MHP Lideri Bahçeli: Her gönül kendine benzeyen gönüle akar
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 2021'in ilk grup toplantısında partilileri selamladı.
Meclis'in, 1 aylık aranın ardından yasama faaliyetlerine başladığına işaret eden Bahçeli, milletvekillerinin, bu süreçte salgının elverdiği ölçülerde seçim bölgelerinde bulunarak vatandaşları dinlediğini dile getirdi.
Millete vekaletin, onurlu ve en üstün demokratik görev olduğunu anlatan Bahçeli, "Bu görevin hakkını vermek, insanımıza dokunmak, daha doğrusu kalplere nüfuz etmek şerefli bir mücadelenin mükafatıdır. Unutmayalım ki her gönül kendine benzeyen gönüle akar. Gönül vermeden, ömür adamadan gönüllere girilemez." diye konuştu.
Her dava adamının, aynı zamanda "gönül adamı" olduğuna dikkati çeken Bahçeli, "Bizim siyasetimiz hasbidir, hadimdir, hakidir, havidir, Hakk'ın izinde, hakikatin içindedir. Bizi arayan; çarpık kulislerde, çıkar lobilerinde, çürük mahfillerde, çorak ortamlarda değil Türk milletinin bizatihi varlığında ve vakarında bulacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"Sevdalarının millet, seslerinin devlet" olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Üç beş kendini bilmezin, beş on densizin karalamasıyla yolumuzdan dönecek değiliz. Mahcubiyetimiz yok ki yüzümüz kızarsın. Mağlubiyetimiz yok ki başımız öne eğilsin. Açığımız yok ki korkularımız öne çıksın. Biz, onun bunun ne dediğine bakmıyoruz. Millet ne diyor, ecdat ne diyor, tarih ne diyor, Allah ne buyuruyor, onu dinliyor, nitekim ona bakıyoruz. Buna da aynen ve kararlılıkla devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Fanatizmin tutsağı, fenalığın uşağı olanların MHP'yle aşık atamayacaklarını, boy ölçüşemeyeceklerini vurgulayan Bahçeli, "Karanlık emellerini bizim üzerimizden ibra ve icra etmek üzere emre amade şekilde bekleşenler çölde gemi yolu gözleyenler kadar alık, kutupta deve kervanı bekleyenler kadar da ahmaktırlar. Bunlarda akıl ve zeka kepenk indirmiştir. Fazilet ve feraset kontak kapatmıştır." dedi.
Bahçeli, MHP'yi, şiddet yanlısı göstermenin, sokak diline saplanıp kaldığını iddia etmenin ayıplı ve ahlaksız bir suçlama olduğunu söyleyerek, "İnsan sevgimizin sadakasını versek yedi sülalelerine yetecek olan çevrelerin partimizi kavga ve karışıklıkla bir gösterme çabası hayasız bir tuzaktır. Biz bu tuzağa düşmeyiz, bu oyuna gelmeyiz. Alçakça tezgahlanmış kara kampanyalara asla teslim olmayız." mesajını verdi.
"Önüne gelenin vurup güç denemesi yapacağı bir kum torbası olmadıklarının" altını çizen Bahçeli, şöyle konuştu: "Yumuşak başlı isek de uysal koyun görülemeyiz. Çakallık yapana bozkurt gibi dikiliriz. Bir adım yaklaşana on adımla koşarız. Bir el uzatanı koca bir yürekle kucaklarız. Ancak ülkemize ve ülkülerimize kefen biçen olursa da o kefeni başlarına geçiririz. Bazı gazeteci ve siyasetçilere yönelik son zamanlarda vasat bulan saldırılarla milliyetçi-ülkücü hareket arasında bağ kurmak zorba ve zorlama bir isnattır. Türk milleti uğruna gözümüzü daldan budaktan esirgemeyiz, bunu da mertçe sahipleniriz. Tarafı olmadığımız bir saldırının faili olarak gösterilmek ucuz bir provokasyon taktiğidir. Biz bu tip basit ve bayağı taktiklerin iç yüzünü, arka plandaki sinsi kurguları, masa başında yapılan kanlı planların sahaya taşıma arayışlarını ta 12 Eylül öncesinden beri tanır ve hafızalarımızda saklı tutarız. Hiç kimse şiddet ihalesini üstümüze yıkmaya çalışmasın. Bunu aklından dahi geçirmesin."
