• Haberler
  • Gündem
  • Bekir Bozdağ: Cezaevlerinde işkence iddiaları asılsızdır

Bekir Bozdağ: Cezaevlerinde işkence iddiaları asılsızdır

Ceza infaz kurumlarına yönelik olarak uzun süredir yapılan eleştirileri yanıtlayan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ yalan ve iftiralarla karalama kampanyası yürütüldüğünü vurgulayarak, Türkiye işkenceye karşı sıfır tolerans muamelesini devam ettirmektedir. Türkiye nettir, şeffaftır cezaevleri uluslararası ve ulusal denetime açıktır ifadelerini kullandı.

Bakan Bozdağ, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde gündemi değerlendirdi, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bursa'da cezaevi aracına yönelik bombalı saldırı ve  İstanbul Gaziosmanpaşa'da, Türkiye Gençlik Vakfı’nın (TÜGVA) da bulunan binanın yanındaki patlamayla ilgili değerlendirmede bulunan Bakan Bozdağ, terörü lanetlediğini söyledi.

İnfaz koruma memurlarının çok zor şartlar altında görevlerini yaptıklarına işaret eden Bozdağ, "Onlara emanet olan tutuklu ve hükümlülerin sağlıkları, güvenli şekilde barınmaları ve cezalarının infazı için önemli bir görev yapıyorlar. Bu saldırıyla ilgili şu anda faille ilgili güvenlik güçlerimiz yakın takipte, inşallah yakın bir zamanda bunlarla ilgili detaylı açıklamalar yapılacak. İz sürmeye devam ediyoruz. İlk verilere göre önemli sonuçlara ulaştıklarını görüyoruz. İnşallah yakın bir zamanda da faillere ulaşılacağını umut ediyorum. Çalışma hızlı şekilde devam ediyor." diye konuştu.

Faillere ulaşmak için çalışmalar hızlı bir şekilde sürüyor

Dün sabah erken saatlerde cezaevinde çalışan infaz koruma memurlarını taşıyan servis aracına bombalı düzenekle yapılan saldırı sonucu 1 infaz koruma memurumuz şehit oldu, 7 infaz koruma memurumuz yaralandı. Şehidimiz Cengiz Yiğit’e bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Yaralılarımızın durumu iyi, hayati tehlikeleri yok. İnşallah kısa sürede aramıza katılacaklardır. İnfaz koruma memurları çok zor şartlar altında görevlerini yapıyorlar yani onlara emanet olan tutuklu ve hükümlülerin sağlıkları için, güvenli bir şekilde barınmaları için ve cezalarının infazı için hem de onları korumak için önemli bir görev yapıyorlar. Bu saldırı ile ilgili şu anda faille ilgili güvenlik güçlerimiz yakın takipte. İnşallah yakın bir zamanda detaylı açıklamalar yapılacaktır. İz sürülmeye devam ediliyor. Şu anda ilk verilere göre önemli sonuçlara ulaştıklarını görüyoruz. İnşallah yakın zamanda bu işi yapan faillere ulaşılacağını umut ediyorum. Çalışma hızlı bir şekilde devam ediyor.

Cezaevlerinde işkence yoktur, kötü muamele yoktur

Tabi cezaevlerine dönük uzun zamandır yürüyen bir kampanya var. Bu kampanya çerçevesinde cezaevlerinde işkence ve kötü muamele yapıldığına dair iftiralar gerçekmiş gibi sunuluyor. Buradan bir kez daha söylemek isterim cezaevlerinde işkence yoktur, kötü muamele yoktur. Böyle bir iddiası olan varsa biz bu iddiaların hepsinin üzerine gidiyoruz, inceletiyoruz hem idari yönden bakıyoruz. Eğer adli yönden incelemeyi gerektiren bir şey varsa adli yönden de tahkikat yapılıyor. Şu ana kadar ortaya atılan iddiaların neredeyse tamamı asılsız çıktı. Çok net bir şekilde ifade etmek isterim cezaevlerinde görev yapan infaz koruma memurlarıyla ilgili işkence suçları bakımından zamanaşımının kaldırılması, bugün olmazsa yarın 50 yıl sonra bu yine gündeme gelecek. Türkiye işkenceye karşı sıfır tolerans muamelesini devam ettirmektedir, bunun altını bir kez daha çizmek isterim, bu kampanyayı farklı kesimler desteklemektedir. Bu vesileyle bu iftira kampanyasını yürütenleri buradan şunu söylemek isterim cezaevlerimizi ve orada görev yapan insanlarımızı iftiralarla kirletmeniz mümkün değildir. Türkiye nettir, şeffaftır cezaevleri uluslararası ve ulusal denetime açıktır.

