Bir Daha Asla!

Bir Daha Asla!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Tepemde bir lamba sallanıyor. Gözlerimi ne kadar da açmaya çalışsam az ötesini göremiyorum. Boş bir odada olduğumu anlıyorum içimdeki cılız seslerin yankısından. Duvarlar, duvarlar karanlık. Gözlerimi kör edercesine yağan ışık sadece dizlerimi görmeme yetiyor. Az ötesi siyah. Duvarlar siyaha boyalı. Azıcık başımı kaldırsam kör bir karanlıkta kayboluyor mesafeler. Duvar ince bir çizgi gibi yarılıyor. Sorgulayıcı bir ayak sesi yaklaşıyor. Sadece ses. Birkaç adım, kesiliyor. Karanlığın içinde bembeyaz bir maske usul usul yükseliyor ve duruyor. İşte o an fark ediyorum etrafımda sayısız beyaz maskeleri. Kimseyi göremiyorum, sadece dört yanıma dizilmiş maskeler… Kıpırdamadan duruyorlar. Arkamdan boğuk bir ses: “Sen hâlâ akıllanmayacak mısın?” Başımı çevirmeye kalmadan bir tokat patlıyor yüzümde. Ne bir el ne bir kol hareketi görüyorum. Yüzümdeki acıyla önüme dönüyorum. Anlaşılan seslere de tepki vermemeliyim. Öylece durmalıyım oturtulduğum tahta sandalyede. Acziyetimi ve yalnızlığımı iliklerime kadar hissediyorum. Oysa maskeler, sıra sıra maskeler diziliydi etrafımda. Hiçbiri kıpırdamıyor. Hep bir ağızdan soruyorlar. Dayanılmaz bir uğultunun ortasında küçüldükçe küçülüyorum. Çıldırtan bir karmaşa… Hepsi soruyor, sorguluyor. Hepsini duyuyor hiçbirini anlayamıyorum. Sert bir hamle ile sandalye sırtüstü devriliyor. Bütün sesler kesiliyor. Dizlerim de kayboldu. “Aç gözlerini!” diyor buyurgan bir ses. Işık kör ediyor. Her şey beyazın içinde kayboluyor. Yüzümdeki acıyı duymasam öldüğümü sanacağım. Ölüler acı duymazlar değil mi? Durdukça derinleşen bir acı kılcal damarlarıma işliyor. Bu ses, ilk soruyu soran ses. “Bir daha asla, değil mi?” diyor, bütün maskeler tekrar ediyor, “Bir daha asla, değil mi?” İçimdeki dağlarda yankılanıyor cümle. Artık zifiri karanlık. Boynuma doğru ılık bir çizgi oluşuyor. Gözlerimi kapatmama kimse ses çıkarmıyor. Gizlice aklımdan geçiriyorum: “Güvenmeden nasıl yaşanır?”

Bakmadan Geçme