Milletin nam ve hesabına bir tehdit olursa değil kavga ölümü bile göze alacaklarını belirten Bahçeli, şunları kaydetti: "Gündeme gelmek için kendilerine saldırı organize edenler veya sudan sebeplerle ve kişisel anlaşmazlıklarla husumet çemberine sıkışanlar, tavsiyem odur ki suç ve suçluyu uzaklarda araştırmasınlar. Sicili kabarık bir siyasetçinin evinin balkonuna kamera yerleştirip kavga anını kayda aldırması, sonra da dönüp masumiyet pozuna bürünmesi, bununla da yetinmeyip 'Bana saldırdılar.' çığırtkanlığına tevessül etmesi bildik bir numaradır. Film setlerinde görülebilecek bu numaralar eskimiş, alıcısı da kalmamıştır.
ABD'deki başkanlık makamının devir-teslim dönemine isabet eden bir süreçte Serok Ahmet'in telaşla harekete geçmesi, bu şahsın propaganda makinesi haline gelen sözde gazetenin istismarla yoğrulmuş haberleri, üstelik malum saldırıların gerçekleşme zamanlaması dikkatle analiz edilmesi gereken bir kurguya delalettir. Türkiye'yi Gayya kuyusuna çekmek için ülkücüleri suçlu göstermek, Cumhur İttifakı'nda sorun varmış gibi servis etmek, iç huzursuzluk yaratmak için toplumsal hassasiyetlerle oynamak muhtemelen zillet partilerine ulaşmış yeni bir görev emridir."
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, erken seçim zorlamasıyla birlikte CHP ve İYİ Parti'nin "güçlendirilmiş parlamenter sistem" çalışmalarında son aşamaya gelmelerinin, dış tazyikin momentiyle en son Rusya'daki gibi bir krizin doğması yönünde hazırlıkların ikmal ve ihtimalinin hafife alınmaması gereken tehlike sinyalleri arasında olduğunu söyledi.
Bu kapsamda, Boğaziçi Üniversitesinde 24 gündür süregelen eylemlerin de bir prova niteliği taşıdığını ifade eden Bahçeli, "Salgınla kıyasıya mücadele edilen, mecburiyetten sokağa çıkma kısıtlamasına gerek duyulan ülkemizde, özellikle konjonktürel ekonomik sorunlardan sokak hareketi çıkarmak için çırpınan işbirlikçilerin varlığı da bilinen bir gerçektir. Tüm bunlar hesaba katıldığında MHP ile Cumhur İttifakı'nın neden hedefe koyulduğu ortaya çıkacaktır. Zira Cumhur İttifakı, kaos hayallerini suya düşürmektedir. Milli birlik ve iç huzur ortamını baltalamayı düşünenleri şaşkına çevirmektedir." diye konuştu.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun "MHP düşmanlığının rastlantı olmadığını" söyleyen Bahçeli, "Her karışıklığın altında parmak izi bulunan Serok'un konuşmaya ne hakkı ne de haddi vardır. Biz onun namertliğini iyi biliriz. Şayet koalisyon hükümeti kurmak amacıyla bize geldiğinde söylediklerini açıklamış olsaydık insan içine çıkacak yüzü olmaz, hali kalmazdı. Serok Ahmet sufleyi aldığı yerlerle bağlantısını ve menfaat ilişkisini derhal gözden geçirmelidir. Kimlerin dolduruşuna geldiği, kimlere teşrifatçılık yaptığı malumumuzdur. Rüyasında Hegel ile sohbet edeceğine, bir an önce ayağa kalkıp icazetli siyasetini sonlandırmalı, kendine çekidüzen vermelidir. Gelecekte küçük bir ayrıntı olarak hatırlanacağını da aklından çıkarmamalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Bahçeli, millet ve ülke için huzur, dirlik, refah, istikrar istediklerini, barış ve kardeşlik dilediklerini belirterek, "Bir yanda bunları isteyip dilerken bir başka zeminde şiddeti körüklediğimizi iddia edenler sefil birer yalancıdır. Diyeceğim odur ki Serok Ahmet yalancıdır, yandan çarklıdır. Kemal Kılıçdaroğlu fren tutmamış, yalan bataklığına çakılmıştır. İP'in başkanı, yalanı maske olarak takalı zaten çok olmuştur." dedi.
