Kıbrıs ve Doğu Akdeniz'de Neler Oluyor?
Son günlerde Başkan Erdoğan’ın Akdeniz’de bir oldubittiye izin vermeyecek, çıkışı gözleri tekrar Kıbrıs ve doğu Akdeniz havzasına çevirdi. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını ortadan kaldırmak için son 16 yıldır petrol ve doğal gaz arama çalışmalarına hız vermesi, Karadeniz havzası başta olmak üzere Türkiye’nin birçok bölgesinde sondaj çalışması yapması, doğal olarak küresel enerji kartellerini rahatsız etti. Türkiye’nin özellikle AB’den gelen tepkilere rağmen Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz arama çalışmalarında kararlı olması, sondaj gemisi Fatihin Akdeniz havzasına inmesi sonucu Fırat’ın doğusunda terör hareketliliğini hızlandırdı. Türkiye’nin dikkatini ve enerjisini bu bölgeye çeken emperyalist güçler, enerji kartelleri üzerinden (İtalyan Eni, Fransız Total, Rus Novatek ve Amerikan Noble Energy’i) Güney Kıbrıs, İsrail, Lübnan ve Mısır ile ciddi petrol ve doğalgaz arama antlaşmaları yaptılar. Kısa vadede tahmini üç buçuk trilyon m3 (uzun vadede bunun yüzlerce katı fazla rezervden bahsediliyor) doğalgaz ve petrolün varlığı bölgeyi 21.yüzyılın orta doğusu haline getirmiş durumda. Türkiye benzer bir süreci 1925 yılında da yaşamıştı o zamanda Mustafa Kemalin Musul için karalı tavrı gene emperyalist güçleri rahatsız etmiş İçerde başlayan bir isyan ve Türkiye’nin siyasi arenada direnç gösterememesi Musul’un kaybedilmesine neden olmuştu. Görünen o ki Türkiye Devleti yüzünü ne zaman dünyaya dönüp kabuğunu kırmaya küresel bir oyuncu olmaya niyetlense hep önüne çeşitli engeller çıkacak. Son altı ayda ülkemizde kurları yükseltmek için İngiltere ve Ön Asya borsalarında yapılan spekülatif hareketlerin temel nedeni de aslında Akdeniz’deki enerji rekabetidir. Türk devleti kur hareketleri ve ekonomideki çalkantılı süreç ile uğraşırken A.B. Yunanistan üzerinden Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs’ın hakları hiçe sayan enerji antlaşmaları yapmış uzun vadede Rusya’ya olan doğalgaz ve petrol bağımlılığından kurtulmaya çalışmıştır. Türkiye Cumhuriyeti AKDENİZ havzasında asla bir oldubittiye müsaade etmemelidir dünyada ekonomik gücü elinde tutan sermaye sahipleri uluslararası çıkarları için elbette çeşitli hamleler yapacak döviz dış ticaret çeşitli ambargolar la Türkiye’nin direncini kırmaya çalışacaktır. Çünkü Türkiye’nin Akdeniz havzasındaki enerjide söz sahibi olması demek, uzun vadede enerjide dışa bağımlığının bitmesi cari açığın ortadan kalkması refah düzeyi yüksek kalkınan yeni bir Türkiye’nin temellerinin atılması demektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne Yavru Vatan Kıbrıs’tan nede 500 yıl bir Türk gölü olan Akdeniz’deki haklarından ne olursa olsun vazgeçmeyecektir….Vazgeçmemelidir… Saygılarımla…