İYİ Partili Ağıralioğlu'ndan çok sert açıklama
İYİ Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu, 'Kurucusu olduğumuz masada bize pusu kurulmasından rahatsızız.' dedi.
İYİ Parti'li Ağıralioğlu, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, memleketin "ya 40 katır, ya 40 satır" diye tasnif edildiği bir siyasal iklime, "ne 40 katır, ne 40 satır, bütün bir milleti sarıp sarmalayacak bir hatır" diye yola çıkanlardan olduklarını söyledi.
"Böyle bir siyasi iradenin soluk verdiği demokrasi mücadelesinde biz bugün çok önemli bir eşiğe geldik." diyen Ağıralioğlu, "İçine girdiğimiz eşikte milletimizin hissiyatı böyle olduğu için arz ediyorum: Vicdan, tercih, talih, tarih, hukuk, hak, insaf, izan, gayret sıkışmıştır. Millet tercihiyle baş başa kalamamış, tercihe sıkışmıştır. Bütün bunlar içerisinde soluk olmak iddiasıyla bu sıkışmaya can suyu veren bir siyasi iradenin iyilik adında kurulmuş bir memleket iddiasının tarafından olarak bugünlere geldik." ifadelerini kullandı.
Bugün de yaşadıkları bu sıkışmışlığa, can suyu olabilmek için emek verip, alın teri döktüklerini anlatan Ağıralioğlu, şöyle devam etti: "İYİ Parti ailesinin, mümtaz gayret edenlerin, genel başkanından en ücra köşesindeki neferlerine kadar, gecelerini gündüzlerine kattığı bir memleket mücadelesi verdiler. Uğruna mücadele ettiğimiz demokrasinin, hakkını hukukunu korumak için gecesini gündüzümüze kattığımız milletimizin haklarının yendiği, malının gasbedildiğini, ümitlerinin çalındığını düşündüğümüz milletimiz için 5 yıllık bir mücadelenin nihayetinde, tarihin bizi sıkıştırdığı yerde birtakım siyasi kararların doğru izah edilmesi, anlaşılmasını sağlamaya çalışıyorum."
Ağıralioğlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kendilerine dayattığı bir siyasal iklim içerisinde konuştuklarını ifade ederek, "Hayatımızın, siyasi mücadelemizin, siyasi ilkeler alanının canına okuyan bu kutuplaşma diye dert ettiğimiz münasebetsiz ittifakların, saçma sapan pazarlıkların, kirli hesapların yahut asla bir araya gelmeyecek, gelmesinin de mümkün olmayan beraberliklerin besleyeni, gerçekleştirenleri, tahakkukunu gizleyeni olan bu 50+1 sisteminin memlekete yapılmış en büyük kötülük olduğunu söyleyenleriz."
Ağıralioğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün memleket için hassasiyet taşıyan herkesin ilk gündemi haline gelen cumhurbaşkanlığı makamının kimlerin hangi oyuyla seçileceği üzerinden gerçekleştirilen tartışmanın merkezinde hepimizi kalbinden vuran bir bela var üstümüzde. 50 artı birin mecburiyet haline getirdiği bir dayatma devletin en şerefli makamı olan cumhurbaşkanlığını bölücülüğün şantaj hedefi haline getirmiştir. Vatanına, milletine, devletine bayrağına, cumhuriyeti kuran iradesine, şehidine şühedasına, hakkı hatırı olan herkesin namus borcu devletin cumhurbaşkanlığı makamını seçmek zorunda olduğumuz bu siyasal iklimde bu makamın bölücülüğün hedefi olmasından utanmaktır. Türk devletine gönlü olan Türk bayrağına bağlılığı olan, Türk milletini canından aziz bilen mezhebi meşrebi ne olursa olsun, dili dini ne olursa olsun bu topraklarda yaşamayı canından aziz bilen herkesin bu memlekette ilk namus borcu devletin bu şerefli makamlarını bölücülüğün pazarlık masasında hedef olmaktan çıkarmaktır."