Bir gazetecinin, televizyon programında, mizah bir haber üzerinden yaptığı değerlendirmelere değinen Bahçeli, şunları kaydetti: "Beni üzen asıl konu ise hemşire Gülnaz Şırınga isimli kardeşimizin maruz kaldığı şiddet olayıdır. Bu talihsiz hemşirenin başına ne geldiyse bana aşı yaptıktan sonra gelmiş. Olacak iş mi bu? Sokak aralarına gizlenen kalabalık bir grup bu kardeşimizi tek başına yakalayınca darbetmişler, dayaktan geçirmişler, daha sarsıcı olanı ise komaya sokmuşlar. Allah var ya, suçsuz günahsız bir hemşireye saldıranlara hayret ettim. Devir değişti, mertlik bozuldu. Yazık ki şu anda yoğun bakımda hayatta kalma mücadelesi veriyor. Gülnaz Şırınga'ya ve yakın mesai arkadaşı Gülendam Enjektör'e geçmiş olsun diyorum, bundan sonra daha dikkatli aşı yapacaklarına ayrıca inanıyorum.
Şaka bir yana, tuhaf bir dönemden geçiyoruz. Tuşsuz telefonlar, kulpsuz kapılar, duygusuz ilişkiler, vicdansız insanlar yaygınlaşıyor. Mizahı menfur bir şiddet olarak okuyan, parodi haberi gerçek kabul edip içindeki kin ve öfkeyi seferber eden utanmaz simalar ne kadar da çoğaldı. Neyse ki Halkalı'da tren bekleyenlere sadece gülüyoruz, gülünç duruma düşenlere esasen acıyoruz. Buna rağmen Allah eksiklerini de göstermesin diyorum, müfteri nasıl olur ispatlıyorlar. Sağ olsunlar, üzerimizde oynanan oyunları birer birer kendi elleriyle çürütüyorlar.
Bu dava dualıdır, himaye edenimiz Allah'tır. Biz gazetecilerin, televizyonların trol değil, kurşun asker değil, tetikçi değil ahlaklı, erdemli, doğru ve tarafsız haber vermelerini arzu ederiz. Şunu da bilmelerini isteriz ki milliyetçi ülkücü hareketin şiddetle işi yoktur. Kargaşa çıkarmak isteyenlerle ilişkisi yoktur. Kavgada hayır ve umut görmesi mümkün değildir. Biz yaratılanı severiz Yaradan'dan ötürü. Bu sevgiye layık olmayanlar çıkabilir, onları da Allah'ın adaletine ve milletimizin vicdanına havale ederiz. Uydurma Gülnaz Şırınga haberini gerçek sanıp heyecanla anlatan saygıdeğer sözde gazeteciye diyeceğim şudur; nefret insan sağlığına zararlıdır, iman ve izan sahibi karşısındaki her kişiye iyi niyet ve hoşgörüyle nazar eder."
Devlet Bahçeli, HDP'nin Esenyurt ilçe binasındaki dehşet verici görüntülerin malumun bir kez daha ilanı ve ifşası olduğunu vurguladı.
