6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve 11 ili etkileyen Kahramanmaraş Merkezli depremde, 53 bin 537 canımızı yitirdik, 107 bin 213 vatandaşımız da yaralandı. Acımız o günden sonra hiç dinmedi. “Hayat devam ediyor” diye herkes işine-gücüne döndü, evine-yurduna sığındı, ancak, yüreğimizin bir yeri hep yıkık kaldı. Belki yıkılan evler tekrar yapıldı, belki çöken binalar tekrar inşa edildi, belki köprüler-yollar tekrar kuruldu, ancak yüreklerdeki o derin boşluk asla kapatılamadı, kapatılamaz da zaten.
Vallahi, insan acılara katlanıyor, altında ezilse de. Öyle bir özellikle yaratıldık biz. Bir de mecburen dayanıyorsun. Annem Rahmetli derdi ki, “Allah (cc), bela ve musibet vermesin. Gökten ne yağdı da yer kabul etmedi.” Gökten bir yağış yağarsa, mecburen toprağa inecek, (gelmesin, olmasın hiç inşallah, ancak) gelirse bir bela, bulursa bir hastalık, olursa bir kaza, insanoğlu mecburen katlanacak.
Bundan 2 yıl önce nice nice canlarımızı, akraba ve arkadaşlarımızı, nice değerlerimizi depremde, o dehşetli Şubat’ın, o şiddetli Şubat’ın, o kıyamet gibi Şubat’ın sabahında kaybettik. O sabahki felaket, o güne kadar görülmemiş ve duyulmamış bir felaketti. O sabah milyonlarca kişi o güne kadar görülmemiş ve duyulmamış bir çaresizliğe şahit oldular. O sabahın adı, yıkım, yıkım, yıkım, çaresizlik, çaresizlik, çaresizlik idi.
Yine yaklaştı o sabahın yıl dönümü. O feci sabahın 2. yıl dönümü yaklaşırken kaybettiğimiz canlarımızı ve sevdiklerimizi elbette daha yoğun hatırlıyoruz. Her yıl dönümünde o depremde yitirdiklerimizle ilgili anılar bir film şeridi gibi gözümüzün önünden akıp gidiyor.
Vallahi o sabah kaybettiğimiz tüm canlarımızın, depremde yitirdiğimiz ve yakinen tanıdığım yüzlerce insanın cep telefonu numarası rehberimde de hâlâ kayıtlı. Unutulmaz bir yerleri var.
Geçen sene bu vakitler Dünürüm, saygı duyduğum Oğlumun Kayınpederi, Gelinimin Babası, Türkoğlu Eşrafından Hacıbebekoğlu Ailesinin bir ferdi Deprem Şehidimiz Ali Fuat Hacıbebekoğlu Ağabeyimi bir yazı boyunca hatırlamış ve yad etmiştim.
Bu yazı boyunca da Kahramanmaraş Pazarcık’tan gençlik yıllarından beri tanıyıp örnek aldığım, Pazarcık’taki gençlerin milli ve manevi açıdan yetişmesi için büyük çabalarına tanık olduğum ve Milletvekili olduğu yıllarda da aynı çaba içinde gördüğüm Diş Doktoru, Pazarcık Eşrafından Güvenç ailesinin bir ferdi Deprem Şehidimiz Sıtkı Güvenç Ağabeyimi anacağız ve yad edeceğiz.
Unutulmaz Milletvekilimiz Sıtkı Güvenç, şefkatli bir aile reisi, azimli, çalışkan, hayat dolu bir insan. Sıtkı Güvenç Ağabeyimiz, Milli Görüş çizgisinde, dindar ve aklı öne alan, akılcı bir Müslüman. (“Akılcı Müslüman”, tanımlamasını kendisi ile istişare ettiğimiz birçok güncel meseleleri ve Müslümanların halen de içinde bulunduğu durumdan kurtuluşun, ancak akılla sağlanacağını sık sık beyan ettiği için bu tanımlamada bulundum.)
Sıtkı Güvenç Ağabeyimiz, 1961 yılında doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Pazarcık'ta tamamladı. Bizden üç sene önce Üniversiteyi kazandı. Biz o yıllarda Pazarcık Lisesinde okurken, Sıtkı Ağabeyimiz, Erzurum Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesini kazandı. Bizim lise öğrencilik yıllarımız, anarşi ve kargaşa dönemi idi. Sıtkı Güvenç gibi, birer sağ görüşlü öğrenciler olarak bizlere de “rahat ve size karışılmadan üniversite okumak istiyorsanız”, Erzurum Üniversitesinin tercih edin diye telkinde bulunuyorlardı. Sıtkı Güvenç Ağabeyimiz, hangi maksatla Erzurum Üniversitesini tercih etti? Bilmiyorum. Puanı İstanbul Diş Hekimliği Fakültesini de tutuyordu. Zaten ikinci sınıfta Erzurum’dan İstanbul’a naklolarak oradan mezun oldu. 2011 Türkiye genel seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi'nden Kahramanmaraş milletvekili seçildi. Seçim sırasında tek başına gösterdiği büyük mücadeleyi ve kendisine “malum çevreler” tarafından konulan engelleri biliyoruz. Yakınen şahid olduk. Ancak onları anlatmayalım, yeri değil. (O “malum çevreler” kime engel koymadı ki!)
