Hani bir söz var ya; “kötü günler bitti sıra daha kötü günlerde” diye… Bugün 6 Mart Kahramanmaraş depreminin üzerinden tam bir ay geçti… Depremin o ilk haftasında bende birçok memleket sevdalısı gibi şehrimi terk etmedim daha doğrusu gidemedim... Bu şehrin insanları ve dışardan gelen Türkiye sevdalıları ile bu felaketi yaşamış hemşerilerime yardım edebilmek için gece gündüz birlikte çalıştım… Halada elimden geldiği kadar insanlara yardım etmeye devam ediyorum…
Lakin görüyorum ki televizyonlarda SORWİWOR yarışmasının, TV dizilerinin yeni bölümlerinin yayınlanmaya başlaması siyasetin kısır polemiklerinin sahnede yerini alması ile Toplum deprem öncesi rutinine dönmeye başlamış. Gerçekten hayatta kalma savaşı veren depremzedeler yavaş yavaş ülke gündeminden düşmüş. Hani bir klişe var ya anlatılmaz yaşanır işte bu insanlar 6 şubatta; o anı yaşamayan hiç kimsenin anlayamayacağı bir mahşer gününü yaşadılar, bu insanlar ailelerini yakınlarını dostlarını diri diri toprağa gömdüler hayatları boyunca unutamayacakları bir travma yaşadılar. Halada yaşıyorlar. Belki de tüm hayatları boyunca eskisi gibi olamayacaklar.
……………..
Şehrin sosyal hayatına gelince;
Şimdi İnsanlara eviniz az hasarlı sağlam niye oralara girmeyip çadır, konteynır istiyorsunuz diyen yetkililere diyorum ki her artçı depremde ilk deprem anın şokunu tekrar tekrar yaşayan insanların ya psikolojisini anlamıyorsunuz yada anlamak işinize gelmiyor. Bu işler sizi anlıyoruzla da olmuyor insanlar sizden tavsiye değil, çözüm bekliyor.
İnsanların Temel ihtiyaçları için Konteynır ve çadır alanlarına ücretsiz sosyal marketler kuruluyor iyide yapılıyor AFAD buralarda halka hizmet ediyor. Ancak köylerde kenar mahallelerde evlerinin önüne parklara çadır kurmuş yada az hasarlı denilen evlerinde yaşamaya çalışan işini evini kaybetmiş parası olmayan memleketim insanı, temel ihtiyaçlarını karşılamak için bu marketlere gidiyor çünkü parası yok, temizlik gıda hijyen malzemesine ihtiyacım var diyor aldığı cevap yalnızca çadırkentte kalanlara verebiliriz, Sonra diyor ki tamam bende çadır kentte kalacağım ihtiyaç sahibiyim beni yerleştir ihtiyaçlarımı buradan alayım… Yok diyor bir dur önce adını yazalım sonra biz sizi ararız sıranız gelince insanlar hayal kırıklığı ile geldikleri yere dönmek zorunda kalıyor… Depremin ilk günlerinde adını yazdıran ama hala çadır için telefon bekleyen insanlar varken bu kentin Şehr-i emini çıkıp insanların çadır ihtiyacının yüzde 99.99'unu çözdük diyor…
Tüm bu karmaşa içinde sosyal medyada AFAD’ın depremden etkilenen illere yapılan konteynır sayısı ile ilgili bir haber gözümüze çarpıyor;( bu yazıdan bir hafta önce yapılan bir açıklama sayı değişmiş olabilir)
Şanlıurfa:1800,
Gaziantep:1206
KAHRAMANMARAŞ:1047
Adıyaman:656,
Malatya:605
Bu sayıları görünce depremde çoğunu yitirdiğin aklını sorguluyorsun bu asrın felaketinin merkezi Kahramanmaraş değil miydi diyorsun kendi kendine.. öyleyse nasıl olurda en fazla konteynır Şanlıurfa’da yapılır, acaba orada daha büyük bir deprem mi oldu biz mi duymadık derken, araştırıyorsun, bize bizim şehrimize Şanlıurfa’dan daha fazla çadır verilmiş ha o zaman normal diyorsun, mantığın almasa da parklarda kalan insanları görüp kahrolsan da buna da şükür diyip. Bir Sivil toplum Kuruluşunun yemek çadırı sırasına geçip havalarda güzel depremin ilk günleri gibi soğuk olsa ne yapardık diye insanlara teselli vermeye devam ediyorsun…
Hülasa; Özet geçecek olursak Devlet ebed müddet önce bu şehirde depremi yaşayıp ölmeyen ama psikolojik olarak çöküntüde olan çadırda konteynırda arabasında köyde kenar mahallede evinde kalan herkesin depremzede olduğunu, devlet olarak şehrin en ücra köşesine ulaşarak yardım ulaşmayan, ya da gururundan tevazusundan ihtiyacı olmasına rağmen bir şey istemeye çekinen insanlara şefkatini götürmeye, onların yaralarını sarmaya mecvbur olduğunun farkına varmalı. Çünkü bu insanlar malını mülkünü en değerli varlıklarını sevdiklerini kaybetti. 10.000 tl vermekle çadır kentlere sosyal marketler açmakla büyük büyük vaatlerde bulunmakla bu insanların sıkıntısı bitmiyor, bitmez. Elektrik su doğalgaz ve temel ihtiyaç malzemelerine ücretsiz en az 6 ay süreklilik arz eden destekler sağlanmalı bu bölgede işsiz kalan insanlara kamu personel alımlarında pozitif ayrımcılık yapılmalı, maddi ve manevi insanların yaraları sarılmalı ve bunlar bir an önce milletin devletine olan güveni sarsılmadan ivedilikle yapılmalı. Yoksa artık TV’lerde bile söylendiği gibi sahipsiz Maraş’ın Edeleri kendine reva görülen vefasızlığın bedelini, belki yarına bırakır da ,kimsenin yanına bırakmaz elbet sandıkta hesabını sorar…..
Teşekkür…
Depremin ilk günlerinde hiç tanımadığı insanlara yardım etmek için İstanbul’dan yola çıkan kartonların sandalyelerin üstünde 1-2 saat uykuyla insanlara bir tas çorba vermek onlara umut olmak için gece gündüz çalışan namı diğer K.S.Ü. Yunus emre Kongre Merkezi Gönüllüleri adınız bilinmese de bu şehrin insanları size minnettar hep gönlümüzde olacaksınız bu şehir artık sizinde memleketiniz kapımız size her zaman açık olacak…
Saygılarımla…