Son aylarda ülke gündemi yoğun…
Kur korumalı döviz ve altın hesaplarının açılması ile doların stabil hale gelerek ateşinin düşmesi, enflasyon karşısında asgari ücrete, memura ve emekliye yapılan zam hükümet için doğru hamlelerdi.
Sayın Cumhurbaşkanı muhalefetin ekonomik söylemlerine karşı bir noktada güven tazeledi. Sonra nemi oldu dar gelirli insan maaşına gelen zammı daha cebinde görmeden kışın bu zor şartlarında hop doğalgaza yüzde 50, elektriğe gelen yüzde 125 zamla allak bullak oldu…
Muhalefet istese hükümetin yaptığı bu yanlışı hükümete yaptıramazdı. AK parti kurmayları ya da Sayın Cumhurbaşkanın danışmanlarının halkın bu tepkisini ön görmemiş olması akılla izanla açıklanacak bi durum değil.
Bunları söylerken enerjide dışa bağımlı bir ülke olarak, hükümetin doğalgaz ve elektrikte bugüne kadar gerekli fedakarlığı yaparak halka maliyetinin altında verdiğini de belirtmek lazım.
Lakin bunu yıllarca yapıp birden vazgeçtim dediğinizde, şimdi geçmişte biz ucuz verdik fedakarlık yaptık demenin de bir anlamı kalmıyor. Sosyal devletim, güçlü devletim diyorsanız ve sonunda tabir yerindeyse kaşıkla verip kepçeyle alma peşine düşüyorsanız ki görünen o, pandeminin döviz kurlarının ve enflasyonun ezdiği bu insanlar, geçmişte şunu yaptık ülkeyi şuralara taşıdık söylemlerinizi duymaz duymamak tada haklı.
Şimdi bu zamlardan sonra ne olacak diye bekliyorsanız; Sayın Cumhurbaşkanı kurt bir siyasetçi Halkın tepkisinden sonra birkaç ay içinde, benim görüşüm özellikle konutta kullanılan elektrik ve doğalgaz zammında bi indirime gidilerek halkın tepkisi absorbe edilecek… Hülasa hükümet ölümü gösterip sıtmaya razı edecek.. Bu olduğunda bizde 8.5 liradan 18’yükselen dolar tekrar 13 seviyelerine gelince sokağa inip halay çekenler gibi, hep birlikte halaya duracağız.
Hırsızın hiç mi suçu yok?
Şimdi herkesin bildiği bir Nasrettin hoca fıkrasında; hırsızın biri Hocanın evini soyar, Konu komşu eşraf hocayı sıkıştırır; Niye kapıya iyi kilit takmadın, Niye cam açık, niye dikkatli olmadın niye şöyle böyle diyerek sanki hoca suçluymuş gibi bunaltırlar, bu sözlere dayanamayan hoca yahu komşular bana dedikleriniz tamamda Bu hırsızın hiç mi suçu yok der.
Vesselam İstanbul Şehr-i Emini Ekrem İmamoğlu’nun yemek meselesi de bu minvale döndü. Şimdi bir kesim kendini aydın ve elit sanan güruh, İstanbul’lu yolda aç perişan vaziyette kurtarılmayı beklerken İstanbul Şehri emininin vatandaşa hizmet edecek kar küreme kamyonu ile yanına İngiliz ve Türk kankanlarını alarak balıkçıda 3 saat keyif yapmasını sorgulamak yerine; Bu görüntülere önce yalan, sonra iftira dediler…
Gerçek olduğu ortaya çıkınca da, iş vay özel hayatın gizliği kim bunları servis etti. Kanun hak hukuk vs ye döndü. Yahu el insaf yuh artık tamam hadi dediğiniz olsun, özel hayat görüntüler usulsüz servis edildi vesaire tamamda İstanbul bu haldeyken halk sokaklarda mahsur kalmışken keyif peşinde koşan Ekrem İmamoğlu’nun hiç mi suçu yok.
Az samimi az dürüst az haysiyetli olun tabi mayanızda varsa? Bu durum eski bir atasözünü aklıma getirdi ‘Mahalle yanarken …….. saçını tararmış’ teşbihte hata olmaz ne diyelim. İnşallah İstanbullu anlamıştır.
Saygılarımla…