Aynısıyla hücre evi olan parti binasının terör örgütünün şehirdeki sığınağı ve teröristlerin barınağı haline dönüştürüldüğünü belirten Bahçeli, şöyle devam etti: "HDP, bir siyasi parti dışında ne varsa odur. Nitekim HDP'nin ön kapısından giren arka kapısından Kandil'e çıkmaktadır. Hangi medeni, gelişmiş ve hukukun üstünlüğüne bağlı bir ülkede böylesine kepazelik vuku bulmuştur? İstanbul'un göbeğinde terörist devşirmek demokrasi midir? YPG'nin iğrenç afişlerini asmak, PKK'nın kirli flamalarını sallamak, bebek katilinin kanlı posterlerini taşıyıp parti görünümlü örgüt binalarında mahfuz tutmak insan haklarının evrensel prensiplerinin neresinde yazılıdır? HDP'yi savunmak Türkiye'nin egemenlik haklarını yok saymaktır. HDP'nin kapatılmasına karşı çıkmak adaleti ve terörle mücadeleyi sekteye uğratmaktır. Asıl demokrasi düşmanı, asıl özgürlük düşmanı, asıl insanlık düşmanı, Mehmetlerimize kurşun sıkanlarla kol kola girenler, polislerimize pusu kuranlarla yanak yanağa verenlerdir. HDP demek PKK demektir. HDP demek ihanet demektir. HDP demek kundağa sarılı bebeklerimize ölüm demektir."
Bahçeli, 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamenin tahlil ve tetkik edilmesi halinde, HDP'nin kapatılması hususunda somut delil ve belgelerin bütünüyle görülebileceğini dile getirerek, sırf bu iddianameye bakan bir hukuk insanının bile HDP'nin kapatılmasıyla ilgili akut bir ihtiyaç olan soruşturmayı açabileceğini söyledi.
Parti kapatılmasıyla ilgili görüşlerinin açık olduğunu vurgulayan Bahçeli, siyasi partilerin kapatılarak cezalandırılması yerine, Anayasa'nın temel ilkelerine aykırı hareket eden parti yöneticisi ve üyelerinin sorumlu tutularak cezalandırılmasını her zaman belirttiklerini aktardı.
Siyasi partilerin kapatılması halinde bu partilere oy veren seçmenler ve bu konuda sorumluluğu olmayan parti yöneticileri ve teşkilatlarının da cezalandırılacağını ifade eden Bahçeli, partinin hükmü şahsiyeti, sağduyulu davranan üyeleri, yöneticileri ve teşkilatları ile kapatmayı gerektirecek fiillerin sahiplerinin ayrı tutulmasının başka önemli bir konu olduğunu kaydetti.
Bahçeli, sadece bireysel sorumluların siyasi yaptırımla cezalandırılmasının, bunların eylemlerinin yürürlükteki kanunlara göre ayrıca takibat gerektirmesi halinde yargı sürecinin önünün açılmasının en makul, en adil ve hakkaniyete en uygun yöntem olacağını devamlı söylediklerini anlattı.
Şiddeti ve terörü siyasal bir araç olarak kullanan ve anayasal düzeni yıkmak amacıyla şiddeti ve şiddet kullanmaya dayalı faaliyetleri savunan siyasi partilerin bu çerçevenin dışında tutulmasının hukuk devletinin vazgeçilmez gereği olduğunu belirten Bahçeli, "İşlenen fiillerin ve sonuçlarının ağırlığı dikkate alındığında, HDP'nin kapatılması adalete, hakkaniyete ve milli iradeye aykırılık teşkil etmeyecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Bahçeli, "CHP, HDP, İP ve diğerlerinin bu saldırganlığa refakat ettiği, hatta yardım ve yataklıkta bulunduğu hazin ve hüsran verici bir gerçektir. CHP'ye göre terörist Demirtaş serbest bırakılmalıdır. İYİ Parti'ye göre de terörist Demirtaş özgürlüğüne kavuşmalıdır. Kanaatimiz odur ki teröriste 'terörist' diyemeyen, işlenmiş suçlara potansiyel ortaktır. MHP'ye şiddet yaftası vurmak için kuyruğa girenler, teröristlere cici çocuk muamelesi yapacak kadar gayri milliliğe savrulmuşlardır. Sorarım sizlere; bu reva mıdır? Bu hak mıdır? Bunun neresi siyasetle bağdaşmaktadır?" diye konuştu.