Kazanmak için her yolu mubah gören, cinnetin karşısında namuslu siyasetin dilini kullanmaya çalıştığını ifade eden Ağıralioğlu, "Kazanmak için her yolu mubah görenlerin, her şeyi yapmayı hak görenlerin herkesin karşısına doğrulukla kaybetmeyi şerefle izzetle mağlup olmayı tercih edenlerin adına konuşuyorum. İktidarı tenkid ediyorsanız, kızıyorsanız, iktidara benzememek mesuliyeti altındasınız. İktidarı istişare yapmıyor diye, istişareye uymuyor, milleti duymuyor, açı açığı görmüyor diye eleştiriyorsanız, ızdırabını duyduğunu söylediği millet adına siyasi körlükten sağırlıktan hükümeti tenkit ediyorsanız, milletinizi duymak, anlamak, istişare etmek, mutabakat diye bahsettiğiniz şeye sadakat göstermek zorundasınız." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanlığı adaylık süreci başladığından beri, bu mücadeleyi kim kazanacak sevdası değil, kimler memleket için yapılan bu gayretlerden memnun olacağı konuştuklarını anlatan Ağıralioğlu, "İYİ Parti'nin bu kıymetli emeklerinin mimarı olarak Meral Akşener, millete umut olarak kurduğu masada siyasi dayatmayla karşı karşıya kaldı diye itiraz ediyoruz. İtirazımızın önce ve ilk olarak merkezinde hiçbir kazanma hevesinin hiçbir mevki şehvetinin milletin umudunu söndürmemesi gerektiğine dair bir hassasiyeti dillendiren tarafı temsil ediyoruz." dedi.
Ağıralioğlu, "Meral Akşener'in milletin umudu olsun diye ortaya konmuş sonra da katlanarak, tahammül ederek, alttan alarak bütün bu süreçlerin içinde milletin umudu sönmesin diye bugüne getirdiği siyasi mücadelede millete umut masasında kendisine ve milletin umuduna pusu kurulmasından rahatsızız. Kurucusu olduğumuz masada bize pusu kurulmasından rahatsızız." diye konuştu.
Ağıralioğlu, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, "Rahatsızlığımızı ifade ettiğimiz andan itibaren sırf kaybetme endişesi duyuyoruz diye bize küfredilmesinden rahatsızız." ifadelerini kullandı.
Önce "Kazanamaz mıyız acaba, kaybeder miyiz?" şeklinde endişelerinin olduğunu ve itiraz ettiklerini anlatan Ağıralioğlu, "Kemal Bey'in adaylığına değil, Kemal Bey'in adaylık iradesi taşımasına da değil; bir genel başkan, ana muhalefetin genel başkanı olarak hem aday olmaya hem cumhurbaşkanlığı iradesi taşımaya anasının ak sütü gibi helal bir duyguyla talip olmaya hakkı vardır. Ama biz, hassasiyetin merkezine partisinden aday olmadığı halde, 'kiminle kazanabiliriz' duygusunun merkezine 50 artı 1 değil, 50 artı 50 duygusunu koyan partiyiz." değerlendirmesinde bulundu.
"Bu yarışı 60-40, 70-30 bitirecek bir mutabakat aramalıyız" dediklerini aktaran Ağıralioğlu, 50'yi bir geçmek duygusuna düştüğü andan itibaren muhalefetin kirleneceğini ve ilkesizleşeceğini söylediklerini belirtti.
"Dediğimizi bulduk" diyen Ağıralioğlu, İYİ Parti'nin, bir oy kalsa ve o bir oyla iktidar belirleniyor olsa, "o oy çocukların katilini methediyorsa o oyla kazanmaktansa kaybetmeyi" şerefli bilenlerin partisi olduğunu söyledi.
50'nin bir geçilmesine sebep olan oyun, devletten her şeyi istemeyi hak gördüğü berbat iklimin siyaseti bozacağından bahisle bundan dönülmesini istediklerini dile getiren Ağıralioğlu, muhalefetin iktidar olmak için bakanlık dağıtmasını ahlaki bulmadıklarını söylediklerini aktardı.