Rahmetli Sıtkı Güvenç Ağabeyimiz Milletvekili görevi sona erdiğinde, Ankara’dan Kahramanmaraş’a döndü ve tekrar işinin başına geçti. Yani Diş Doktorluğu görevine yeniden döndü. Hiç unutmam o günlerde, yani Milletvekilliği görevinden sonra, Diş Hekimliği yaptığı günlerden bir gündü. Tahminen 2017 yılında, bir gün muayene hanesine gittiğimde, oturup sohbet ederken, kendi durumunu özetleyen şu fıkrayı anlatmış ve beraber gülmüştük. (Yüce Rabbim Ahirette tekrar karşılaştırıp güldürsün, inşallah.)
O fıkra şöyle:
Adamın biri, bir gün bir göl kenarında balık tutuyormuş. O sırada yanına bir adam gelmiş ve sohbet etmeye başlamışlar.
Balık tutan adamın yanına gelen adam ile onun yanına gelen adam arasında şu diyalog geçmiş:
-Balıkları ne için tutuyorsun?
-“Keyfine tutuyorum.”
-Öyle yapma, bak şöyle yap. Böyle bir oltayla değil, ağ ile balık tut, tekne al, biraz daha açıl, orada tut. Daha çok balık tutar ve satarsın.
-Eee ondan sonra ne olacak?
-Çok zengin olursun.
-Zengin olunca ne olacak?
-Ondan sonra gelir burada “keyfine balık tutarsın.”
Deminden beri kendi halinde balık tutan adam, o öğütleri veren adama bir müddet anlamlı anlamlı bakmış ve şunu söylemiş:
-O kadar meşakkate ne gerek var. Zaten ben şimdi de “keyfine balık” tutuyorum.
Sıtkı Güvenç Ağabeyimiz bu fıkrayı anlatmış ve ikimiz de gülmüştük. Rahmetli Sıtkı Bey, “zaten Diş Doktoruydum, şimdi de Diş Doktoruyum. 2011-2016 arasında Milletvekili olmaya ne gerek vardı?” dercesine anlattı bu fıkrayı. Tabi bu yalnızca içinde bulunulan durumu, espri ile anlatmak içindi. Elbette Milletvekilliği, Millete hizmet içindir. Zaten Vekilimiz Sıtkı Güvenç, bunu yerine getirmiştir.
Fakat şurası önemlidir. Birçok Milletvekili, vekillik dönemi bittiğinde Ankara’da kaldığı ve emeklilik hayatı yaşadığı halde Rahmetli Sıtkı Güvenç, Kahramanmaraş'ı tercih etmiş ve mesleğini icra etmeyi yeğlemiştir. Çünkü mesleği vardı ve Milletvekilliği sonrası boş durmaktansa mesleğini icra etmek daha evla idi. Doğrusu da Sıtkı Güvenç Ağabeyimiz'in yaptığı idi. Boş durmak zordur.
Sıtkı Güvenç Milletvekilimiz ile onlarca anımız var. Hepsini anlatmak, bir köşe yazısına hepsini sığdırmak zor. Bir belirtmek istediğim husus da şu: Sıtkı Güvenç Ağabeyimiz hayırsever idi. Buna bizzat şahid oldum.
Sözü uzatmayalım, sözün özü şu, aynı Ali Fuat Hacıbebekoğlu Ağabeyim gibi Sıtkı Güvenç Ağabeyim de güzel bir hayat ve Sırat-ı Müstakim çizgisinde bir ömür geçirdiler ve “güzel insanlar, güzel atlara binip gittiler” sözünün bir tecellisi olarak aramızdan ayrıldılar. Yüce Rabbim her iki Ağabeyime de rahmet eylesin. Her ikisine de mağfiret diliyorum. Mekanları cennet olsun.
Bu yazının sonunda, yine deprem şehidi iki Hemşehrimizi de anmak istiyorum. Sıtkı Güvenç Ağabeyimiz'in adaşı ve yakın dostu Öğretmen Sıttık Şirikçi ve onun Eşi Hemşire Arzu Şirikçi. Her iki Kardeşime de rahmet ve mağfiret diliyorum.
6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Büyük Depreminin 2. yılında tüm deprem şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Mekanları cennet, ruhları şad olsun. Yüce Rabbim (cc) bu Ülkeye ve hiç bir Ülkeye bir daha felaket ve musibet yaşatmasın. Yüce Rabbim hepimizi korusun. Amin.