Necati Karapınar

Günümüzün ekonomik ve ahlaki karanlığını aydınlatacak bir anlayış 'Ahilik'

Necati Karapınar

Günümüzde “Ahilik” denilince esnafa özgü bir kavram olarak algılanmaktadır. Ancak “ Ahilik” kavramının günümüzün karanlığını aydınlatacak daha derin ve geniş anlamı vardır.

Ahilik, kavramını tanımsal olarak açıklamak gerekirse,  “Ahi”, Arapça ’da “Kardeş” anlamına gelmektedir. Kaşgarlı Mahmut’un hazırladığı Divan-ü Lügati-t Türk eserinde ise “ Ahi” kelimesi eli açık, cömert anlamında kullanılan ve Türkçe olan “ akı” dan geldiği kaydedilmektedir.

Ahilik, Türklerin İslamiyet’i kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olarak tanımlanabilir. 

Ahilikte insan, sistemin merkezine konulmuş,  her şey onun dünya ve ahiret mutluluğu üzerine inşa edilmiş olup,  hiçbir şeye “eşref-i mahlûkat” diye tanımlanan insandan daha fazla değer verilmez.

Ahiliğin günümüzde uygulanan ekonomik teorilerden çok farklı bir anlayışı vardır. Çünkü ahilik anlayışının özünde insan olduğu için “insan için ekonomi” anlayışı uygularken, günümüz ekonomi teorileri insanı üretim araçlarından sadece biri olarak tanımlamaktadır.

Ahilik,  “hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış” hadis-i şerifi ışığında hem dünya hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. 

Ahilik anlayışında ekonomi; hayatın devamı için sadece bir araçtır, ekonomik çalışmalar hayatın amacı haline getirilmesine asla izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmanın hiç bir zaman kendi başına bir anlamı olmadığını, bunların ancak kendinden üstün bir amacın gerçekleştirilmesi için araç oldukları takdirde bir değeri olduğunu savunmaktadır. 

Örneğin; para kazanmak, başkalarına muhtaç olmadan yaşamak veya başkalarına yardım etmek için kazanılırsa değerlidir. Para için çalışmaktan ziyade rıza-i ilahiyi kazanmak ve insanlara yardım etmek amacıyla çalışmak lazımdır.

Ahilik kavramında para kazanmak bir araçtır. Günümüz ekonomilerinde ve işletmelerinde amaç, sadece para kazanmak olup para kazanma hayatın bir amacı haline gelmiştir. Para kazanmak amaç haline geldiği için, amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelmiştir ki bu da sosyal çürümüşlüğümüzü oluşturmaktadır.

Şöyle ki günümüzde kişiler daha çok para kazanmak için başkalarına yardım yapıyor gibi görünmektedir. Hayır, işlemek için değil de,  başkalarının itimadını, güvenini ve saygısını kazanmak için bir pazarlama aracı olarak görüp kazancını arttırmak isteyen tüccarların,  ihtiyaç sahiplerine mal dağıtması ve para vermesi, maalesef böyle bir düşüncenin mahsulüdür. 

Buna yardım etmek diyemeyiz, bu olsa olsa farklı bir kazanç sağlama yöntemi olarak tanımlayabiliriz. 

Yardımların araç olarak kullanılmaması için İslam dini “sağ elin verdiğini sol el bilmemeli” ölçüsünü getirmiş olup Ahilik anlayışında da bu ölçüye titizlikle uyulması istenir.

Ahilik anlayışında, insanların kendi emekleri ile geçinmeleri ve kimseye muhtaç olmamaları istenir.

Bu sebeple ahinin emeğini değerlendirebileceği bir işi ve özellikle bir sanatı olması, ahilik kaidesi haline gelmiştir. Bu sebepledir ki Ahilikte insanların çalışmaları, bir işle uğraşmaları ve kendi emekleri ile geçinmeleri istenir.

Ahilik anlayışında çalışmak ibadet sayılmıştır. O nedenle ahiler işyerlerine ibadet yeri gibi değer verirler. 

Ahilikte iş yeri hak kapısıdır. Bu kapıdan hürmetle girilir, saygı ve samimiyetle çalışılır, helalinden kazanılır, helal yerlere ve kararınca harcanır.

Ahilik; hakkına razı olmayıp, malına değerinden fazla fiyat isteme,  zenginleşme hırsıyla servet yapma, karanlık ve dolaşık kazanç yollarına sapma gibi haram kazanç yollarına müsaade etmez. Ahilik anlayışı; kendini ve yakınlarını geçindirecek “ insaflı” ve” dürüst “ ticareti teşvik edip,  mal biriktirme, haris ve istismarcı ticarete karşıdır. 

Kolay kazanç, ahi anlayışında makul görülmemiş, kazanç meşakkatli olacak, güç olacak, alın teri ve emek karşılığında elde edilecektir.

Haksız rekabet ahilik anlayışında yasaklanmış olup fiyat düşürerek veya daha kalitesiz malzeme kullanılarak rekabet yapılamaz. 

Ahilikte işiyle bütünleşmesi teşvik edilmektedir. Bu sebeple üretilen eşya, sanatkâr için ekonomik değerinin üzerinde bir mana taşımaktadır. Böylece sanatkârların işine ruhunu yansıtması sağlanmakta, rekabet ise daha mükemmel mal yapma şeklinde ortaya çıkmaktadır.

Ahilik anlayışında üçü açık, üçü kapalı diye nitelenen altı iyi ahlak ve insanlık benimsetilir. 

Bunlardan, Kapalı olan üçü;

Eline Dikkat Et: Hırsızlık,  barbarlık ve kötülük etmemek için

Diline Dikkat Et:  Yalan söylememek, dedikodu, küfür ve hakaret yapmamak için

Beline Dikkat Et: Başkalarının namusuna ve onuruna dokunmamak için

Açık olan üç şey:

Eli Açık Olacak: Düşkünlere yardım için

Kapısı Açık Olacak:  Konuk ve bir şey istemeye gelenler için.

Sofrası Açık Olacak: Yoksullara, muhtaçlara yedirmeleri için.

Genel olarak, Ahilik sistemi iyi tahlile tabi tutulmalı, faydalı ve sakıncalı tarafları tespit edilmeli. Faydalı ve güzel yanlarından günümüzde ve gelecekte nasıl istifade edilebileceği araştırılarak, isabetli kararlar alınmalı, ahiliğin günümüze adaptasyonu yapılmalıdır. 

Son yıllarda bu konuda bazı adımlar atılmaktadır. Gerek Çıraklık Kanunu, gerek Esnaf Odaları ve gerekse Ticaret ve Sanayi Odalarının kuruluş ve işleyişi ilgili mevzuata yapılan düzenlemeler bu yönde atılmış önemli adımlardır. Yapılan düzenlemeleri sadece yasal düzenlemeler değil ahiliğin erdemlerini eğitim- öğretim sistemimizde yer aldırıp, bu erdemleri hayatımızın her kademesinde yer verip bu ruhu yaşamalıyız ve yaşatmalıyız.

Kısaca amaç, Türk gelenek ve görenekleri, İslam ahlak ve fazileti ile donanmış, birer meslek sahibi, üretken, çağın bilim ve teknolojisinden nasibini almış; bir ayağı geçmişte bir ayağı gelecekte bir eli Kur’an’da, bir eli bilgisayarda olan insanlar yetiştirmek olmalıdır. Ancak bu şekilde günümüz bilgi çağına ayak uydurabiliriz.
 

Yazarın Diğer Yazıları