Kahramanmaraşlı Yazar Niyazi Kara'dan kültürel miras ve sorumluluk vurgusu

Kahramanmaraş'ın edebi ve kültürel mirası, geçmişten bugüne bir kültür kenti olma özelliğini pekiştirirken, bu mirası geleceğe taşıma sorumluluğu bugün daha ağır bir anlam taşıyor. Şehrin yetiştirdiği önemli edebi isimlerden biri olan yazar Niyazi Kara, Ekonomi-X Gazetesi için yaptığı özel açıklamalarda, bu sorumluluğun altını çizerek, geçmişe duyulan saygının geleceğe olan borcumuzla şekillenmesi gerektiğini ifade etti.

Kara, Kahramanmaraş’ın bugün “şiirin, şairin ve edebiyatın başkenti” olarak anılmasının temelinde, hem yaşayan hem de ebediyete intikal eden şair ve yazarların büyük katkılarının olduğunu belirtti.

Kara, şehrin kültürel mirasını ve yazarlara düşen sorumlulukları vurgulayan açıklamalarında şu ifadeleri kullandı: “Geriye dönüp Kahramanmaraş’ın birikimine baktığımızda, bu şehir kitap, şiir ve yazma geleneğiyle bir kültür kenti olmayı çoktan hak etmiş durumda. Yetiştirdiği değerler, bu hak edilmişliği daha da pekiştiriyor. Ancak şunu da ifade etmeden geçemeyeceğiz: Bugün yazan insanların omuzlarındaki yük, geçmişteki ustalarınkinden çok daha ağır.

O dönemki büyüklerimiz bir yol çizdiler; UNESCO gibi bir yapıyı ya da böyle bir unvanı düşünerek yola çıkmamışlardı. Ama bugün Kahramanmaraş “şiirin, şairin, edebiyatın başkenti” olarak anılıyorsa, bu, yaşamış ve artık aramızda olmayan -Allah hepsine rahmet eylesin- o değerli insanların emekleri sayesinde olmuştur.

Bugün ise bu mirası devralan yazarların ve şairlerin, geçmişin çıtasını daha da yukarı taşıma sorumluluğu var. Eserlerin sadece daha derin ve anlamlı olması yetmez; yerin altına ve üstüne, yani hem tarihe hem de günümüz insanına hitap etmesi gerekir. Çünkü çıtayı yükseltmek ve yeni bir boyut kazandırmak artık bir zorunluluk.

Bu nasıl mümkün olabilir? İşte bu sorunun cevabını, bir fuar boyunca yaşadığım tecrübeyle açıklamak isterim. Her gün fuarda dolaştım ve kendimi besleyecek kaynaklar aradım. Çünkü yazmak sadece bir kalemi eline almakla başlamaz; önce okumak, anlamak ve birikim yapmak gerekir. Fakat bu okumalar tek bir kanala bağlı kalmamalı. Farklı kaynaklardan, milletlerden ve bakış açılarından beslenmek şart. Ancak bu şekilde geçmişten devraldığımız mirası biraz daha yukarı taşıma şansına sahip olabiliriz.

Aksi takdirde “yazdım, oldum” düşüncesiyle hareket edersek, bu hızlı dönen dünyada birkaç gün içinde sıradanlaşırız. Aynı şeyleri tekrar ettiğinizin farkında olmasanız bile hedef kitleniz bunu hisseder. İşte bu nedenle, yenilenmek, gelişmek ve geliştirmek zorundayız.

Unutmayalım ki bu şehrin ufkunu genişletecek ve koruyacak olanlar, ufku açık insanlardır. Bunun yolu da okumaktan, araştırmaktan ve öğrenmeye açık olmaktan geçiyor.”
 

Bakmadan Geçme

Gazetecin - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!