• Haberler
  • Gündem
  • BBP Genel Başkanı Destici: ABD'nin bu kararı ahlaki ve hukuku değildir, siyasidir

BBP Genel Başkanı Destici: ABD'nin bu kararı ahlaki ve hukuku değildir, siyasidir

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı ve Ankara Milletvekili Mustafa Destici, 'ABD'nin haksız, hukuksuz ve ahlaksız bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni çocuk asker kullanan ülkeler listesine dahil etmesi asla kabul edeceğimiz bir şey değildir. Bu karar ahlaki ve hukuku değildir, siyasidir.' dedi.

BBP Genel Başkanı Destici, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Başbağlar katliamını hatırlatarak olayın birçok karanlık noktasının halen aydınlatılmadığını söyledi.

Başbağlar'da yaşananların Anadolu'da yaşanan ve PKK'nın neden olduğu sayısız katliamdan biri olduğuna dikkati çeken Destici, "Başbağlar'da, bugün hala çözülemeyen çok sayıda provokasyona sahne olan 'Türkiye'nin karanlık yılı' olarak anılan 1993'te ne yapılmak istendiğine dair önemli ipuçlarına rastlarız. O gün, Madımak olayının hemen ardından Türkiye'de Türklerle Kürtler, Alevilerle Sünniler, dindarlarla laikler, sağcılarla solcular arasında başlatılmak istenen bir kan davasının fitili ateşlenmeye çalışıldı.Yaşananları aydınlatmak, failleri bulup cezalandırmak Türkiye Cumhuriyeti'nin görevidir. O günden bugüne, Başta Madımak ve Başbağlar'la ilgili, parti ve siyasi görüş ayırmadan, görev yapan her hükümet, bu olayların faillerini bulmakla sorumluydu ve görevlerini yapmamakla vebal taşımaktadır. Tümü, bu konuda milletimize karşı borçludurlar." diye konuştu.

ABD Dışişleri Bakanlığının hazırladığı 2021 İnsan Ticareti Raporu'nda Türkiye'ye yönelik ithamlara değinen Destici, "ABD'nin haksız, hukuksuz ve ahlaksız bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni çocuk asker kullanan ülkeler listesine dahil etmesi asla kabul edeceğimiz bir şey değildir. Bu karar ahlaki ve hukuku değildir, siyasidir." ifadelerini kullandı.

Destici, kararın Türkiye'nin terör ve emperyalistlere karşı verdiği mücadelesinden vazgeçirmeye, vazgeçmediği takdirde ise bedel ödetmeye yönelik bir adım olduğunu vurguladı.

Çin yönetiminin Uygur Türklerine yönelik baskısını da eleştiren Destici, Çin'in tüm bölgeyi kapatması ve gazeteciler ile tüm yabancıları bölgeden çıkartması nedeniyle orada yaşayanların dünyayla iletişiminin kesildiğini kaydetti.

Çin rejiminin, gerçekleştirdiği katliam ve zulmü dünyadan gizlemeye çalıştığına işaret eden Destici, "Çin yönetimi, hiçbir kural tanımadan Doğu Türkistan'da Türk kimliğini yok etmek amacıyla Türkleri öldürüyor, hapsediyor. Sayıları milyonları bulan Uygur Türkünü, Nazi taklidi toplama kamplarına gönderiyor, Türk ailelerin yanına Çinli erkekler yerleştiriyor, kadınları Çinlilerle evlenmeye zorluyor. Çin'de yaşananlar, 21. yüzyılın yüz karasıdır." şeklinde konuştu.

Destici, Türkiye’nin Ermenistan’a uyguladığı politikanın aynısını Çin hükümetine de uygulaması gerektiğini söyledi.

İki haftadır ülkenin değişik yerlerinde vatandaşlarla buluştuğunu belirten Destici, vatandaşların dertli olduğunu, emeklilerin önemli bir kısmının açlık sınırının altındaki bir maaşa mahkum olduğunu öne sürdü.

Partisinin Ordu Kadın Kolları Başkanı Fatma Yümlü'nün gözaltına alındığına dair çıkan haberleri paylaşan Destici, olayı öğrenir öğrenmez İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile görüştüğünü ve bu hadisenin yaşanmasına neden olan görevlilerle ilgili soruşturmanın başlatıldığını bildirdi.

Partisinin tüm teşkilat mensuplarına salgınla mücadelede görevlilere yardımcı olmalarını istediklerini dile getiren Destici, hiç kimsenin toplum sağlığı konusunda uyacakları kurallardan muaf olmadığını söyledi.

Polisin, devletin halkla karşı karşıya gelen yüzü olduğuna işaret eden Destici şöyle konuştu: "Her kamu görevlisi gibi güvenlik güçlerimiz de görevlerini hukuk çerçevesinde yapmak zorundadır. Ters kelepçe uygulamasının en ekstrem durumlarda ve son çare olarak uygulanması gerektiğine dair tüm kolluk güçlerine, İçişleri Bakanımızın talimatı olduğunu da biliyoruz. Buna rağmen hem de bir bayana bu uygulamayı reva görmek, haksız ve idari-adli süreçlerde soruşturulup yargılanması gereken bir durumdur. İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu'nun bu ve benzer hususlardaki yüksek hassasiyeti ve talimatlarına rağmen, bunların yaşanıyor olması da çok manidardır.

Biz bakanımıza güveniyoruz. Onun özellikle terörle, suçla ve suçlularla karşı ne kadar fedakar bir çalışma yürüttüğüne de şahidiz. Devletin terörle mücadelesinin en sağlam aktörlerinin başında olan Sayın İçişleri Bakanımız, bu tür hadiselerle de yıpratılıp terörle mücadelesine de sekte mi vurulmak istenmektedir? Sadece şahsı değil, onunla birlikte bütün İçişleri Bakanlığı ve emniyet personeline de aynı zorluk mu yaşatılmak istenmektedir? Acaba hangi mihraklar devreye girmiştir de bir taraftan İçişleri Bakanlığı ve Emniyet zorda kalsın, öbür taraftan BBP tabanı tahrik edilerek hükümet ve Cumhur İttifakı yıpratılsın? Bir taşla iki kuş vurma hesabı güdenler şunu bilsinler ki biz bu oyunlara gelmeyiz, bu tahriklere kapılmayız, bu provokasyonu bozarız. Açılan soruşturmada olayın bu yönleri de araştırılmalı, burada dahli ve ihmali olanlar soruşturma kapsamına alınmalıdır. Hukukun sınırlarını zorlayan kamu görevlileri, meslekleri kadar bulundukları kurumun ve devletin itibarına da zarar vermiş olurlar."

Fatma Yümlü'nün gözaltına alınma gerekçesinin bazı basın yayın organlarında "iktidarı eleştirdiği için ters kelepçeyle gözaltına alındı, çıktığı yayından alınıp götürüldü" şeklinde haberleştirildiğini anımsatan Destici, bu haberlerin doğru olmadığını ve maksatlı yapıldığını söyledi.
 

Bakmadan Geçme