Altılı Masa'da cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde yaşananlara değinen Ağıralioğlu, "Biz, umut olarak kurulmuş bu masada umutlarına pusu kurulmuş bir partiyiz. Biz, umut olarak kurulmuş bu masada, bu masanın bazı milletvekillerinin daha önce söylediği halde düzeltilmeyen hevesleriyle başka gündemin masası haline dönüştürüldüğünü gördüğümüz için konuştuk." ifadelerini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığının kabul edilmemesine, mezhebinin reddedilmesine, adaylığının inkarıyla masanın devrilmesine hamleden izansızlığa itiraz ettiklerini söyleyen Ağıralioğlu, kimsenin ne mezhebine ne meşrebine ne inancına hürmetsizlik edecek kadar kalbi kararmış insanlar olmadıklarını kaydetti.
İYİ Parti'nin emeklerinin, iktidar olma hevesine kurban edilmesine itiraz ettiklerini ifade eden Ağıralioğlu, şöyle devam etti: "Şimdi geldiğimiz yer şöyle bir yer: 'İktidara benzemeyin' dedik, benzediniz. İktidar 10 yılda sağır oldu, milleti görmez oldu; siz gelmeden kör ve sağır oldunuz. Aslında memleket mücadelesinde, bu kadar problemi olan bir ülkede yüzde 75'lerin, 80'lerin konuşulması gerekirken şimdi iktidarı matematiğe çevirdiniz. Bu memleket, bu kadar derdi varken, eline hesap makinası alıp siyaset yapanların değil, elini kalbine koyup memleketin, milletin derdine koşanların yurdudur. Muhalefetin vazifesi buydu."
Muhalefetin, vazifesini unuttuğunu savunan Ağıralioğlu, "Millete verilen sözlerin tutulmadığı bu berbat iklimde iktidarın yüzde 50'sinde, 45'inde, 15, 20 alamayan muhalefet, cumhurbaşkanlığı makamını bölücülüğün pazarlık masasına gelmesine sebep olacak şekilde yönetti." dedi.
Hükümete "kandık, kandırıldık" dediği için kızdıklarını dile getiren Ağıralioğlu, bugün bu itirazları 5 yıl sonra "Milletim bizi bağışla, biz kandık" dememek için yaptığını söyledi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, "Altı genel başkanın mutabakatıyla alınmayan kararı, karar olarak milletimize sunamayız, umut diye bunun arkasında duramayız" dediğini belirten Ağıralioğlu, "Altı kişiyle mutabık olduğumuz masada 5'i 1'e pusulayacak şekilde kurgulayanların hesap vermek zorunda olduğu bir parti adına, irade adına konuştum, kızdım, itiraz ettim ben." diye konuştu:
Ağıralioğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "(İktidara karşı ana muhalefet partisi biziz ve her türlü hakkımız var) diyen CHP'nin yaşadığı bu 'kazanabiliriz' duygusunun en büyük mimarı olan partiye 3 günde 25 yıllık küfredildi. Neymiş, 'hükümet güç eline geçince çok tahammülsüzmüş.' Siz elinize güç geçince bize ne yapacağınızı göstermiş insanlarsınız. Siz, bize ihtiyacınız olmadığını düşündüğünüz andan itibaren bize parmak sallarken aslında tahammül eşiklerinizin olmadığını gösteren insanlarsınız. Siz şimdi güçlendiniz, güçlenince İYİ Parti'nin gücüne ihtiyacınız olmadığını düşününce bize yaptığınız küfürlere bir bakın bakalım, kime benziyorsunuz? Biz şimdi uyandık. Niye uyandık? Gelmeden bazı şeylerin bu şartlarda, bu safhada görünmesi çok kıymetlidir. 5 yıl sonra 'yanıldık' demektense şimdi 'gördük' demek daha iyidir. O yüzden bu sürecin içerisinde mekanizma olarak çalıştırılan hiçbir şey doğru olmadı. Güçlendirilmiş, iyileştirilmiş parlamenter sistem diye yola çıkıp güçlendirilmiş, iyileştirilmiş Kemal Kılıçdaroğlu modeli memlekete umut olarak sunulmuş oldu. Bu sürecin içerisinde İYİ Parti fedakarlık yapan, İYİ Parti tahammül eden, onca emeğine rağmen hakarete maruz kalıp susan taraf oldu. Bugün de aynı şeyi yapıyor İYİ Parti."
