Ahmet Sandal

Demokrasi mi istiyorsunuz, anarşi mi istiyorsunuz?

Ahmet Sandal

Bugünlerde sokaklarda vandallık ve etrafta bulunan her şeyi yıkma,  Devlet malına, kamu binalarına ve en önemlisi de Devletimizin güvenlik görevlilerine saldırılar sürüyor. Bunun sebebi sorumsuz siyasetçiler, sözde siyasetçilerdir.

Siyasetçi kaos, kargaşa ve anarşi isteyebilir mi? Bu soru etrafında gelin, fikir jimnastiği ve beyin fırtınasında bulunalım.

Siyaset en kısa tanımıyla Devlet yönetimidir. Siyasetname isimli kitabı duymuşsunuzdur. Yazarı Selçuklu Devletinin ünlü veziri Nizam'ül Mülktür. Bu kitap, günümüzden 900 yıl önce, 11. Yüzyılda yazılmış ve Devlet büyüklerine insan, toplum ve Devlet bağlamında öğütler veren yol gösteren muhteşem bir eserdir. Elbette başka bir yazıda bu kitabı da enine boyuna ve özellikle de Yazarı Nizam’ül Mülk'ü size tanıtacağım. Ancak bu yazıda değil. Bu yazıda Siyasetname demek “insan, toplum ve Devlet” yönetmektir, bunu hatırlatmak ve   bir tanımlamadan dolayı Siyasetname kitabını gündeme getirdim.

Evet, siyaset öncelikle bir Devlet yönetimidir. Bunu baştan belirtelim.

Devlet nasıl ve hangi şekilde yönetilir?

Monarşi, Oligarşi, Aristokrasi ve Demokrasi belli başlı siyasi yönetim biçimleridir. Şimdi burada siyasi yönetim biçimleri üzerinde de durmayacağız. Belki ilerde bir yazıda siyasi yönetim biçimlerini de anlatırız. Ancak bu yazıda değil.

Bu yazıda demokratik yönetimlerdeki siyasette kartlar, daha doğrusu seçenekler üzerinde duracağım ve siyasette “kaos” diye bir kart, kaos diye bir seçenek olur mu diye soracağım. Bunu sorarken de asıl olarak başlıktaki “demokrasi mi, anarşi mi ayrımına işaret ediyorum.”

Evet, demokratik siyasette çözümün, seçeneğin adresi halktır. Anarşide çözümsüzlüğün yeri sokaklardır.

Şimdi bir siyasetçi ya birkaç siyasetçi adres olarak sokakları gösteriyorsa görevini yapmıyor ve başka bir kartı (kaosu) gündeme sokuyor ki, demokrasinin dışına çıkıyor.

Siyasetçinin demokrasilerde başı sıkışabilir. Siyasetçi her başı sıkıştığında halka müracaat eder. Nasıl müracaat eder? “Seçim” ister, “halkın önüne sandık getirelim” der, “halka müracaat edelim” der. Bunlar birer normal çağrıdır.

Bunların dışında bir siyasetçi halkı sandık dışı bir yere çağırıyorsa, “kaosa ve kargaşaya” çağırıyorsa, durmak ve düşünmek gerekir.

Kaos, sokaklar ve kargaşa istemek akıl almaz bir seçenektir. Bu nasıl bir seçenektir?

Kaos, sokaklar ve kargaşayı siyasetçi isteyemez, ancak anarşistler ister.

Siyasetçi anarşik bir yöntemi isterse, siyasetçi olmaktan çıkar.

Şunu belirtelim, bir siyasetçi derdini ve maksadını anlatmak için halkı büyük mitinglere ve meydanlarda toplantılara çağırabilir. Bu demokrasinin gereğidir. Ancak kaos, kargaşa ve sokaklarda vandallık yapmak, demokrasinin bir gereği değildir.

Elbette bu çağrı bir siyaset adamına yakışmaz.

Devlet demek, nizam ve intizam demektir. İntizamı ve nizamı bozacak her çağrı, siyaset değildir.  Nizamı ve intizamı bozacak davranışlar demokrasi değil, anarşidir.

Ey siyasetçi, sen siyasetçi misin, rezaletçi misin? Anarşi, kargaşa ve kaos, rezalettir.

Anarşi bir yönetim biçimi değildir.

Gelin şu tanımı okuyun. (Sen de oku anarşiyi çözüm gören sözde siyasetçi.)

Anarşizm, "yöneticisiz" anlamına gelir. Antik Yunanca'da “an"-sız olumsuzluk ekidir.   “Archos”, "yönetici" demektir. Bu iki kelime anarşi olarak biraraya getirildiğinde “yöneticisiz” demektir.

Bir tarafta yöneticili demokrasi var, diğer tarafta yöneticisiz anarşi var.

Bu ikisinden birisi siyasetçinin zorunlu olarak seçeceği seçenektir ki onun adı “demokrasidir.” Anarşiyi seçen siyasetçi, siyasetçi olmaktan çıkar. Anarşi, her türlü otoriteyi reddetmektir. Otorite yoksa Devlet de yoktur. Devlet otorite demektir. Halbuki anarşide Devlet yoktur. Devlet yoksa demokrasi olur mu?

Anarşi, kaos ve fesat demektir. Siyasetçi taraftarlarına seçim ve sandık dışında bir seçenek olarak “kaosu, fesadı ve anarşiyi, gösteriyorsa, o bitmiş, tükenmiş biridir. Anarşi, kaos ve fesattan medet umarak iktidara gelmeyi tasarlıyor demektir.

Halbuki demokrasilerde iktidara seçim sandıkları yoluyla gelinir.

Kaos kargaşa ve sistemsizlikten medet beklemek, onu bir kart olarak (iskambilde kartlar var ya) görmek, kumar oynamaktır. Ne üzere kumar oynamak? Devlet üzerine kumar oynamak! Devlet senin babanın malı mı ki, onu bir kumarda ortaya koyuyorsun!

Net olarak ifade ediyorum, Devlet, biz Müslümanlar için ebed müddettir ve baştacıdır. Kimse bizim Devletimizi basite alamaz.

Devletimizi basite alan, nizam ve intizamı bozan, sonuçlarına katlanır.

Sonuçları şudur: Anarşiyi bir seçenek görenleri, hukuk içinde hepsini yargılamak.

Bu sonuca katlanacak mısınız Ey Sözde Siyasetçiler?

Ben sordum. Cevap gelir mi, gelmez mi, mühim değil. Ben görevimi yaptım ve ikaz ettim.

İkazımı şimdi de sokaktakilere, yani vandallara yöneltiyorum:

Şimdi, bugünlerde sokaklarda  vandallık işleyen ve güvenlik kuvvetlerimize saldıran malum anarşik güruhun, dedeleri de bazı zamanlarda Devlete (hem Osmanlı Devletine ve hem de Türkiye Cumhuriyetine) isyan etmiş ve baş kaldırmış idi. Her defasında başları ezilmiş idi.

İkaz ediyorum ve aynı ceddim İkinci Abdülhamid Han gibi sesleniyorum: "Hak isteyenin hakkını verin, baş kaldıranın başını kesin."

Vesselam.

Yazarın Diğer Yazıları