İbrahim Baykut

Kaybolan canların ardından duyulan sessizlik, binlerce kelimeden daha anlamlı

İbrahim Baykut

6 Şubat 2023, Türkiye’nin hafızasında asla silinmeyecek bir tarih. O gün, Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem, sadece bir bölgenin değil, tüm ülkenin yüreğini derinden sarstı. "Asrın felaketi" olarak nitelendirilen bu depremler, yalnızca binaları değil, hayatları da yıkmış, ölümleri, acıyı, kayıpları da beraberinde getirmişti. O günden bu yana iki yıl geçti. Ama hâlâ etkisi, izleri, yıkımı üzerimizde taşıyoruz. Acısı asla geçmedi, geçmeyecek.

Zaman sanki durdu o günden sonra. Hayatın normal akışı bir anda kesildi. Şehirler, köyler, mahalleler... Her yer yıkıldı. Evler, iş yerleri, okullar... Ne yazık ki bunlar, sadece taş binalar değil, hayatlarımızı kurduğumuz, içinde hatıralarımızı, sevdiklerimizi barındırdığımız yerlerdi. Depremin olduğu anı hatırlayan herkes, bir sarsıntının ardından gelen korku, belirsizlik, çaresizlik duygularını hala içlerinde hissediyor. Depremin etkisi sadece fiziksel değil, psikolojik de oldu. Onlarca yıl boyunca süren huzur ve güven duygusu, yerini derin bir travmaya bıraktı. Çocuklar, yaşlılar, anne babalar... Herkesin yaşadığı korku farklıydı, ama ortak nokta aynıydı: “Bir daha olmayacak mı?”

O kadar çok can kaybı yaşandı ki, yalnızca sayılarını vermek yetersiz kalıyor. Her kayıp, bir aileyi, bir dünyayı yıkmıştı. Evler değil sadece, ocaklar da söndü. Şehirlerin, kasabaların, köylerin en değerli varlıkları, bir anda kayboldu. Geriye sadece boşluk ve hüzün kaldı. Bazen, kaybolan canların ardından duyulan sessizlik, binlerce kelimeden daha anlamlıydı.

Acılar, hala taze. Bir yanda hala enkazlar, yıkılan binaların kalıntıları, diğer yanda kaybolan umutlar. Ama unutulmaması gereken bir şey var: O felaketin ardından bir araya gelen bu halk, birbirine kenetlenerek, yardım eli uzatarak bir kez daha hayatı yeniden inşa etmeye başladı. Dayanışma, sevgi, yardımlaşma, birbirine sahip çıkma, en az yıkım kadar büyük bir güçtü. Çünkü en büyük felaket, insana olan inancın yıkılmasıydı.

Bugün, bu felaketin üzerinden iki yıl geçse de, her an o acıyı hatırlamak, unutmamak, bir daha böyle bir felaketi yaşatmamak için mücadele etmek gerekiyor. Şehitlerimizin, kaybolan hayatlarımızın hatırası, hepimizin omuzlarında.

Rahmetli Ömer Faruk Kenger abim nezdinde, tüm deprem şehitlerini rahmetle anıyor, onları saygı ve minnetle yad ediyorum. O güzel insanlar, bizlere sadece bir yıkımın ne kadar büyük olduğunu değil, insan olmanın en değerli erdemlerinden birini de gösterdiler: Birlik ve beraberlik içinde her zorluğun üstesinden gelebilmek.

Bu felaketi ve kayıpları, hafızamızda yaşatmaya devam edeceğiz. Çünkü hayatın, sevdiklerimizin ve en önemlisi birbirimizin kıymetini unutmamak için…

Sağlıcakla kalın…
 

Yazarın Diğer Yazıları