Gönül isterdi ki ana muhalefetin lideri de bu olayı kınasın

Tabi dünkü saldırıdan sonra herkes geçmiş olsun dileklerini iletti, başsağlığı dileklerini iletti. Dün gruplarda da konuşanlar oldu ve herkes ifade etti. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu şehidimiz ve yaralılarımızla ilgili herhangi bir değerlendirmede bulunmadı. Keşke bir değerlendirme de bulunsa iyi olurdu diye düşünüyorum. Çünkü burada bir şehit var, 7 tane yarlımız var ve bir bombalı saldırı var. O saldırının terör örgütleri tarafından gerçekleştirildiği sabit ama kimler tarafından gerçekleştirildiği araştırmalar sonucunda ortaya çıkacaktır. Kriminal raporda bugün muhtemelen çıkan. Bombanın net tür bir bomba olduğu rapor sonucunda anlaşılacaktır. Gönül isterdi ki ana muhalefetin lideri de bu olayı kınasın, bu olayda hayatını kaybedenlere başsağlığı, yaralılara acil şifalar dilesin. Bunu göremedik buradan üzüntümü ifade etmek isterim.

Teröre, terör örgütlerine ve teröristlere nefes aldırılmayacak

TÜGVA’daki saldırıya bakarsanız bir gün sonra yine hemen hemen saatleri de çok benzer aynı saatleri yakın bir şekilde bir başka saldırı ve saldırıda kullanılan şeyler birbirine çok benziyor. Bu nedenle bu saldırıyı da tabi ki buradan lanetliyoruz. Bununla ilgili İstanbul’da görevli adli tahkikat başlatıldı ve aynı şekilde İstanbul’da güvenlik güçlerimizde bununla ilgili soruşturmayı bütün boyutlarıyla sürdürmektedir. Yakın bir zamanda eminim ki bununla ilgili de fail veya faillere ulaşılacaktır. Ama bütün bunların hepsi Türkiye’de bir takım olaylarla gündemi değiştirme gayreti olduğunu da hepimize gösteriyor. Şu anda peş peşe bölücü terör örgütü biliyorsunuz Pençe Kilit Operasyonu kıskacından kurtulmak için belki farklı eylemler planlıyor olabilir. Ama ne olursa olsun hem Pençe – Kilit Operasyonu hem yurt içindeki operasyonlar hem de her türlü devletin imkan ve kabiliyetleri ölçüsünde mücadele devam edecektir. Yani bundan kurtuluş yoktur. Türkiye’nin içinde de Türkiye’nin dışında da teröre, terör örgütlerine ve  teröristlere  nefes aldırılmayacaktır.

