6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremler, sadece fiziksel yıkımlara değil, aynı zamanda insani ve ekonomik kayıplara da yol açtı. 22 ayı aşkın süredir, deprem bölgesindeki yaralar tam olarak sarılamadı ve bölge halkı, hem psikolojik hem de ekonomik açıdan büyük bir travma yaşamaya devam ediyor. Depremin en şiddetli etkilerinin hissedildiği Kahramanmaraş başta olmak üzere 4 il ve 2 ilçemizde, halen mücbir sebep hali devam etmekte ve bu durum, bölgedeki işletmelerin ayakta kalabilmesi için kritik bir öneme sahiptir. Ancak, bu sürecin yalnızca uzatılması değil, aynı zamanda ekonomik adaletin sağlanması adına çok daha kapsamlı adımların atılması gerekmektedir.
6 Şubat’tan bu yana geçen 22 ayda, depremin etkileri devam ederken, depremzedelerin yeniden hayata tutunabilmesi için hayati adımlar atılmalı. Mücbir sebep hali, 30 Kasım’da sona eriyor ve bu durum, deprem bölgesindeki işletmelerin yeniden toparlanabilmesi için en kritik noktalardan birisi. Mücbir sebep halinin uzatılması, sadece bir zaman diliminin öne alınması değil, aynı zamanda deprem bölgesindeki işletmelere maddi ve manevi bir nefes alma fırsatı tanıyacaktır. Ancak bu adım, tek başına yeterli olmayacaktır. 1999 depreminde olduğu gibi, vergi borçlarının terkin edilmesi, yani tamamen silinmesi gereklidir.
Deprem sonrası zor günler geçiren işletmeler, normal ticari faaliyetlerine geri dönmekte zorlanıyor. Bu işletmelerin, hayatta kalma mücadelesi verirken bir de vergi borçlarıyla boğuşması, ekonomik olarak yeniden toparlanmalarını imkansız hale getirebilir. Zaten ağır bir yıkımın altındaki işletmelerden vergi borçlarının tahsil edilmesi, adeta bir enkaz daha yaratmak anlamına gelir. Vergi borçlarının silinmesi, sadece işletmelerin hayatta kalabilmesi adına değil, aynı zamanda sosyal barışın ve ekonomik sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi adına da kritik bir adımdır.
Vergi borçlarını ödemek, her bir işletme için şu anda gerçek bir yük olmaktan çok daha fazlasıdır. Depremzedeler, maddi olarak bu yükü taşımakta zorlanırken, ekonomik hayatta kalma savaşı verirken, hükümetin bu yükü hafifletmesi, hem bölge ekonomisinin yeniden canlanmasına katkı sağlar hem de sosyal adaletin bir gereği olarak görülebilir. Kamu maliyesi açısından da, tahsil edilebilecek bir borcun tahsil edilmemesi gerektiği açıktır. Zaten iflas noktasına gelmiş bir işletmeden vergi tahsil edilmesi, sadece daha fazla işsizliğe yol açar ve bölgedeki ekonomik toparlanma çabalarını zedeler.
Kahramanmaraş Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Sayın Abdullah Kalın’ın mücbir sebep halinin uzatılması ve vergi borçlarının silinmesi yönündeki çabalarını takdirle karşılıyorum. Kalın ve bu süreçte emeği geçen herkesin çabası, deprem bölgesindeki işletmeler için önemli bir umut kaynağıdır. İşletmelerin tekrar faaliyete geçebilmesi ve istihdam sağlamaları için bu tür adımların atılması gerekmektedir. Ayrıca, bu önerilerin yalnızca ekonomik bir düzenleme değil, aynı zamanda toplumsal dayanışmanın, insan haklarının ve adaletin bir göstergesi olduğunu belirtmek isterim.
Umuyoruz ki, 30 Kasım’da Kahramanmaraş’ı ziyaret edecek olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, deprem sürecinin merkez üssü olan Kahramanmaraş’tan mücbir sebep halinin uzatılacağı ve vergi borçlarının silineceği müjdesini verir. Bu, sadece bir ekonomik düzenleme değil, aynı zamanda adaletin ve dayanışmanın en somut göstergelerinden biri olacaktır. Devletin bu süreçte, bölgedeki işletmelere yardımcı olması, aynı zamanda ulusal bir dayanışma mesajı verir ve tüm Türkiye’ye örnek olur.
Vergi adaleti ve mücbir sebep halinin uzatılması gibi önemli düzenlemeler, sadece işletmelerin yeniden ayağa kalkmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda toplumun dayanışma duygusunu pekiştirir. Devletin, toplumun ve tüm paydaşların el birliğiyle çalışarak bu süreci kolaylaştırması, Kahramanmaraş ve çevresindeki illerdeki ekonomik toparlanmanın ilk adımı olacaktır. Bunun yanı sıra, bu süreç, yalnızca bölgedeki işletmeler için değil, tüm ülke için bir kalkınma modeline dönüşebilir. Çünkü güçlü bir ekonomi, güçlü bir toplumun temelidir ve Kahramanmaraş gibi şehirlerimizin yeniden güçlü bir şekilde ayağa kalkması, Türkiye’nin geleceği için hayati öneme sahiptir.
Bu nedenle, devletin ve diğer paydaşların, depremzedelere yönelik daha fazla destek sağlamak, vergi yükünü hafifletmek ve sosyal barışı yeniden inşa etmek adına hızlıca adımlar atması gerekmektedir. Kahramanmaraş ve çevresindeki tüm bölgelere yönelik yapılacak olan bu tür düzenlemeler, bölge halkının geleceğe umutla bakmasına olanak tanıyacak ve Türkiye ekonomisinin yeniden güçlü bir şekilde büyümesine katkı sağlayacaktır.