Ahmet Sandal

Suriye'deki Baasçılar (Esedciler) ile Türkiye'deki ittihatçılar (darbeciler) aynı kafa mı? (1)

Ahmet Sandal

Yazımızın en başında şu iki noktaya dikkat çekmek istiyorum. 1- İttihat ve Terakki kuruluşunda ulvi ve asil bir maksat için kurulmuş olabilir. Ancak sonra iş çığırından çıkmıştır. 2-İttihatçılık ve İttihatçılar kavramları, İttihat ve Terakki’den daha öte ve daha farklı bir anlama sahiptir. Komitacılık, manipüle ile iş görmek, tedhiş, şiddet, darbecilik ve benzeri olumsuz özeliklerin hepsi zamanla “İttihatçılık” olarak adlandırılır olmuştur.

Şimdi bu iki noktaya böyle dikkat çektikten sonra yazımıza öncelikle konumuzla ilgili bazı kavramların tanımlamaları ve açıklamalar ile devam edelim.
Baasçılık ve İttihatçılık, bu iki kavram, iki kısımlık yazımızım esas çerçevesini oluşturmaktadır. 
Baasçılık, BAAS denilen bir partinin fikrine sahip olanları anlatır. İttihatçılık, İttihat ve Terakki denilen bir fırkanın fikrine sahip olanları anlatır. (Fırka ile parti aynı manaya gelir.)
BAAS Partisi, “Arap Milliyetçiliğini savunur ve 1900'lerin başında, Osmanlı Devleti yıkıldıktan sonra boşluğa düşen Arapları, dinden ayrı ve bağımsız olarak tek bir çatı altında birleştirmeyi esas alır.” Baasçılar 1940’lardan sonra teşkilatlanmışlardır. İttihat ve Terakki Fırkası, “1900’lerin başında Osmanlı Devleti’nin yıkılmasına sebep olan bir harekettir ve önceleri Osmanlı ve İslam fikri mevcut olsa da sonradan Türk Milliyetçiliği fikri ağır basmış bir teşkilatlanmadır. Ağırlıklı olarak 1895 yılında teşkilatlanmışlardır.”
Baasçılık ve İttihatçılık darbeciliktir. Her ikisi de darbe yoluyla iktidara gelir. Her ikisi de seçimleri ve demokrasiyi sevmezler.
Suriye’de ve tüm Arap Dünya’sında Baasçı kafa var.  Yani Baasçılık Suriye’de 8 Aralık 2024 tarihinde iktidardan alaşağı edilse de Baasçılık devam eder. Ülkemizde İttihat ve Terakki 1918 yılında kendini feshetmiş olsa da İttihatçılık (darbecilik) devam ediyor. Türkiye’deki ittihatçı kafa demokrasiden nefret eden ve askeri darbelerden medet uman kafadır. Baasçılar da askeri darbeler ile iktidara gelmişlerdir.
Bu önemli hususları böyle açıkladıktan sonra, Baasçılığı ve İttihatçılığı (iki darbeci kafayı) madde madde karşılaştıralım. 
1-
Suriye Baasçılığında üç isim öndedir. a)Mişel Eflak (Hristiyan), b)Selahaddin El Bitar (Sünni Müslüman), c)Zeki El Arsuzi (Nusayri)
Türkiye (ya da Osmanlı) İttihatçılığında üç isim öndedir. a)Enver Paşa, b)Talat Paşa, c)Cemal Paşa. 
Bu üç Paşa, Osmanlı’da kendilerine göre hürriyet ve ulusçuluk fikirlerini öne çıkartırlarken bir taraftan da Arap Milliyetçiliğine dolaylı yoldan ilham vermişlerdir. Mısır Eski Cumhurbaşkanlarından Cemal Abdulnasır’ın ismi Cemal Paşa’dan ve Enver Sedat’ın ismi Enver Paşa’dan gelmektedir. Her iki Cumhurbaşkanının Babaları oğullarına o isimleri boşa vermemiştir. Çünkü onlar da oğulları gibi BAAS Arap Milliyetçiliği fikrine sahiptirler ve Enver, Talat ve Cemal üçlüsünün (milliyetçilik yoluyla) Osmanlı’yı bölme fikirlerinden etkilenmişlerdir. 
2-
BAAS’ın açılımı Hizb El-Baath El-Arabi El-İştiraki, yani “Arap Sosyalist Partisi” demektir. Baas kısaltması ile Arapça “diriliş, uyanış, birlik, beraberliğe” atıf vardır. 
