdi. Törende konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, gençlerin terör ve uyuşturucuyla mücadeleyi bırakmayacağını, şehitlerin hesabını soracağını söyledi. Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'nda Türklerin birilerinin toprağına saldırmadığını, yedi düvelin ordularıyla Gaziantep'te, Şanlıurfa'da ve Kahramanmaraş'ta savaştığını anımsatan Soylu, zaman zaman sınır birliklerini ziyaret ettiklerini dile getirdi. Soylu, şunları kaydetti: "2 bin 500-3 bin rakımlı yerlere çıkıyoruz. Sizler benden daha iyi bilirsiniz, sadece taş var. Yerleşim yok, maden yok, altın yok hatta ağaç bile yok ama biz oraya karakol kurmak zorundayız, biz oralarda gezinmek zorundayız, biz oraları kollamak, oralarda operasyon yapmak zorundayız çünkü bizim dağlarımızda eğer boşluk bulurlarsa üslenecek, mağaralarda silah depolayacak, bomba imal edecek hainler, kötü insanlar var. Avrupa'nın göbeğinden getirilmiş ve okullarımızın önlerine sevk edilecek uyuşturucu haplarını önce orada depolayacaklar. Oradan dağıtım yapacaklar. Onları satıp, silah alıp bize sıkacaklar. Oralarda üslenip şehirde eylem yapacaklar. Bizim gafletimizi, bizim oraları boş bırakmamızı kolluyorlar." Soylu, Avrupa'da başarılı terör operasyonlarından söz eden haberler göremediklerini, bunun onların başarılı olmamalarından değil, onlara yönelmiş tehlike olmamasından kaynaklandığını belirterek, "Doğu'dan hiçbir ülke, Batı'da faaliyet gösteren bir terör örgütüne dernekler aracılığıyla milyon dolarlar yollamıyor, ambalajında silahlar göndermiyor. Avrupa’nın göbeğinde bir terör örgütü kurdurup oraya eğitmen göndermiyor, binlerce tır silah hibe etmiyor. Oysa bütün bunlar, bizde olabiliyor. Dün de hainimiz vardı, dün de toprağımızda, huzurumuzda gözü olanımız vardı, bugün de var." ifadelerini kullandı. "Jandarmadaki profesyonelleşme oranımız yüzde 61" Bu yıl Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi’nde subay, astsubay, lisans ve yüksek lisans öğrencisi olmak üzere 7 bin 381 öğrenci bulunduğunu belirten Soylu, bunun neredeyse küçük bir ilçe nüfusu kadar olduğuna dikkati çekti. "2016’da yüzde 56 olan jandarmadaki profesyonelleşme oranımız, bugün itibarıyla yüzde 61'dir." diyen Soylu, şunları söyledi: "Önümüzdeki yıl hedefimiz yüzde 72, 2020 için öngördüğümüz nihai hedefimiz ise yüzde 81'dir. Sahil Güvenlik Komutanlığımızda ise profesyonelleşme oranımız 2016’da yüzde 71'di, 2017'de bu rakamı yüzde 81'e yükselttik. Bu yıl için de hedef rakamımız olan yüzde 85 seviyelerini yakalamış durumdayız. Bunlar sadece rutin bir personel alımı değil, aslında büyük bir dönüşümdür ve esas itibarıyla 15 Temmuz’dan sonra ülkemizin yaşadığı sürecin tamamı, başlı başına bir değişim ve dönüşüm hikayesidir. Sadece kapasitemizi arttırmadık, mantalitemizi, hem ülkemizde hem de bölgemizde yaşananlara bakışımızı da değiştirdik." Soylu, 15 Temmuz'un büyük bir travma olduğunu belirterek, "İnsanların beraber mesai yaptıkları arkadaşlarının uçaklara atlayıp üzerlerine bomba yağdırmaları veya kendilerine silah doğrultmaları, kurşun sıkmaları, insanların üstüne tanklar sürmeleri, kolay kabul edilebilir şeyler değildi." dedi. Bu travmayı hep birlikte yaşadıklarını anlatan Soylu, işte bunun için eskiden olduğundan çok farklı adımlar attıklarını kaydetti. Soylu, "Milletçe sineye çekmedik. 