'Maraş'ta Millî Mücadele'ye katılmayan tek fert bile yoktur!'

Kahramanmaraş'a TBMM tarafından İstiklal Madalyası'nın verilmesi.

Tarih boyunca toplumlar, savaşta üstün başarı gösteren kahramanlarını diğer kişilerden ayırt etmek için ödüllendirme yoluna gitmişlerdir. Bu kahramanlara ayrıcalıklar tanıyan bir takım semboller sunulmuş ve onların saygınlıkları artırılarak başkalarına örnek olma ve özendirme yollarını aramışlardır. Bu ödülün en önemlisi madalya olmuştur. Çok eski zamanlardan beri Türkler özellikle kahramanlarını ödüllendirmek için çelenk, tuğ, sorguç ve avize adı altında bugünkü madalyaların yerine geçen sembol ve işaretler kullanmışlardır (Başdoğan,2001:64-65).

 

Anadolu Selçuklularında ilk madalya 2. Keyhüsrev tarafından 1245 yılında Konya’da yaptırılmıştır (Kafesoğlu, 1992: 102; Efe, 1998: 57). Osmanlılarda ise 1730’da I. Mahmut (1730-1754) zamanında madalyanın ödüllendirme için kullanıldığı görülmektedir (Eralp, 2002: 683). Daha sonraları çeşitli madalyalar yapılarak başarı gösterenlere verilmiştir (Gevri, 2002: 95).

 

İstiklal Savaşı sırasında Mustafa Kemal’in halkın ve ordunun moralini yüksek düzeyde tutarak, millî birliği koruma hakkındaki düşüncesini hisseden Saruhan Mebusu Mustafa Necati (sonra Millî Eğitim Bakanı) üstün başarı gösterenlerin ödüllendirilmeleri için bir kanun teklifi hazırlayarak TBMM’ye sundu (TBMM ZabıtCeridesi,D.I., Cilt.1, İçtima senesi 1, İ:43,3. 8.1336 (1920). Uzun tartışmalardan sonra 29 Kasım 1920 tarihinde 66 sayılı İstiklal Madalyası yasası kabul edilerek 4 Nisan 1921 tarihinde yürürlüğe girdi (TBMM Zabıt Ceridesi, D.I., Cilt.6, İçtima senesi 1, İ:105, 29. 11.1336 (1920); TBMM Kavanin Mecmuası, Devre I, Cilt:1, 25 Mart 1943: 70; Resmi Gazete: Tarih: 4 /4 / 1921 Sayı: 9; Düstur: Tertip: 3: 111). Bu tarihten sonra yasada zaman zaman değişiklikler yapıldı (www.mevzuat.gov.tr/ Erişim Tarihi 19.12.2017).

 

Dört tip olarak hazırlanan madalyalardan en önemlisi, bizzat cephede çarpışarak üstün başarılar gösteren, asker ve sivillere ve bunlardan şehit düşenlerin ailelerine verilmekte olan kırmızı şeritli istiklal madalyasıdır. Millî Mücadele’ye katılarak büyük yararlılıklar gösteren kişilere İstiklal Madalyası verilmesi konusunun TBMM’nin gündemine gelmesinden sonra yapılan müzakerelerde milletvekilleri kişilerin yanı sıra bazı  şehirlere de İstiklal Madalyası verilmesi gerektiğini dile getirmişler ve konu ile ilgili tekliflerini Meclis başkanlığına sunmuşlardır. (TBMM Zabıt Ceridesi, D.II., Cilt.17, İçtima senesi II, İ: 94, 5.4.1341;TBMM Zabıt Ceridesi, D.II., Cilt.18, İçtima senesi II, İ: 109, 22.4.1341).

 

Maraş ve Gaziantep şehirlerine İstiklal Madalyası verilmesi teklifi ilk defa Millî Mücadele döneminde bu bölgelerin Kuva-yı Milliye komutanı olan Kılıç Ali Bey tarafından yapılmıştır; Nitekim Başvekil İsmet (İnönü) tarafından Büyük Millet Meclis Başkanlığına gönderilen bir yazıda bu inha (teklif)nın Kılıç Ali Bey tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır: “Vatanın harim-i ismetinde vuku bulan tecavüze karşı ilk defa müdafaatta bulunan Gaziantep ve Maraş vilâyetleri şahsiyet-i maneviyelerinin birer kıta kırmızı kurdeleli İstiklâl Madalyası ile taltifi Gaziantep mebusu ve sabık Maraş ve Gaziantep havalisi Umum Kuva-yi Milliye Kumandanı Kılıç Ali Bey’in inhasına atfen Dahiliye Vekâlet-i Celilesinden mevrut 29. 1. 1341 tarih ve İdare-i Umumiye Müdüriyeti 1237 numaralı tezkere ile teklif edilmiş ve teklif-i vakiin Meclis-i Âliye vaz’ı İcra Vekilleri Heyetinin 5.4.1341.tarihli içtimaında tensip kılınmıştır. 400 numaralı kanun mucibince muktezasının ifasına ve neticesinin işarına müsaade buyrulmasını rica eylerim efendim.”(TBMM Zabıt Ceridesi, D.II., Cilt.18, İçtima senesi II, İ: 109, 22.4.1341; Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, 330. 10-194.3329-19).

