Ölker, Kahramanmaraş Barosu'na Adaylığını Açıkladı!
14 Ekimde yapılacak Kahramanmaraş Barosu Başkanlık yarışına Av. Sinan Ölker’de katıldı. 735 kayıtlı üyesi bulunan Kahramanmaraş Barosuna Adaylığını açıklayan Ölker, “Beni bu göreve talip olmaya iten tek düşünce, şahsımın da bizzat yaşadığı mesleki sorunlara çözüm üretebilme, en azından bu uğurda mücadele etme arzusudur” dedi. Av. Sinan Ölker yaptığı basın toplantısında şu ifadelere yer verdi: “Bildiğiniz gibi 13 Ekim de Genel Kurulumuz bir gün sonra yani 14 Ekim 2018 günü de Kahramanmaraş Barosu Başkanlık ve Kurullar Seçimleri yapılacaktır. Mensubu olmaktan her zaman gurur duyduğum Baromuzun, başkanlığına aday olmak şahsım adına erişebileceğim şereflerin en büyüğüdür. Bu şerefe nail olmamda bana cesaret veren meslektaşlarıma, sizlerin huzurunda bir kez daha teşekkür ediyorum. Demokratik toplumlarda seçimlerin kaybedeni yoktur. Zira yarışı kazanan talip olduğu göreve erişmiş, kaybeden ise o görevi kendisinden daha iyi yapacağına inanılan birisinin hizmetine kavuşmuş olacaktır. Demokrasinin en temel ihtiyacı hak ve özgürlüklerin güvence altında olması, hak ve özgürlüklerin güvencesi ise fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür avukatların var olmasıdır. Öyleyse, 14 Ekim günü demokrasinin güvencesi olan avukatların hür iradeleri, kimi işaret ederse etsin kazanan Kahramanmaraş Barosu olacaktır. Bu vesileyle seçim heyecanını birlikte paylaştığım Kıymetli Meslektaşım, Sayın Avukat Burak Gül’e başarılar diliyorum. Moliere’in her meslektaşımızın hafızasına ilmek ilmek nakşetmesi gereken bir sözü vardır: “ Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile, ne hakime, hele ne iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiçbir hiyerarşik üst de tanımıyoruz...”. Dolayısıyla başkanlık görevine talip olurken bir makama gelebilmek, avukatların amiri olmak gibi bir gayem kesinlikle olmamıştır. Beni bu göreve talip olmaya iten tek düşünce, şahsımın da bizzat yaşadığı mesleki sorunlara çözüm üretebilme, en azından bu uğurda mücadele etme arzusudur. Böylesi bir mücadele verebilmek için, hem engin bir tecrübeye hem tükenmez bir enerjiye; hem üstün bir kuvvete, hem kâmil bir akla; hem sarsılmaz bir iradeye hem de yumuşacık bir vicdana sahip olmak gerekmektedir. Bu nedenledir ki kaynaşmış, hemhal olmuş, diğerinin derdiyle dertlenebilen, sevinciyle sevinebilin avukatlardan müteşekkil bir baroya ihtiyaç vardır. Unutulmasın ki, çözümü olmayan sorun yoktur. Yusuf Has Hacib’in dediği gibi “İnen yükselir, yükselen iner, parlayan söner ve yükselen durur.” Yeter ki biz meslektaşlarımızla birliktelik ruhunu yakalayabilelim; sebebi her ne olursa olsun hiç kimseyi ötekileştirmeden, herkesi kucaklayabilelim. Ne yazık ki baromuzda son zamanlarda bir ayrışma yaşandığını üzülerek müşahade ediyor, bundan derin bir üzüntü duyuyorum. O nedenle, bu hususu şahsım adına en öncelikli mesele olarak addediyor ve seçildiğim takdirde herkesin başkanı olabilmek, baromuzu yeniden herkesin barosu yapabilmek için, elimden gelen tüm gayreti göstereceğimi en önemli vaadim olarak ilan ediyorum. Baro başkanlığına adaylığımı ilan etmeden önce şahsımdan çok daha kıdemli meslek büyüklerimin görüşlerine başvurduğum gibi, ruhsatını henüz almış; hatta stajını dahi tamamlamamış genç meslektaşlarımla da istişarelerde bulundum ve onların fikirlerinin benim için son derece önemli olduğunu belirttim. Zira avukatlık öyle bir meslektir ki “en kıdemsizin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur.” Mesleğe başlarken edindiğim bu düsturu meslek hayatımın sonuna kadar kadar elden bırakmamaya kararlı olduğumu da ifade etmek isterim. Bu bağlamda gerek yönetim organlarının seçiminde, gerekse de komisyon faaliyetlerinin yürütümünde genç ve dinamik arkadaşlarımıza ağırlık vereceğimi bilmenizi isterim. Böylelikle hem genç meslektaşlarımızın motivasyonlarını üst düzeyde tutmuş olacağız hem de az önce sözünü ettiğimiz kaynaşmanın en önemli halkası olan genç meslektaşlar ile tecrübeli meslektaşlarımızın bir araya gelmelerini sağlayacağız. Avukatlar üstlendikleri misyon gereği hiçbir zaman eğilip bükülemez, zorluklar ve zorbalar karşısında kendilerinden taviz veremezler. Bu misyon, avukatların toplum nezdinde sahip oldukları itibarlarının başlıca kaynağıdır. Ancak bu demek değildir ki, avukatlar sınırsız güç sahibidir ve tek başlarına her türlü zorluğu alt edebilecek kudrete sahiptir. İşte biz, meslektaşlarımızın dik duruşlarını bozmadan, kutsal vazifelerini yerine getirirken ihtiyaç duydukları her an yanlarında görecebilecekleri bir baro; sırtlarını dayadıkları bir duvar, susuzluklarını dindirdikleri bir pınar, gölgesinde serinledikleri bir çınar olabilme hedefiyle çıktık yola. Bu hedefe ulaştığımız gün, mesleğimizin itibarına yönelen her türlü saldırı kendiliğinden bertaraf edilmiş olacaktır. Bundan kimsenin endişesi olmasın!”