Şu anda klavyesinin başında tembihlenmiş bir sürü kişinin kendilerini "pişmiş aşa su katmakla" suçladığını dile getiren Ağıralioğlu, "Bu pişmemiş aşı pişmiş diye millete getirenlere soracaksınız bu hesabı. Bu pişmemiş aşı millete yedirmeye heves etmek milletin karnını ağrıtmaktır." dedi.
HDP'nin Kılıçdaroğlu lehine aday çıkarmayacağını beyan ettiğini belirten Ağıralioğlu, "Ben partim adına yetkili oldum; grup başkanvekilliği, parti sözcülüğü, genel başkan yardımcılığı da dahil, şimdi de İstanbul milletvekili ve genel idare kurulu üyesi, Türk milletinin şerefli bir evladı olarak söylüyorum ki HDP'nin dahil olduğu bir denklemde, terörün gölgesinin düştüğü yerde olmayız. Biz terörü, memleketin en şerefli makamlarının seçileceği iklimlerin içerisinde bir pazarlık vesilesi yapmayız." değerlendirmesinde bulundu.
İYİ Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu, HDP yetkililerinin Türk Devleti'ne "katil", Türk mahkemelerine "zalim", Türk ordusuna "işgalci" dediklerini aktardı.
HDP'li yetkililerin, güvenlik operasyonlarını da "Kürdistan işgali" olarak nitelendirdiğini belirten Ağıralioğlu, "Meclis varlığına asla sığmaz laflar ediyorlar. Defalarca söyledim devlete 'katil' derken gösterdiğiniz cüretkarlığı bir kere PKK'ya 'katil' derken gösteremediniz." diye konuştu.
HDP'nin "Bizim oyumuza talip oluyorsunuz da bizimle neden muhatap olmuyorsunuz?" beyanatlarını eleştiren Ağıralioğlu, şunları kaydetti: "Bütün oyunuza talibiz, sizi de muhatap almıyoruz. Sizi muhatap almamamızın nedeni şu: Siz devletinize, devletinizin varlığına, milletinizin beraberliğine, bu topraklardaki kadim beraberliğimize pusu kuran her alçak organizasyonun öyle ya da böyle iliştiği Türk Devleti'nin her aleyhine tertibin içerisinde parmak izleri görünen insanlarsınız, siz problemli insanlarsınız. Ermenilerin soykırım ayinlerinin tertiplerler içindesiniz, Türkiye güvenlik organizasyonları yapar, güvenliğini sağlamak için yaptığı her müdahaleye 'işgal' diyenlersiniz. Sizin, oylarınızla pazarlık ettiğiniz bu masada, oylarınız sizin tapulu malınızmış gibi memleket meselelerini şantaja dönüştürmenize razı mı olacağız? Asla olmayacağız. Vatandaşlarımızı rencide etmeyeceğiz. Birisi 'terör' deyince 'Kürt' denmesine razı olmayacağız."
Devlet-millet mücadelesinin merkezine milleti aldıklarını vurgulayan Ağıralioğlu, "Ben terörün gölgesinin düştüğü yerde devletimin makamlarının örselenmesine razı değilim. Ben, 'cumhurbaşkanı olacağım' diye devletin makamlarının bu şekilde pay edilerek, 'ümidi büyütüyorum' diye insanların heveslerini kendi iktidar hevesine dönüştürmenin doğru olmadığına inanıyorum. Partimiz istiskal edildi, İYİ Parti'nin emekleri ziyan edildi. İYİ Parti'den kimse özür dilmedi." değerlendirmesini yaptı.
