İçinde bulunduğumuz dünyada, hepimiz olaylara farklı açılardan bakarız. Bir kişinin doğru gördüğünü, bir diğeri yanlış görebilir. Aynı olay, farklı gözlerde bambaşka anlamlar kazanabilir. Bu kişinin nerden baktığıyla ilgilidir lakin bazen nereden bakarsanız bakın sonuç aynıdır, değişmez.
Bu yüzden, bugün size bir gerçeği hatırlatmak istiyorum: Bazen bir durumu anlamamak ya da göz ardı etmek için görmemek için kör, duymamak için sağır, konuşmamak için dilsiz olmak gerekir.
Çünkü bazı olaylar vardır ki kimine göre bağış, kimine göre hibe, kimine göre yardım, kimine göre ise rüşvet olarak değerlendirilir. Bu noktada sorulması gereken soru şudur: Bizler hangi tarafa bakıyoruz? Hangi değerleri savunuyoruz?
Toplumun güvenini kazanmak, sadece maddi yardımlarla değil, o yardımların arkasındaki niyetle de alakalıdır. Şeffaflık ve dürüstlük, bugün her zamankinden daha fazla önem taşıyor. Yardım olarak görülen bir şeyin, bazen çıkar sağlamaya yönelik bir araç olarak kullanılabileceğini unutmamalıyız. İşte bu yüzden, yaptığımız her işte sorumluluk sahibi olmalı ve her adımda topluma karşı hesap verebilir olmalıyız.
Bugün burada durarak, hepimiz toplumun daha güçlü, daha şeffaf ve daha adil olmasına katkı sağlama sorumluluğunu taşıyoruz. Kim olduğumuz, neye inandığımız ve topluma ne verdiğimiz, geleceğimizi belirleyecek en önemli unsurlardır.
Bu yolda dürüstlükle ilerlemek, her birimizin topluma olan borcudur. Şeffaflık, adalet ve hesap verebilirlik ilkelerinden sapmamalıyız. Çünkü bir toplumu ayakta tutan, sadece yasalar değil, o toplumun güven ve değerleridir.
Hepinizi bu değerlerle hareket etmeye davet ediyorum.
Vesselam…