'Olur böyle.' demedik, tartışmaları ve değerlendirmeleri kişiler üzerinden yürütmedik ve sistemin bütününü ele aldık." ifadelerini kullandı. "Jandarma ve emniyetin ortak çalışması 800'e yakın suçu aydınlattı" İçişleri Bakanlığının yapısındaki değişikliklerin mücadelede kendilerine önemli avantajlar sağladığına işaret eden Soylu, jandarma, sahil güvenlik ve emniyetin aynı çatı altında olmasının, iletişim imkanları ve operasyonel manada devletin bütün kolluk birimlerinin birbirini görebilmesi ve destekleyebilmesine imkan verdiğini söyledi. Soylu, jandarma ve emniyetin veri tabanlarının birbirine entegre edilmesiyle şu ana kadar yaklaşık 800'e yakın suçun aydınlatıldığını belirterek, sadece kolluk birimlerinin değil, Göç İdaresi, Nüfus Vatandaşlık İşleri gibi sivil birimlerin ilgili veritabanlarının sistem içinde kolluk birimlerine entegre edildiğini ve bilgi üstünlüğü sağlandığını vurguladı. Devlet olarak milli savunma sanayisi üretimine ağırlık verdiklerini vurgulayan Bakan Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bunun çıktılarını bütün kolluk birimlerimizde kullandık. İnsansız hava araçlarımızın başarısı, bugün tüm dünyada. Bizim ülkemizde fabrikalar, torna makineleri, iyi yetişmiş vatan evlatları daha önce de vardı, bunlara 15 Temmuz’dan sonra sahip olmadık ama bu, bir mantalite değişiminin başarısıdır. Bize paramızla bile insansız hava aracı vermeyenlere, verse bile kullanmamıza izin vermeyenlere karşı 'Biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz.' anlayışıyla ayağa kalkmamızın sonucudur. Aynı şekilde denizlerde de ciddi bir etkinlik gösterdik. Sahil Güvenlik Komutanlığımız eliyle denizlerde hem kaçak göçü takip ettik hem masum insanların insan tacirlerinin elinde ölüme sürüklenmesini engellemeye çalıştık hem de Akdeniz ve Karadeniz’in bir uyuşturucu ve göç yolu olmasının önüne geçmeye çabaladık." Teknolojik yeniliklerden jandarma ve polis gibi Sahil Güvenlik Komutanlığının da en ileri derecede yararlandığına dikkati çeken Soylu, kurulan radar ve kamera sistemlerinin yanı sıra temin edilen insansız hava araçları ile tüm sorumluluk bölgesinin denetlenerek denizlerde de güvenliğin karadaki gibi sağlandığını söyledi. Türkiye'nin yürüttüğü terörle, uyuşturucuyla mücadele ve göç yönetiminin sadece kendi sınırlarını kapsayan meseleler olmadığını ifade eden Soylu, "Bunlar çevremizden etkilenen ve çevremizi etkileyen meselelerdir. Dolayısıyla içimizde yaşadığımız ve kabaca tarif etmeye çalıştığım dönüşüme sahip çıkmak, bunu sürdürmek ve geleceğe taşımak durumundayız. Başarmak için herşeye sahibiz." diye konuştu. "Terörle mücadeleyi PKK ve DEAŞ'ı oynatan kuklacılar ile yapıyoruz" Türkiye'nin, çeşitli nedenlerle ülkelerinden kopmuş 3 milyon 850 bini Suriyeli 4 milyon 600 bin insanı misafir ettiğini hatırlatan Soylu, "Bize yukarıdan medeniyet dayatmaya çalışanlar bugün bu konuda sınıfta kalmışlardır." dedi. İçişleri Bakanı Soylu, terörle mücadelenin PKK ve DEAŞ ile sürdürülmediğini belirterek, "Terörle mücadeleyi PKK ve DEAŞ ile değil, onları oynatan kuklacılar ile yapıyoruz. Mağlup edip tarihin karanlıklarına gömeceğimiz de onlar olacaktır." ifadelerini kullandı. PKK'nın bitme noktasına geldiğini ve devletin içine yuvalanmış FETÖ'nün de büyük ölçüde temizlendiğini kaydeden Soylu, Türkiye'nin mücadelesinde tarihinde görülmeyen şahsiyetli bir strateji ve yol izlediğini vurguladı. Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sırtımızdaki kamburlardan birer birer kurtuluyor ve tamamen millileşiyoruz. Ekonomide, üretimde, özellikle dış politikada çok güçlü adımlar atıyoruz. Türkiye, bağımlı ortaklıktan eşit ortaklık statüsüne çıkmış bir ülkedir. Artık uluslararası raporlardaki üstü kapalı iki üç cümleyle terbiye edilen Türkiye çok gerilerde kalmıştır. Ve kendi hinterlandında yeni iş birliklerine imza atan, geleceğe dair potansiyellerini kullanmaya odaklanmış bir anlayışla hedef belirleyebilen bir Türkiye var ve bana sorarsanız çocuklarımıza bırakabileceğimiz en büyük miras da işte bu, geçmişin hastalıklarından kurtulmuş, sağlıklı bir dönüşüm geçirmiş yeni anlayışımızdır." Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi'nin faaliyetlerine de değinen İçişleri Bakanı Soylu, "Burası bir fabrika gibi işlemelidir ve sürekli üretim yapmalıdır." dedi. Soylu, daha sonra başarılı öğrencilere kıdem işaretlerini taktı. Tören, başarılı personele takdirname verilmesi ve akademik yılın ilk dersiyle sona erdi.