Ağıralioğlu, şöyle devam etti: "Kemal beyin adaylığını dayatmasına, bu adaylığın masada bir dayatmaya dönüşmesine, bu dönüşürken istişarenin ihmal edilmesine, mutabakatın ihlal edilmesine, belediye başkanları teklifimiz şahsi hırsımıza hamledilmesine itiraz ediyorum. Bu masada durduğumuz yer sabit olduğu halde önümüzden kaçırılmasının hesabını kim verecek? Biz bu masada taahhüt ettiğimiz her şeyin önünde imzalarımızla sadakatle bekliyorken önünde durduğumuz ve millete umut olduğumuz masayı önümüzden kaçıranlara neden kimse bir şey sormuyor? Ben adaylık sürecindeki bütün usulsüzlükleri reddediyorum. Adaylık süreci içerisinde cumhurbaşkanlığı makamının HDP gölgesinde kalmasını makbul bulmuyorum. Çerçevesi bu olan bir itirazla bu sürecin içerisinde bulunuyorum. Bu süreç nereye kadar giderse orada milletime verdiğim sözle, milletime adadığım bu hayatın kalbiyle, iradesiyle yürümeye devam edeceğim."
Ağıralioğlu, daha sonra gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. "Bundan sonraki süreçte ne yapacaksınız? İstifa edecek misiniz? İtirazınız, istifaya dönüşür mü?" sorusuna Ağıralioğlu, "Bu itirazım, İYİ Parti'nin hassasiyetlerinin doğru anlaşılabilmesi çerçevesinde kamuoyu ile paylaştığım bir itirazdır. Benim üzerimden, benim bu hassasiyetimle, kendi irademi bu masada konuşulanlardan çekme irademi partime hakarete dönüştürülmesine müsaade etmem. Ben itiraz etsem de bu itirazımın sonuçları nereye gitse de benim üzerimden İYİ Parti'nin milliyetçiliğine, vatanseverliğine, genel başkanından en alt kademedeki mensubuna kadar bir arkadaşımın töhmet altında bırakılmasına müsaade etmem. İYİ Parti'de devletine, milletine düşman olan bir alçağa 'terörist' demeyecek bir tane namussuz yoktur. Bir PKK'lıya tebessüm edecek, bir PKK'lının varlığından rahatsız olmayacak bir tane alçak yoktur bizim içimizde. Ben siyaset pratiğini, sözüyle, şahsiyetini, haysiyetiyle iradesini birleştirme üzerine yapmış bir kardeşinizim. Ben kendi tercihimi, böyle yapmak zorundayım. Milletim beni dün öyle söyledi, bugün böyle söylüyor diye sevseydi; dün öyle söyler, bugün böyle söylerdim." karşılığını verdi.
Ağıralioğlu, şöyle devam etti: "Biz "kazanmak için her yol mubah" görenler değil, biz Türk milletini bu yoksullukta, yolsuzlukta, bu kıskaç içerisinde sarıp sarmalayacaksak, partileri ayırmadan bütün bir milleti sarıp sarmalayacağız. Biz AK Parti'nin, Cumhur İttifakı'nın şu anda etrafında toplanmaya, milleti toplamaya çalıştığı yere kalbimizle; buna itiraz eden Millet İttifakı'nın da aslında namus borcu bilmek zorunda olduğu, hassasiyet iklimine de aklımızla kuvvet vermeye çalışıyoruz. Aklımızla kalbimizi birleştirme mesuliyetiydi İYİ Parti'nin mesuliyeti. Yani bir kısım diyor ki 'aklını bırak kalbinin yanına gel'; bir kısım diyor ki 'kalbini bırak, aklının yanına gel'. Biz aklımızı kalbimize feda etmeyeceğimiz bir üçüncü yolun kilometre taşlarına talip oluyoruz. İYİ Parti'nin siyasi mecburiyeti buydu. Bu mesuliyetle yürüyoruz. Bu mesuliyetle itiraz ediyorum. İlkesizliği kabul etmiyorum. Bu mesuliyetle masanın, cumhurbaşkanlığı sürecinin, seçimin bir pazarlık konusuna dönüştürülmesine razı olmuyorum. Terör gölgesinde yapılan seçimin, terörün masada oy hesabı, parmak hesabı yapılarak siyaseti kirletmesini doğru bulmuyorum. HDP, Türk demokrasisinin şantajcısına dönüşmüştür. Dönüp Cumhur İttifakı'na ve Millet İttifakı'na bize mahkumsunuz diye parmak sallamak, bu 50 artı 1 sisteminin onlara sunduğu imkanı şımarıkça kullanma hevesidir. Bu hevesin içerisinde olmaları, onların hakkı olabilir. Ama bizim de mesuliyetimiz, devlet makamlarını bu kabil bir şımarıklığın hedefi olmaktan çıkarmaktır. Sorumluluklarımızdan birisi de budur."