Kamuoyu algısını yönetmeye dönük bir çarpıtma yorum diye düşünüyorum

Muhalefet saldırıyı kim yapmış diyor, kim yapıyor saldırıyı terör örgütleri yapıyor. Madem öyle diyorlar saldırı yapanları kınasın bunu diyenler. Şehidimize başsağlığı dileseydi rahmet dileseydi ailesine başsağlığı dileseydi ortada 7 tane  yaralımız var. Allah göstermesin onun içerisinde 20 civarında insanımız var. O insanlar orada bir terör saldırısına uğradılar. Yarın bu terör saldırısı ortaya çıkınca hepimiz göreceğiz. Kasım öncesinde askerimize saldıran terör örgütüydü. Polisimize saldıran terör örgütüydü, bombayı koyan terör örgütüydü. Yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti terör örgütlerine karşı mücadele etmeyecek miydi? O zaman çıkıp şunu söyleyebilirler mi? Ceylanpınar’daki saldırıyı yapanlar terör örgütü PKK değildi diyebiliyorlar mı? Kim yatı saldırıyı bunların hepsini terör örgütleri yaptı? 1 Kasım’dan önce bir süreç başlatıldıysa bunu terör örgütleri ortaya koydukları eylemlerle ne yapmışlardır başlatmışlardı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de terör eylemlerine karşı mücadele etmiş, terör örgütlerini ve teröristlere haddini bildirmiştir. Her zaman devletimiz gücüyle kuvvetiyle terör örgütleriyle mücadele etmeye ve gerektiğinde hadlerini bildirmeye devam edecektir. Kim nasıl benzetme yaparsa yapsın. Sadece bir kamuoyu algısını, yönetmeye dönük bir çarpıtma yorum diye düşünüyorum.

Türkiye aynı tutumu devam ettirecektir

Sığınmacılar ile ilgili son dönemde sadece Türkiye’de değil. Dünyanın pek çok yerinde farklı değerlendirmeler yapılıyor ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde de sığınmacılar hem uluslararası hukuk ta hem de Türk hukuku çerçevesinde bulunuyorlar. Hukuka uygun ve hukuka uyarak bir muameleye tabi tutuluyorlar. Bundan sonraki süreçte de Türkiye aynı tutumu devam ettirecektir. Hepimizin gönlü arzu ediyor ki Suriye de iç barışın tesisi güvenli ortamın oluşması Türkiye’de ki Suriyeli göçmenlerin ülkelerine dönmeleridir. Türkiye zaten bunun için de Suriye ile barışın sağlanması iç güvenliğin oluşturulması için büyük bir gayret sarf ediyor. 

Bugüne kadar pek çok sığınmacının Türkiye’ye girişine engel olduğu gibi Türkiye için suça karışan pek çok sığınmacıyı da yurt dışı ettik. Devletimiz bu noktada alınması gereken tedbirleri alıyor almaya da devam ediyor. Ama seçim 2023 te biliyorsunuz. Baktığınız da bu konu halkımızın da değerlendirmelerini dikkate alarak bazı siyasiler tarafından seçime dönük bir istismar malzemesi yapılmaya başladığını görüyoruz. Bu seçim satma haline gidildikçe öyle anlaşılıyor ki biraz daha bu istismar farklı boyutlara çekileceğini gösteriyor. Ama bütün bunlara rağmen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti doğrusunu yaptı. Bundan sonra da onların ülkelerine dönmeleri için uluslararası ve iç hukuku çerçevesinde gereğini yapmaya devam edecektir. İstismarcılara fırsat vermemek lazım. Burada Türkiye’nin iç barışını, iç huzurunu bozmak isteyenlere de fırsat vermemek lazım. Özellikle terör örgütlerinin kullandığı sahte hesaplar üzerinden yurt dışı hesaplar üzerinden de halkımızı kışkırtmak için pek çok aslı astarı olmayan haberlerde paylaşılıyor.  Bunlara karşı hepimizin uyanık olması lazım. Türk halkının basireti bu tür oyun kuranların oyununu bozmaya yeteceğine inanıyorum

Mahkemede bu kanunu gözeterek yargılamanın nakli yönünde karar vermiştir

Cemal Kaşıkçı dosyası olarak bilinen dosyada yargılamanın nakline, yargılamayı yapan mahkeme karar verir. Önce duruşmanın durmasına sonra yargılamanın nakline karar verdi. Burada duruşmanın düşmesine yönelik verilmiş bir karar yok. Yargılamanın nakline dair bir karar var, yargı yetkisinin devrine dair bir karar yok. Yargı yetkisinin devri de söz konusu değil. Bu devirden sonra yargılama Suudi Arabistan’da devam edecek. Türkiye’de 2018’den beri devam eden tahkikat çerçevesinde, 26 sanıklı davada sanıklar duruşmada hazır edilemedi. Çünkü hepsi yabancı ülke vatandaşı, iadeleri talep edildi, iade edilmediler. Adli yardım yoluyla ifadeleri alınmak istendi, bu yolla da ifadeleri alınamadı. Dolayısıyla şu an fiilen Türkiye’de açık olan bir dosya var. Ama duruşması, yargılama süreci de fiilen işlemeyen bir dosya var. İade gerçekleşecek ki, sanıklar hazır edilecek ki dosyada yargılama gerçekleşsin. Şimdi bunlar olmadığı zaman Türkiye’deki hukuk çerçevesinde eğer sanıklar yargılama sırasında mahkeme huzurunda hazır edilemiyorsa veya adli yardım yoluyla sanıkların ifadesi alınamıyorsa bu durumda yargılamanın nakline karar verileceğini kanun düzenliyor. Mahkemede bu kanunu gözeterek yargılamanın nakli yönünde karar vermiştir. Bu karar yasaya uygun bir karardır.