İttihat ve Terakki de “birlik, beraberlik, diriliş ve uyanış kavramları etrafında hareket etmiştir.”
3-
Bu yazıda ismi geçen Baasçı üç isim Mişel Eflak, Selahaddin El Bitar ve Zeki El Arsuzi ya bizzat Fransa’da ikamet ederek bizzat oradan aldıkları eğitimle ya da Suriye’deki (Lübnan’daki) Fransız enstitülerinden almış oldukları eğitimle milliyetçilik fikirleri aşılanmış kişilerdir. 
İttihat ve Terakkicilerin de milliyetçilik fikirlerinin temeli Fransa’dan gelir. İttihat ve Terakkicilerin büyük kısmı bizzat Fransa’da eğitim alarak Türkiye’ye dönen kişilerdir. 
Tüm Dünya’ya “milliyetçilik mikrobu” 1789 Fransız İhtilali’nden sonra yayılmadı mı? O mikrobun yayılması ile Osmanlı Devletine bağlı birer teba iken Balkan Devletleri bir bir Osmanlı’dan ayrılmadı mı?
4-
Baasçılık esasta fikir hürriyetini savunuyormuş gibi gözükse de BAAS fikriyle iktidara gelen (tarihte ve bugün de) Abdulfettah Sisi'ler,  Saddam Hüseyin’ler, Hafız Esed’ler, Beşar Esed’ler, Cemal Abdulnasır’lar, Enver Sedat’lar birer diktatördür. Baasçılar iktidarı ele geçirene kadar hürriyetçi, ondan sonra diktatördür. 
“İttihat ve Terakkicilerin defterinde de demokrasi diye bir şey yazmaz.” İttihat ve Terakkiciler de diktatörlüğe meyillidirler. İttihatçılar, Ulu Hakan Abdülhamid Han’ı devirip de iktidarı ele geçirdikleri 1909 yılından partilerini kapattıkları 1918 yılına kadar, (Osmanlı’nın son yıllarında) diktatörlüğün daniskasını uygulamışlardır. Halbuki İttihatçılar Osmanlı’da güya hürriyet ve adaleti tesis edeceklerdi. Ulu Hakan Abdülhamid Han’ı istibdat (baskı) ile suçlayan İttihatçılar, baskının en rezilini 1909-1918 arasında işlemişlerdir. 
Baasçılar, sözde özgürlükçü, özde baskıcıdır. İttihatçılar da öyledir. 
5-
Suriye’deki 60 yıllık baskıcı ve zalim Esed yönetimi, 8 Aralık 2024 yılında yıkıldı ve zalim Esed yurt dışına kaçtı. 
İttihat ve Terakkiciler de iktidarları sona erdiğinde yurt dışına kaçmıştır. 
6-
Suriye’deki Baasçılığın üç önemli isminden bazıları suikast ile öldürüldü. Selahaddin El Bitar, Suriye rejim ile anlaşmazlığa düştü ve önce Beyrut'a ve ardından Paris’e kaçtı. Paris’te 21 Temmuz 1980'de vurularak öldürüldü. 
İttihatçılar’ın üç önemli ismi de yurt dışına kaçtı. Talat Paşa, 1921 yılında Berlin’de ve Cemal Paşa 1922 yılında Tiflis’te suikaste uğradı ve öldürüldüler. 
7-
Baasçıların içinde Hristiyan Araplar mevcuttur ve hatta Suriye Baasçılığının üç önemli isminden birisi (Mişel Eflak) Hristiyan’dır. 
İttihatçılar arasında da Hristiyanlar vardır. İttihatçı Besarya Efendi Hristiyan’dır. İttihat ve Terakki Cemiyeti içerisinde yer alan ilk Hristiyan o adamdır.
İttihatçılar ve Baasçılar, her ne kadar Müslüman çoğunluğa hitap etse de din çerçevesinde değil milliyet temelinde hareket ettikleri için Hristiyanlardan destek görmeleri normaldir. 
Not: İttihatçı kafa ile Baasçı kafayı karşılaştırdığımız yazımızın birinci kısmı burada bitmiştir. Yazımızın devam edecektir. İkinci bölümü de yayınlayıp bu konuyu inşallah tamamlayacağız. 
Bu yazım 2024 yılının son yazısıdır. İnşallah 2025 yılının ilk yazısı da aynı konuda olacaktır.
 

Yazarın Diğer Yazıları