Bir gazetecinin, "İleride bu şantaj daha da artarsa, iktidara gelirseniz ne yapacaksınız?" sorusu üzerine Ağıralioğlu, "Kırmızı çizgilerimizi Genel Başkanımız da çok iyi ifade etti. Bizim partimiz var. Herkesin partisi var ama hepsinin üstünde bir devletimiz var. Hepsinin üstünde bir milletimiz var. Hiç kimseyi tanımayız. Devlet varlığımız, millet varlığımız, vatanımız, güvenliğimiz, sınırlarımız, milli stratejik irademiz ile ilgili hiç kimseyle pazarlık yapmayız. Benim kalbim buradadır. İYİ Parti'nin siyasi tercihlerini bundan sonra İYİ Parti'nin sözcü ve yetkililerine sormak zorundasınız." karşılığını verdi.
Ağıralioğlu, "Cumhurbaşkanlığı adaylığı için dün parti olarak bir grup kararı aldınız. Parti bu kararı yeniden mi gözden geçirecek?" sorusuna ise, "Partimizin yetkililerine soracaksınız. Ben partim adına konuşmuyorum. Ben kendi adıma konuşuyorum. Ben o oylamada da yoktum." yanıtını verdi.
İstifa edip etmeyeceğine ilişkin de Ağıralioğlu, "Benim bu itirazım. Türk demokrasisinin problemlerinden birisi, parti içi demokrasinin hemen finale dönmesidir. Ben itirazımı, milletin duyacağı, kalbinin, vicdanının beni anlayacağı şekilde söylüyorum. İtirazımın sonuçları nereye varırsa, ben o sonuçları bedel olarak da ödemeye razı olan tarafı temsil ediyorum. Huzursuzluk çıkarmaya, anlaşma bozmaya gayret etmiyorum. Parti demokrasisinin bana verdiği hakkı kullanıyorum. Haramla, yalanla kazanmaktansa doğrulukla kaybetmeyi göze alanlardanız. PKK'ya müsamaha yok; bölücülüğe, cüretkarlık imkanı tanımak yok. " ifadelerine yer verdi.
Ağıralioğlu, milletvekili adaylığı başvurusunda bulunup bulunmadığına yönelik soru üzerine de aday adaylığı başvurusunda bulunmadığını söyledi. Bundan sonraki süreçte partide nasıl ilerleyeceği konusunda ise Ağıralioğlu, "Ben itirazlarımı yaptım. Partimizde siyasi olarak yetkili kurullar ne dilerlerse öyle yaparlar. Ben itiraz ediyorum, itirazlarımla yürüyorum. Genel Başkanı'n 'vicdanınız ile benim talimatlarım arasına sıkışırsanız' diye mümtaz bir tembihi vardır. Ya da 'grup kararıyla vicdanınız arasına sıkışırsanız asla vicdanınızı terk etmeyin' talimatı, benim şu anda hem gücüm hem kuvvetim hem de irademdir." ifadelerini kullandı.
Yavuz Ağıralioğlu, terör örgütü PKK'nın ABD dahil pek çok müttefik devletle şımartıldığı ve Türkiye'nin başına bela edildiği iklimi gördüğünü belirtti.
