MHP'li Aycan: 'Gıdada etiketleme yeniden düzenlenmelidir!'
MHP Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan, TBMM'deki grup toplantısında gıda güvenliği ile ilgili konuşma yaptı.
MHP Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan: “Gıdaların üzerinde okunabilir, anlaşılabilir, basit ve direkt içerisindeki ürünün miktarını, bunun kalorisini, sağlığa etkisini, kimin kullanıp kimin kullanmaması gerektiğini belirten uyarılar olması lazımdır” dedi.
Aycan, konuşmasında: “Helal ürün en basit şekilde şöyle tanımlanabilir: İslami kurallara göre üretilmiş ürün diye tanımlayabiliriz. Helal ürün kapsamına gıda, gıda katkı maddesi, bunun yanında tekstil, giyim, eczacılık ve kozmetik ürünleri girmektedir. Bunlar elbette çok önemli konulardır. Özellikle gıda konusu ve gıda katkı maddesi insan sağlığıyla direkt ilişkili bir konudur.
Gıda, insanın zorunlu olarak alması gereken ve beslenmesi açısından gerekli olan tüm maddelerdir, bu yüzden de sağlığı direkt etkilemektedir. Gıda azlığı sorundur, gıda fazlalığı sorundur, gıdanın çeşitleri de sorundur. Gıda, başlı başına sağlığı etkileyen bir konudur. Bir de bunun içerisine eklenen gıda katkı maddeleri ya da gıdada oluşan kontaminasyonlar, hormonlar, enzimler, ilaçlar gibi konular da sağlığı direkt etkileyen konulardır.
Özellikle bugün bütün gıdalarda, ambalajlı gıdalarda özellikle gıda katkı maddeleri vardır ve bu da sağlık konusundan çok önemli bir konudur; buna tekrar geleceğim. Onun dışında, insanın kullandığı eşyalar da sağlığını çok etkilemektedir.
Mesela, el kremi olarak kullanılan kremlerde östrojen vardır ve bu östrojen aynı zamanda gıdalarda da bulunmaktadır ve sağlığı çok etkilemektedir. Mesela, son zamanlarda Türkiye'de de ve dünyada da meme kanserleri artmıştır ve bu artışın belki de en önemli sebebi ya da suçlanan faktör kremlerde veya gıdalarda olan östrojendir ve bugün meme kanseri çok erken yaşlarda görülmektedir, hatta erkeklerde görülmektedir. Bu da sorunun başka bir boyutunu göstermektedir.
"Helal" kavramı Milliyetçi Hareket Partisi açısından da önemli bir konudur, tüm İslam âlemi için de önemli bir konudur. Bu nedenle bu çalışmaları olumlu buluyoruz. Fakat sorun çözülmemiştir, gıda sağlığı, gıda güvenliği, eşya güvenliği gibi konularda sorun çözülemediği gibi, hatta yeni sorunlara da bu durum sebep olmaktadır, yeni karmaşalara sebep olmaktadır.
Sadece helal ürün olması, açıkça içerisinde domuz ürünlerinin olmaması bu gıdanın sağlıklı olduğu anlamına gelmemektedir, çok daha önemli sorunlar vardır. Mesela, biraz evvel bahsettiğim katkı maddeleri tüm gıdalarda bulunmaktadır ve bu katkı maddeleri kimyasal maddelerdir, zehir sayılabilir veya helal bir ürün olarak da kullanılabilir.
Bir kimyasal maddenin zehirle şifa arasındaki ölçüsü dozudur. Bu dozu artırdığınız zaman zehirdir, dozu düşürdüğünüz zaman ilaçtır, faydadır. Onun için bütün gıdalarda gıda katkı maddesi bulunması ve her gün bu gıdaları tüketmemiz çok daha önemli bir sorundur bence. Onun dışında başka bir karışıklık da gıdaların "helal gıda" kavramından çok daha önemlisi "organik gıda" kavramı vardır.
Organik gıda ne kadar organiktir, bu da ayrı bir tartışma konusudur. Veya gıdaların üzerinde "GMP'ye göre üretilmiş." "HACCP'e göre üretilmiş." gibi kavramlar bulunmaktadır. Başka bir karışıklık konusu da Türk Gıda Kodeksi, TSE standardı ve ISO belgesi gibi belge karışıklıkları da vardır. Şimdi bu belgelerin herhangi birini taşımak gıdanın güvenli olduğu anlamına gelmekte midir? Ya da bu belgelere sahip olmayan gıda güvenilir değil midir? Onun için olay, dediğim gibi sorun çözülmemiş, yeni sorunlara, yeni karmaşalara sebep olmuştur. Bu yüzden yapmamız gereken şeyler vardır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak işte bunları söyleyeceğim, önerilerimi dile getireceğim.
Özellikle tüketici ve satıcı açısından karmaşayı önlememiz gerekir. Tüketici neye güvenecek, neye inanacaktır? Helal ürün demek içerisinde domuz ürünlerinin olmaması anlamında, evet, yeterli midir? Değildir. Ne bekleyeceğiz, neye bakacağız? Bu konuda bizim önerimiz önemli olan olmayanı değil içerisinde ne olduğunu belirten bir düzenlemeye ihtiyacımız vardır. Bu da etiketlenmeyle olmalıdır. Gıdaların üzerinde okunabilir, anlaşılabilir, basit ve direkt içerisindeki ürünün miktarını, bunun kalorisini, sağlığa etkisini, kimin kullanıp kimin kullanmaması gerektiğini belirten uyarılar olması lazımdır.
Onun dışında, gıdaların bir de takip sisteminin kurulmasını istiyoruz. Özellikle -yaşadık- mesela ayakkabı veya çanta gibi ürünler bir ülkeden alınmış, ülkemize girmiş, sonra bunların sağlığa uygun olmadığı anlaşıldı ama bu ürünler piyasada kullanılmıştı. Onun için takip sistemi kurmamız lazım. Takip sistemiyle kastettiğimiz, yurdumuza girişinden son kullanımına kadar izlenmesini kastediyorum.
Evet, sürem bitiyor.
Bir diğer… Tabii ki, özellikle piyasa kontrollerinin, analizlerinin yapılmasını istiyoruz, bununla ilgili laboratuvar desteğinin kurulmasını istiyoruz, bununla ilgili personel donanımının da artırılması gerektiğini düşünüyoruz.
Fakat sadece tüketici açısından değil, satıcı açısından da haksız rekabete sebep olmaktadır. Özellikle bu ürünleri satanlar daha yüksek fiyatlara satıp haksız kazanç elde edebilmektedir. AVM'ler, market zincirleri, süpermarketlerin haksız bir rekabeti vardır. Buna karşı esnafımızı korumamız gerekir, bakkalımızı, manavımızı, kasabımızı korumamız gerekir. Bunlar bizim orta direğimizdir.
Bir diğer konu da Suriyelilerin iş piyasasından sonra esnaflığı da almasından dolayı yerli esnafımız ile Suriyeli esnaf arasında da haksızlıklar vardır, haksız bir rekabet vardır. Burada da Kahramanmaraş'ta ve tüm güney illerinde sorun yaşanmaktadır. Onun için esnafı da bu yönden destekleyen, haksız rekabeti önleyen düzenlemelere ihtiyacımız vardır. Buradan çağrıda bulunuyorum özellikle Ticaret Bakanlığına ve Tarım Bakanlığına, Milliyetçi Hareket Partisinin bu konudaki düzenleme ve tavsiyelerini bir an önce destekleyerek yürürlüğe girmesini istiyorum” ifadelerini kullandı.