 

Maraş'ın Kurtuluş Savaşı’nda şehir halkı ile birlikte topyekun direniş göstermesi ve çevre vilayetlerinin de yardımına koşması büyük takdir toplamıştır. Kurtuluş Savaşı sonrasında Maraş’a bir yazı gönderilerek, Millî Mücadele’ye katılanların listesi istenmiştir. Bunun üzerine şehrin ileri gelen yöneticileri bir toplantı tertip ederek bu konuyu müzakere etmişlerdir. Yapılan toplantı sonucunda varılan ortak karar, 13 Kânunusani 1340 (1924) tarih ve 2909/3970 numaralı tahrirat ile bildirilmiştir.

 

Ankara’ya gönderilen bu yazıda: “Maraş’ta Millî Mücadele’ye katılmayan tek fert bile yoktur.” denilmek suretiyle İstiklal Madalyasının şehir adına verilmesi isteği dile getirilmiştir. TBMM’nin İstiklal Madalyası kanunu üzerindeki çalışmaları bundan sonraki dönemde de devam etmiş ve kanun üzerinde bir takım değişikliklere gidilmiştir. 5 Nisan l925 tarihinde TBMM başkan vekillerinden Rafet Bey’in başkanlığında toplanmış ve 24. içtima açılmıştır. Bu toplantıda “15 Mayıs 1919 tarihinden itibaren cidal-i milliyeye iştirak eden fevkalade yararlılıkları görülenlerin İstiklal Madalyası ile taltifleri hakkında” teskere ve inha evrakı ile ilgili yapılan müzakerede; İnha edilen 271 zattan 11 zatın muamelesi noksan görülerek evrakının iadesine, 94 zatın inha evrakının reddine, 166 zatın İstiklal Madalyası ile taltifine encümen karar vermiştir. 166 kişilik listenin 153. sırasında “Maraş namına İstiklal Madalyası İtası” yazılmakta ve mahall-i hidamatı olarak Millî Mücadele, gösterilmektedir (TBMM Zabıt Ceridesi, D.II., Cilt.17, İçtima senesi II, İ: 94, 5.4.1341).

 

TBMM tarafından İstiklal Madalyası’nın  verilmesinden sonra bu madalyanın Maraş Kalesi’ndeki Türk bayrağına resmî törenle asılması merasimi gerçekleşmiştir. Bu tören dolayısıyla Başbakan İsmet (İnönü) tarafından Maraş Belediye Başkanlığına gönderilen yazıda “İstiklal Madalyası ile taltif edilmiş olan fedakâr Maraş’ın vatanperver halkını kemal-i hamiyet ve hararetle tebrik eder ve cümlemize muvaffakiyet temenni eylerim.” demek suretiyle Maraş halkının kahramanlığını bir kez daha ifade etmiştir (Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, 330. 10-194.330-11).

Sonuç

 

Maraş ilk önce İngilizler daha sonra da Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. Bu işgal dönemleri Maraş ve Maraşlı için zor ve meşakkatli bir hayatın yaşandığı günler olmuştur. İngilizlerin Maraş'ı işgali sırasında işbirliği içerisinde olan Ermeniler, Fransız işgali döneminde de aynı şekilde Fransız güçlerine destek vermişler ve bu desteğin karşılığında daha büyük taşkınlıklar yapmaya başlamışlardır. Fransız ve Ermeni baskılarının artması, Müslümanlara yönelik katliamların gerçekleşmesi, dinî ve millî değerlere yapılan saldırılar karşısında Maraş halkı onurlu bir duruş sergileyerek işgalci güçlere karşı mücadeleye başlamıştır. 21 Ocak 1920 tarihinde başlayan ve 11 Şubat 1920’ye kadar 22 gün süren İstiklâl Mücadelesi sonunda Maraş halkı kendi şehrini kurtarma şerefine nail olmuştur. 12 Şubat 1920 günü şehrin düşmandan temizlenmiş olması ve zafere ulaşılması nedeniyle bayram yapılır. Maraş, Millî Mücadele’deki bu hareketi nedeniyle 5 Nisan 1925 tarihinde Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası ile taltif edilmiştir.

 

TBMM tarafından İstiklal Madalyasının verilmesinden sonra bu madalyanın Maraş Kalesi’ndeki Türk bayrağına resmî törenle asılması merasimi gerçekleşmiştir. Bu merasim sırasında Maraş’ta bulunan şair Tâhir Nâdî Bey tarafından yazılan bir kaside  hazırlanmış ve okunmuştur. Mehmet Tâhir Nâdî Bey bu kasidesinde Maraş halkının verdiği bu mücadeleyi dizelere dökerek dile getirmiştir. Kaside tarihî ve edebî olarak ele alındığında şairin yüksek bir dinî ve millî ferasete sahip olduğu anlaşılmaktadır. Şair kasidesinde Türk milletinin özgürlük ve bağımsızlık yolunda tarih boyunca büyük kahramanlıklar gösterdiğini, Maraş halkının Maraş’ın kurtuluş mücadelesinde göstermiş olduğu olağanüstü direniş ve mücadele ile kahramanlık ve hamaset unvanını doğal olarak hak ettiğini dile getirmiştir. Şair kurtuluş mücadelesinin önemini vurgularken aynı zamanda mücadele sonrası için de bir takım hedefler belirliyor. Bu noktada şair, mücadele sonrası yeni devletin güçlenmesi, genç Cumhuriyetin belirlenen hedeflere ulaşması ve bunun içinde toplumun bilinçlenmesi gerektiğini de ortaya koymuştur.

 

Kaynak: www.dergipark.org.tr

Bakmadan Geçme