CHP yönetiminin teröristlerle değil; valilerle, kaymakamlarla, rektörlerle, uzman çavuşlarla ve başçavuşlarla uğraştığını ifade eden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu utanmazlığa bakınız ki bu şerefli meslek mensuplarının hepsine birden militan iftirası atıyorlar. Türk Dil Kurumu Sözlüğü'ne göre militanın üç manası vardır. Birincisi, mücadelesini zor kullanarak ve yasa dışı yollarla yapan taraftardır. İkincisi, bir siyasal örgütün etkin üyesidir. Üçüncüsü de bir düşüncenin, bir görüşün başarı kazanması için savaşan, mücadele eden kimsedir. Peki valilerimizin, kaymakamlarımızın, rektörlerimizin hangi fiilleri militanlığa uygundur? Kahraman uzman çavuşlarımız ile başçavuşlarımızın hangi mücadeleleri militancadır? Kahramana 'militan' demek vatan hainlerine mihmandarlıktır. CHP yönetimi militan arıyorsa, Boğaziçi Üniversitesinde terör örgütleriyle eylem birlikteliği yapan DHKP-C ve PKK hayranı il başkanlarına bakacaklar. CHP yönetimi militan arıyorsa, şehit savcımız Mehmet Selim Kiraz'ın katilini morgdan alan milletvekillerine kafa yoracaklar. CHP yönetimi, ısrarla militan görmek istiyorsa, bir boy aynasının karşısına geçip lekeli suretlerini titizlikle inceleyecekler."
Bahçeli, terörle mücadeledeki yüksek başarı ve kazanılmış moral düzeyinin HDP'yi ürküttüğünü, CHP korkarken, İYİ Parti'nin rahatsız olduğunu söyledi.
Diyarbakır HDP il örgütünün önünde zafer işareti yapan HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu'nu ve zihniyetini, anaların beddualarının yerle yeksan edeceğini vurgulayan Bahçeli, "Hiç kimse gündem saptırmaya ve kafa bulandırmaya çalışmasın, zira her şey gün gibi meydandadır." diye konuştu.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 2020'nin zorluklar içinde geçtiğini, sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada müessif olaylara sahne olduğunu anımsatarak, Kovid-19 hastalığının sebebiyet verdiği küresel salgının 2020'ye damga vurduğunu, her alanda sıkıntılar ve darboğazlar yaşandığını aktardı.
ABD Kongresine yapılan 6 Ocak baskınının "tökezleyen hegemonyanın deşifresi, bir dönemin bitişinin resmi, yeni bir dönemin miladının remzi" olduğunu belirten Bahçeli, göreve gelen ABD yönetiminin stratejik, diplomatik ve siyasi maksatları ne olursa olsun, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını dile getirdi.
Bahçeli, "Türkiye'ye sözde stratejik ortak diyen müstakbel dışişleri bakanının açıkladığı görüşlerinin bizim nazarımızda herhangi bir kıymetiharbiyesi yoktur. Bizimle sözde ortak olanların, terör örgütleriyle özde dostluk kurması insanlık vicdanının, on yıllarca devam edegelen müttefiklik hukukunun esasen ne kadar içi boş ve ham bir hayal olduğunu göstermektedir. Devletler arasında kalıcı dostluk veya düşmanlıktan bahsetmek mantıksızlıktır. Hiçbir ülkeye ille de bizi sevin demiyoruz, en azından çıkarlarımıza ve egemenlik haklarımıza hürmet etmelerini bekliyoruz. Yeni ABD Başkanı’nın akıl sağlığını yitiren Trump’ın hatalarını tekrar etmemesi, iki devlet arasında ittifak hukukuna, yapıcı ve iyi niyetli ilişkilere destek vermesi samimi dileğimizdir." ifadesine yer verdi.
