• Haberler
  • Yaşam
  • Doktor üç kardeş, hastaların ve ihtiyaç sahiplerinin altın kızları oldu

Doktor üç kardeş, hastaların ve ihtiyaç sahiplerinin altın kızları oldu

Anne ve babasının Ne olursanız olun, önce iyi insan olun sözünden yola çıkarak kendilerini iyiliğe adayan Niran, Nihal ve Aylin isimli doktor kardeşler, güler yüzleriyle sadece hastaların değil, ihtiyaç sahiplerinin de gönüllerine dokunuyor.

Aydın'da memur anne ve babanın çocukları olarak dünyaya gözlerini açan Niran, Nihal ve Aylin kardeşler, hep çalışkanlıkları ve insanlara yaklaşımlarıyla dikkati çekti. Her mesleğin kendine göre güzellikleri ve zorlukları olduğunu bilen kardeşler, doktor olmaya karar verdi.

Belirli zaman aralıklarıyla kazandıkları tıp fakültesini başarıyla bitiren üç kız kardeş, babalarının pazarlarda yumurta satarak eğitim hayatlarına katkıda bulunmasını hiçbir zaman unutmadı.

Ebeveynlerinin "Ne olursanız olun, önce iyi insan olun" sözünü akıllarından hiç çıkarmayan doktor kardeşler, iyi bir hekim olarak şifa dağıtmanın yanı sıra ihtiyaç sahiplerine de el uzatmak için çaba gösteriyor. Telefonları 24 saat hastalarına ve ihtiyaç sahiplerine açık olan kardeşler, dar gelirlilerin halini hatırını sormanın yanı sıra maddi yardımda bulunuyor.

İhtiyaç sahipleri için düzenlenen organizasyonlara mümkün olduğunca katılmaya çalışan doktor kardeşler, kadın tıp doktoru ve diş hekimlerince kurulan, üyesi oldukları "Kadın, İyilik ve Eğitim Hareketi" olarak nitelendirilen Kadın Hekimler Eğitim ve Destek Vakfı çalışmalarında yer alıyor.

Hastalara ve çevrelerindeki yaklaşımlarıyla "altın kızlar" olarak adlandırılan doktor kardeşler, ömürleri yettiğince iyiliğin peşinde koşmayı amaçlıyor.

Öncelikleri "iyi bir insan" olmaktı

Durumu iyi olmayan öğrencilere destek için düzenlenecek organizasyona katılmak üzere mart ayı başında Antalya'ya gelen kardeşlerden Ödemiş İlçe Sağlık Müdürlüğünde görevli 23 yıllık doktor 47 yaşındaki Niran Çakır Coşar, AA muhabirine, çocukluğundan beri çok istediği hekimlik mesleğini yapıyor olmanın gururunu yaşadığını söyledi.

Eğitimci bir anne ve devlet memuru bir babanın çocukları olduklarını belirten Coşar, ebeveynlerinin hekim olabilmeleri için her türlü maddi ve manevi desteği verdiğini dile getirdi.

Çok zorluklarla okuduklarını anlatan Coşar, "Yaşları birbirine yakın üç kız kardeşin birden tıp fakültesinde okuması ailemize ağır bir yük getirdi. Memur bir ailenin çocuğuyduk. Hekim olmaktaki en büyük amacımız, anne ve babamız her zaman devletimize milletimize faydalı insanlar olarak yetişmemizi istemesiydi. Hekimlik mesleğine gıptayla bakıyorduk." diye konuştu.

Yaşları yakın olduğu için kardeşleriyle aynı yıl sınavlara hazırlandıklarını aktaran Coşar, kendisinin üniversite sınavına, ortanca kardeşinin fen lisesine ve küçük kardeşlerinin ise Anadolu lisesi sınavına girdiğini kaydetti.

Coşar, evlerinin fiziki koşulları yetersiz olduğu için aynı odayı paylaştıklarını belirterek, şöyle konuştu: "Sınava hazırlandığım yıl üçümüz aynı odada kalıyorduk. Babam her gün masalarımıza çiçek koyardı, annem meyvelerimizi soyar getirirdi. Güven Bey ile Naciye Hanım'ın çocukları olarak tek görevimiz önce iyi bir insan, sonra da derslerimizi çalışıp iyi bir meslek sahibi olmaktı. Çevremizde lakabımız 'Altın Kızlar' olarak bilinir. Üç kardeş kendi aramızda bile kavga etmeyiz. Kırklı yaşlardayız ve bugüne kadar hiç küsmedik. Anne ve babamıza karşı ergenlik çağımızda bile bir asiliğimiz olmadı."

"Hekim olmaktan çok insan olmayı seçtik"

Kiraz İlçe Sağlık Müdürlüğünde görevli 45 yaşındaki Nihal Çolak ise herkesin kendilerine gıptayla baktığını, "Nasıl başardınız, zor olmadı mı?" diye sorduğunu ifade etti.

"Bir aileden iki kişinin doktor olması normal ama üç kardeşin de doktor olduğunu öğrendiklerinde şaşkınlık yaşayanlar oluyor." diyen Çolak, çocukluktan bu yana hekim olmaktan önce iyi bir insan olmayı hedeflediklerini dile getirdi.

Çolak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Önlüğü çıkardıktan sonra sıradan vatandaşlar olarak halkın arasına karışıyoruz. Hastalarımızla yakınlık kurduk. Biz hekim olmaktan çok insan olmayı seçtik. Herkes bize kolaylıkla ulaşabiliyor. Eski mahallemizdekiler bile hala arayıp hastalıklarıyla ilgili sorular soruyorlar. Bu nedenle de 'Altın Kızlar' lakabı konuldu bize."

"Babam emekli olduktan sonra da çalıştı"

Denizli Devlet Hastanesinde çalışan 40 yaşındaki Aylin Çakır Güven de ailelerinde bir eğitimcinin bulunmasının kendilerine çok büyük avantaj sağladığını vurguladı.

Köyünde okuyan ilk kız çocuğu olan annelerinin kendilerini hep eğitime yönlendirdiğini belirten Güven, şöyle konuştu: "Annem, eğitime olan aşkını bizimle beraber çevremizdekilere de aşıladı. Ayaklarımızın üzerinde durmamızı istedi. Babam da özellikle maddi olarak özverilerde bulunarak okumamız için mücadele etti. Emekli olduktan sonra da ekstra işler yaparak, eğitimimizi tamamlamamıza destek oldu. Bizi hiçbir zaman kimseye muhtaç etmedi. Hiçbir zaman cebimizde paramız eksik olmadı, kimseye avuç açmak zorunda kalmadık. Hala arkamızdalar, bize destek olmaya devam ediyorlar."

Bakmadan Geçme