Bir savaşı kazanmak din ve iman ile mi olur? Yoksa bir savaşı kazanmak silah, mühimmat, asker teçhizat üstünlüğü ile mi olur?
Başka şekilde de soralım sorumuzu iki ordu karşılaştı. Bir ordu yalnızca ellerini havaya açarak dua ederek düşmanın üzerine yürüse, öbür ordu tanklarla toplarla karşı tarafa saldırsa kim yener?
Evet, bu soruya şöyle cevap verelim. Şiirsel bir cevap olsun. Şiirimizin başlığı da “Yener” olsun.
YENER
Teşkilat oluşturanlar, teşkilatsızları,
Aklını kullananlar, akılsızları,
Silahlı olanlar, silahsızları,
Parası olanlar, parasızları,
Bomba atanlar, taş atanları,
Okuyanlar, okumayanları,
Tedbir alanlar, tedbir almayanları,
Yener.
"Savaşın din ve iman ile alakası yok" demiyorum.
"Yunus Suresi yüzüncü ayet" diyorum.
"Allah aklını kullanmayanların üzerine pislik, bela yağdırır" diyorum.
"A'raf Suresi yüzelli beşinci ayetteki gibi" soruyorum.
"Ey Allah'ım içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk edecek misin" diye soruyorum.
Bir de çağırıyorum.
Yüce Allah'ın Kuranı'na ve Hazreti Peygamber'in sünnetine çağırıyorum ki, her ikisi de akıldır.
Bu çağrıya uyanlar, uymayanları yener.
Vesselam.
Evet, bu şiirsel seslenişim mühimdir. Bu seslenişim ile birlikte şu gerçekler de mühimdir.
Peygamberlerimiz bir savaşa katılmışlarsa mutlaka gerekli hazırlıkları tamamladıktan sonra girmişlerdir.
Ecdadımız hiçbir savaşa elbette hazırlıksız gitmedi.
“İki ordu vardır: Biri gazâ ordusu, diğeri de duâ ordusu ve bu savaşlar, bu iki ordunun ittifakı ile kazanılır.” (İmam Rabbani Hz.)
“Savaşta yanında olsun teçhizat, silah ve bomba.
Dua eylesin iman dolu yüreğiyle bir hoca.” (Kitapçıbaba Ahmet Sandal)
Evet bir şiirimde böyle seslenmişim.
Evet, yazımızın bu kısmına kadar olan açıklamalarda elbette şu anlaşılmıştır.
Bir savaşı kazanmanın din ve iman ile alakası vardır. Çünkü din ve iman akıllı olmamızı emrediyor. Şurası çok açık ve net. Bizim Dinimiz İslam akıllı olmamızı emrediyor. Aklını kullanan bir mü’min savaş olsun ya da olmasın mutlaka her şey için hazırlık yapar ve tedbir alır.
Yola çıkacaksa tedbir alır. Öğrenci ise tedbir alır. Alim ise tedbir alır. İş adamı ise tedbir alır. Ticaret ehli ise tedbir alır. Aile reisi ise tedbir alır. Savaşçı ise tedbir alır. Tedbir, tedbir, tedbir.
Hayat tedbirden ibarettir.
Ancak tedbirden ayrı olarak takdir de var. “Elbette takdir, tedbiri bozar.” Buna rağmen bizim görevimiz tedbir almaktır. Ondan sonra Allah’ın takdirine razı olmak gerekir. Tedbir almadan ben Allah’ın takdirine razıyım diyen bir sahabeye Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed (asm) ikazda bulunmuştur. Bu husustaki hadis şöyledir.
Bir gün bir sahabe Sevgili Peygamber Efendimizin (asm) huzuruna geldi ve oturdu. Peygamberimiz ona sordu: “Deveni nereye bağladın?” Sahabe cevap verdi: “Allah ve Resulüne emanet ettim.” Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle buyurdu: “Önce deveni sağlam bir kazığa bağla, ondan sonra tevekkül et.”
Evet bize yakışan budur.
Tedbir ve sefer kula ait.
Takdir ve zafer Allah'a ait.
Her tedbir işe yaramasa da, her sefer, zafer ile sonuçlanmasa da bize düşen görev "tedbir ve sefer."
Sonsuza dek bu durum böyledir.
Tedbir ve seferi (hazırlığı) ihmal eden hüsrandadır.
Şimdi buradan günümüze geldiğimizde ve 1948 yılından beri terörist siyonist İsrail karşısında mağlup olan Müslümanları düşündükçe üzülüyorum, hatta daha da ötesi kahroluyorum.
Niye tedbir almadık? Terörist siyonist İsrail karşısında neden gerekli şekilde silahlanmadık? Neden, neden, neden?
Maalesef, 1 yıldır Ortadoğu’da savaş var. 7 Ekim 2023’ten beri Filistin’de ve özellikle Gazze’de, Lübnan’da ve Suriye’de terörist siyonist İsrail taş üstünde taş bırakmadı. Çoluk çocuk demeden, yaşlı genç dinlemeden ve kadın erkek ayırmadan yüzbinlerce Müslüman kanı döken bu siyonist Yahudileri kim durduracak, nasıl durduracak?
Elbette cevap çok açık. “Müslümanlar durduracak” ve hemen bu andan itibaren silahlanarak ve ilim ile teknolojik üstünlük sağlamak suretiyle terörist siyonist İsrail’i durduracak güce erişmeliyiz. O ana kadar sabırla beklemek şart.
O an geldiğinde zaten Sevgili Peygamberimiz Efendimiz'in (asm) bir Hadis-i Şerif’te beyan ettiği bir haber tahakkuk edecektir. Onun ne olduğunu bilenler biliyor.
Ey Allah’ım, bizi o Hadis-i Şerif"in tahakkukunda görevli eyle. Amin.
Vesselam.