Misakımilli'nin vazgeçilmez yemin, yol haritası olduğunun altını çizen Bahçeli, şunları kaydetti: "Türk milletinin ruh kökünde saklı duran tarihi anayasası hiç şüphesiz Misakımilli’dir. Gazi Mustafa Kemal, 13 Ağustos 1923 tarihinde ABD’li bir gazeteciye bunu ifade etmiştir. İki gün sonra 101’inci yıl dönümünü idrak edeceğimiz Misakımilli’nin henüz sayfası kapanmadı. Tarih henüz son hükmünü vermedi. Coğrafyanın bir asırlık özlemi hala dinmedi. Misakımilli, Kurtuluş Savaşı’nın amaç ve sınırlarını belirleyen ve son Osmanlı Meclis-i Mebusan'ının kararı olarak milli irade şeklinde tecelli eden beka metnidir. Milli ve bağımsız bir devlet kurmak üzere harekete geçmiş olan Türk milletinin akdettiği, birlikte yaşamak üzere anlaştığı tarihsel bir mukaveledir. Misakımilli, Osmanlı Parlamentosu kararı idi. Aynı zamanda da TBMM'nin yüksek bir hedefiydi. Bu gerçek bile, Türk devlet zincirinin iç içe geçen halkalar şeklinde devamının çok net kanıtıdır.
İngiltere Başbakanı Lloyd George 18 Ağustos 1919’da Avam Kamarası’nda yaptığı bir konuşmada aynen şunları söylemişti: 'İmparatorluğun geleceği Türkiye konusunda varılacak çözüme bağlıdır.' Yani Türkiye çözülmeden, çöküşe sürüklenmeden hiçbir sömürge planı, hiçbir emperyalist hedef, hiçbir hain emel gerçekleşemez, hayat bulamaz. Diyorum ki, Türkiye var olacak, ebediyete kadar tam bağımsız olarak yaşayacaktır. Hangi çılgın karşımıza çıkarsa çıksın, bu gerçek değişmeyecektir. Misakımilli Mülk-ü Millettir, millet ise Türk’tür. Misakımilli kararını alan muhterem mebusları, bu uğurda mücadele veren başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere aziz büyüklerimizi hürmetle, rahmetle yad ediyorum. Emanetleri emanetimiz, ülküleri ülkümüz, hedefleri ise namusumuzdur."
16 Ocak 2021'de sosyal medya hesabından, "Şayet Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın müsaadeleri olursa, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev de uygun bulursa, bizatihi talimatımla Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından Şuşa'da dokuz derslik bir okulun yapılması hedefimizdir." mesajını paylaştığını anımsatan Bahçeli, bu okulun isminin Şuşa doğumlu ve Azerbaycan Ulusal Marşı’nın bestecisi Merhum Üzeyir Hacıbeyli olacağını, temelinin de 30 Ocak 2021'de atılabileceğini söylediğini dile getirdi.
Bahçeli, "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in karşılıklı mutabakat ve onaylarıyla Şuşa’ya okul yapma projemiz uygun bulunmuştur. Sayın Cumhurbaşkanlarımıza duyarlılıklarından dolayı yürekten teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum. Süreç ve projenin her aşaması Sayın Cumhurbaşkanlarımıza bilgi olarak takdim edilecektir. Şuşa’da yapacağımız okul tamamlanır tamamlanmaz Azerbaycan Cumhuriyeti’ne de anında teslim edilecektir. Hayırlı olsun diyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Bahçeli, yapılması planlanan okulun görsellerini de milletvekilleri ve kamuoyuyla paylaşarak, "İnşallah ileriki günlerde görevli arkadaşları Şuşa'ya göndereceğiz, orada büyükelçiliğimizle temas kurması suretiyle Şuşa'da bu okul nereye, nasıl yapılır görüşmesi yapılacak. Okul için gerekli alan belirlendikten sonra Allah'ın izniyle temelimiz atılacaktır. Hepinizin destek ve katkısını bekliyorum." dedi.