5 bin tır silah verilen terör örgütüne, bir devlet vaat edildiğini anımsatan Ağıralioğlu, Yunanistan'a silah yığınağı yapılarak Türkiye'nin tehdit girdabında sürüklendiğini, parası ödenen F-35'lerin verilmediğini, darbe teşebbüslerine hevesli ne kadar adam varsa hepsinin himaye edildiğini ve sonrasında "Müttefiklik hukuku" söylemlerinin dile getirildiğini söyledi.
"Fetullah Gülen üzerinden Türk devletine teşebbüs edilen darbenin arkasında destek vereniyseniz; müttefiklik hukukunu kurmaya bunları teslim ederek başlayacaksınız" diyen Ağıralioğlu, "Parasını verdiğimiz F-35'leri vereceksiniz, Yunanistan'a bizim aleyhimize verdiğiniz destekten vazgeçeceksiniz, bu PKK'lı alçaklara verdiğiniz silahları alarak 'NATO' hukuku gereği size verecektik' diyeceksiniz. O zaman ilişkilerimiz normalleşecek." dedi.
Ağıralioğlu, terörün gölgesinin düştüğü yerde olmayacağını, yaşanan sürece itiraz ettiğini vurgulayarak, "Partinin yetkilisi olarak değil kendi adıma konuşuyorum. Daha önce de 'terörün gölgesinin düştüğü yerde olmam' dedim. HDP'nin PKK'yla eşitlenen siyasi hesapsızlığına itiraz ettim. Bunları dememiş gibi davranmamı istiyorsanız ben bunu yapmayacağım. Eğer bu devam ederse 'Ben bu vebale ortak olmayacağım' diyeceğim. Hukuk ihlalini kimin yaptığı değil, kimin neyi ihlal ettiğini konuşacaksınız. Ben burada vicdanla konuşuyorum. Türk milleti kendi problemlerine söven adamlardan yoruldu. Problemi çözen bir irade lazım. Muhalefetin vazifesi iktidara benzememektir. Ahlaki üstünlüğü kaybetmemek lazım." dedi.
Yavuz Ağıralioğlu, itirazlarının sonuçları neyse onu göreceğini, dayatmayı doğru bulmadığını, bu dayatmanın İYİ Parti'ye yaşattığını rencide edici bulduğunu söyledi.
Bu dayatmadan doğan oy kaybı da dahil emeklerine yapılan saldırıyı asla kabul edilebilir bulmadığının altını çizen Ağıralioğlu, "Ben bu itirazların bedelini ödeyerek bugünlere geldim. Sonucu nereye giderse o bedeli öderim." dedi.
Başka bir soru üzerine, açıklamasından İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in bilgisinin olmadığını bildiren Ağıralioğlu, şöyle konuştu: "Şimdi takip etme fırsatı varsa izliyordur ya da arkadaşlar izlemesini faydalı görüyorlarsa izletiyorlardır. Her tarafta milliyetçilik merkezli tanımın içerisine kendini sokan, siyasi aidiyetleri dolayısıyla uzun siyasi mücadelelerden gelen bir dünya siyasi ekol vardır. Bu siyasi ekollerin her biri birbirleriyle münasebetlerinde özensiz bir dil kullanıyorlar. Bu özensizliğin sebep olduğu bir süreç de var. Yani bugün yüzde 3'e, 5'e, bire, yarım oylara, hatta sandığa girmemiş olduğu halde oyları üzerinden devlet millet imkanlarının tarafı haline getirilen bir sistem yaratıyoruz. Seçime girmemiş, sandık görmemiş, oyunun ne olduğu belli değil ama memleket yönetiminde nüfuzu var, inisiyatifi var. Buna sebep olanların başında Türk milliyetçilerinin dağınıklığı, başka partilerde birbirlerini itham ettiğini düşünenlerdenim. 'Bu seçim bunun son seçimidir' diyorum. Önümüzdeki seçimin belirleyeni, yöneteni, imza atanı, karar vereni, program uygulayanı biz olacağız."