Kaşıkçı olayında dünyada en net, en kararlı tavır koyan tek ülke Türkiye’dir

Bu olay vesilesiyle Türkiye kamuoyunu etkilemek için siyasi birtakım hesaplarla, bir çarpıtma, değerlendirme yapılıyor.  Kanun açık, mahkemenin yetkisi açık, her şey ortada. Buna uygun hareket edilmiştir. Ama burada kamuoyunun hassasiyetini üzerine gidilerek AK Parti aleyhine, acaba Cumhur İttifakı aleyhine bir sonuç çıkarabilir miyiz hesabıyla bunu sürekli gündemde tutmaya çalışıyorlar. Kaşıkçı olayında dünyada en net, en kararlı tavır koyan tek ülke vardır, o da Türkiye’dir. Türkiye’den daha açık, daha net tavır koyan ikinci bir ülkeyi sayın Kılıçdaroğlu veya bu mesele üzerinden siyasi hesaplar buyursunlar, göstersinler.  Amerika mı daha net durmuş, İngiltere mi durmuş, Fransa mı durmuş, Almanya mı durmuş. Hepsinin duruşu ortada. Bu olay olduktan sonra yaklaşımları ortada. Türkiye Cumhuriyeti’nin yaklaşımları da ortada. Bütün delileri toplamış, bütün incelemeleri yapmış, bütün tahkikatı en geniş kapsamıyla sonuçlandırmış bir Türkiye var ortada. Tüm bunları yaparken de Suudi Arabistan ile olan ilişkilerinin de bozulmasını göze almış bir Türkiye var.

Biz hukuk devletiyiz. Hukuk devletinin de gereklerini de sonuna kadar yaptık. Türkiye bu konuda üzerine düşeni yaptı. Gelinen 4 yıllık süreç içerisinde de bu çok net ortada. O yüzden Türkiye bu konuda ilkeli davranmadı demek, ilkesiz davranan herkese ödül vermek anlamına gelir. Türkiye’den daha ilkeli, daha kararlı davranan ikinci bir Türkiye yok. Var diyen varsa buyursun, söylesin. Biz de öğrenelim. Bu olay sonrasında, Türkiye’den daha iyi bir tutum takınan ikinci ülke kimmiş, öğrenelim biz de.

Son sözü yine Türk mahkemesi söyleyecektir

Yargılamanın nakli demek, yargılama dosyasındaki bazı evrakların oraya gönderilmesi anlamına gelir. O evrakların üzerinden yargılama orada devam edecektir. Eğer mahkumiyet kararı Suudi Arabistan mahkemeleri verirse o zaman Türk mahkemesi davanın düşmesine karar verir. Eğer mahkumiyet dışında başka bir karar verecek olursa o zaman da Türk mahkemeleri bu kararın gerekçesine bakarak değerlendirme yapacaktır. Ya yargılamanın düşmesine karar verir ya da yargılamanın kaldığı yerden devamına karar verir. Dolayısıyla bu nakil Türk mahkemelerinin son sözü söyleme hakkını ortadan kaldırmamıştır. Nihayetinde en son sözü yine Türk mahkemesi söyleyecektir. Hangi evrakların gideceğine de mahkeme karar verecektir. Dosya açık, sadece yargılama durmuş olacaktır.

Bakmadan Geçme